la douleur de l'amour partie 15

441 52 7
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3

Hyunjin , felix ve minhonun ısararı üzerine aradığı çocuğun hızlıca konuşup kapatığı telefona göz devirmişti.

"Geliyo işte."

Demişti minhoya yönelik. Bu sefer Felixe dönmüştü

" Felix , hadi minho hyung çok aşık , aşkından kuduruyo ve bana aratıyo peki sen hayırdır ya? Geçen minho hyung söyleyince önemsemedim ama jisungu benden çok sevemezsin."

" Aynen  Hyunjin. Aynen sevgilim. Ben üç yıllık platonik olduğum çocuğu  bırakacak ve  jisungla  sevgili olacaktım zaten."

Jeongin hyunjinin ilk başta  felixe kızcağını düşünsede sonradan söyledikleri ile kahkaha atmaya başlamıştı. Seungmin grubu için kahve almaya gitmişti minho ise düşünüyordu.
Jisungun  ona bugünki yaklaşımını merak ediyordu.

Seungminin ve siyah tırnaklı , gümüş yüzüklerin süslediği ellerin bıraktığı üçer bardak kahve ile kafasının kaldırmıştı.
Hyunjin ve felix ne zaman tartışmayı bitirip kucak kucağa oturduğunu bile bilmiyorken jisung tam karşısına oturmuştu.
Seungmin de yanına oturunca jisung elindeki eski defteri masaya bırakmış ve minho ile göz teması kurmadan diğerlerine dönmüştü.

"Nasılsınız?"
Sesiyle beraber narin elleride  titriyordu ve bu minhonun daha çok pişmanlık duymasına neden oluyordu. Ona o kadar çok yüklenmeseydi belki de yanında daha rahat davranırdı.
Jeongin ona parlak gözlerle  bakarken seungmin kıkırdayıp konuştu. Bu çocuk neden bu kadar doğrucuydu.

" Sana aşkımızdan nereleri delceğimizi düşünüyorduk minhoda birden efkarlandı. Kuzenim diye demiyorum ama çok geri zekalıdır. Dün için kusuruna bakma birde geri zekalı olması dışında pişman olduğunda konuşamama engeli var. "

Hep birlikte gülerken minho gözlerini devirmişti. Onunla uğraşmayı neden bu kadar çok seviyorlardı ki.
Jisung Seungminin ve Jeonginin yanında rahatça konuşmasıyla sorun olmadığını anlamıştı. Dünden beri diğerlerinin de Minho gibi çıkışacağını düşünüyordu. Rahatlamıştı biraz.

Felix  minhonun seungminin dediği gibi konuşmayacağını fark etmiş yan bir şekilde kucağında oturduğu sevgilisinden uzaklaşıp kendisini sandalyeye atmıştı.
"Cuma gününden sonra yarıyıl tatili başlıyor. Ne yapacaksınız?"

Jeongin sessizliğini bozmuştu ilk.
"Babam derslerle kendimi çok boğduğumu söyledi ders çalışmak dışında herşeyi yapabilirim."
Hyunjinde yanına oturan bedene bakıp konuşmuştu.
"Sen nerdeysen ben ordayım sevgilim. İstersen İnechon daki dağ evine gider tatilimizi orda yaparız hep beraber."

Gözler bu sefer minho ve seungmin üzerinde toplanmıştı.
"Annemin yarıyılda dizi çekimleri devam ediyor babamla aynı projedeler yani ben evdeyim. Minho hyungu bilmiyorum."

"Bende ne yapacağını bilmiyorum evde geçiririm diye düşünmüştüm. Yada Minjuyla çıkarız ona sormadım. Bu aralar zaten pek konuşamıyoruz."
Minhonun konuşmasıyla jisung üzülmüştü tatillerini bile ona göre ayarladığı sevgilisi şuan belki o çocukla beraberdi. Büyük olan ne kadar pişmansa jisungta o kadar pişmandı ona direkt söyleyemediği için.

Seungmin Minhodan sonra Jisunga dönmüştü.
"Sen ne yapacaksın Jisung. İstersen arada buluşup  beraber  vakit geçirebiliriz."
Jisung  aklındaki düşünceleri itip seungminin  sorduğu soruyu biraz düşündü onlarla birlikte olmak istiyormuydu.
Ya yeniden onu azarlarlarsa.
Yüzünde küçük  ve yalancı bir gülümseme ile küçüğüne doğru konuştu.

"Bilmiyorum Seungmin. Koreye gelmeden önce kaykay ile ilgilenmeyi seviyordum gruplaşarak  parkurlarda pratik yapıyorduk. Uzun zamandır kendim için birşey yapmadım. Onbeş günün yarsını yeniden pratik yapmakla geçirecek gibiyim. Yani en azından yağmur yağmıyan günler."
Kaykay dediği anda masadaki dört  kişininde gözleri parlamıştı.
Felix hemen konuştu.

"Ben ve Hyunjin bisiklet sürmeyi seviyoruz sen kaykayla pratik yaparken sana eşlik edebiliriz."
Ondan hemen sonra jeonginde konuştu.
"Geçen sene çok heveslendiğim için  seunmin hyungla beraber paten almıştık. Ama pek iyi olduğumuz söylenemez bizde sizinle gelip pratik yapabilirmiyiz?"

Yanındaki seungmine döndü.
"Hyung bizde gidelim mi? Tek başına sürmekten korkuyorum ama sen de olursan yaparım. Lütfen."

"Olur jeong zaten  evde olduğum için sıkılırdım beraber gidelim."
Jisung gülümsedi zevkleri farklı bile olsa birlikte olmayı öneriyolardı sanırım onlarda kendisi ile arkadaş olmak istiyordu.

Bu sefer tüm gözler Minhoya dönerken Seungmin  gelip gelmeyeceğini  sordu.
Hyungu daha önce kaykay sürüyordu ancak son senelerde ilgisini yitirmiş olacak ki pek siyah kaykayının yüzüne bakmıyordu.
"Bilmiyorum seung. Minju çok sık görüşmek istemezse size katılırım. Tabi jisung benim de gelmeme izin verirse."

Jisung geldiğinden beri ilk kez gözlerini büyüğüne değdirmişti.
Turuncu dağınık saçları ile beraber eşsiz duruyordu. Yakışıklılığını hiç bir zaman inkar etmemişti ama kızlardan hoşlanan ve ne kadar aldatılsada sevgilisi olan birine ilgi duymak da istemiyordu.  Kalbi bunun için fazlasıyla kırıktı. Bu yüzden onun gözlerine değen gözlerini çekip etrafta gezdirdi.

"Sanırım yeni arkadaşımla aramdaki sorunları haletmem için onlarla vakit geçirebilirim."
Onun dediği ile sabahtan beri içi içini yiyen minho rahatlasada bir ara ondan özür dilemeyi aklının bir köşesine kazımıştı.

Çalan zile beraber hareketlenmişlerdi.
Eşyalarını seungmin ile toplamaya başlamış derse gidecekken olmaması gereken  bir şey olmuştu.
Jisungun elindeki defterin orta sayfalarından bir fotoğraf yerle buluşmuştu.

Herkes birşeyle uğraşırken seungmin eğilmiş ve yere bir yaprak gibi savrulan fotoğrafı almıştı. Bakmamalıydı ancak merakına yenik düşüp kendisine çevirdi.

Felixin  anlatığı eski sevgilisinin fotoğrafı.  Onu terk ettiği halde  neden  hala yanında  taşıyordu ki fotoğrafı.
Jisung  defterin arasından düşen fotoğrafı kendisine uzatan Seungmine baktı bu fotoğrafı neden hala atmamıştı ki. Aptal

"Teşekkür  ederim."
Seungmin tekrar merakına yenik düşmüştü.
"O kim abin mi?"
Abisi olmadığını biliyordu kucak kucağa oturup birbirine  bakan iki çocuğunda birbirine  duyduğu sevgi açıkça belli oluyordu gözlerinde. Sadece onun gerçeği söyleyip söylemeyeceğini merak etmişti.
Diğerleri de Seungmin ve Jisungun konuşmasına kulak misafiri olmuşlardı.

Minho kuzenin elindeki fotoğrafta büyük  ve güzel bir gülümseme ile karşısındaki çocuğa bakan jisungu gördüğünde içinde  biryerlerin burkulduğunu hissetmişti.  Başını fotoğraftan pembe saçlının yüzüne çevirdi. Fotoğraftaki ile aynı duruyordu hala çok güzeldi. Ama eski gülüşü yoktu ve tombul yanağındaki siyah küçük noktayı neden kapatmıştı ki.

Jisung eline aldığı  fotoğrafa biraz bakıp seungminin sorusuna cevap vermişti.
"Hayır  abim değil önceden tüm ailemdi  ama  şimdi  bir yabancı."
Turuncu saçlı o an karşısındakinin güzel yüzünü düşeren adamdan nefret etmişti.

Söylediklerinden sonra elindeki fotoğrafı yırtmış yandaki çöpe atarken diğerlerine güzel bir  gülümseme vererek başlamak üzere olan  dersleri için sınıflara ilerlemişti.

...

Minho sırada oturup dersi dinlemeye çalışırken aklından jisungu çıkarmaya çalışıyordu. Acaba daha önce onu tanısaydı onunla daha yakın olabilirmiydi?

Yanındaki sıranın arkasında oturan  jongwooda  gözlerini  gezdirdi.
Eskiden çok yakınlardı ama geçen senenin sonunda bir anda uzaklaşmışlardı ve nedenini hiç bir zaman öğrenememişti. Jisungla böyle olmak istemediğini fark etmişti. Umarım arkadaştan daha yakın olabilirlerdi.

Jongwoo üstündeki gözleri fark etmiş ancak pek oralı olmayarak ders anlatan İngilizce hocasına yoğunlaşmıştı.
Eskiden arkadaşlardı ancak en yakın arkadaşının sevgisinden hoşlanmaya başlafığını farkedince birşey belli etmeden ondan  yavaşça uzaklaşmıştı. Sonra ise en yakın arkadaşının sevgilisinin  sevimli yüzüne aldanıp minju ile birlikte olmuş ve onu aldatmışlardı. Bir yanı fazlası ile pişmanlık duyarken bir yanı sevdiği kızın kendisiyle birlikte olmasından dolayı pişmanlığı bastırmaya çalışıyordu.

Minjunun ikisinide birden aldatığından habersiz.

------------------
18.10

 

nepenthe MinsungWhere stories live. Discover now