la douleur de l'amour partie 13

417 59 12
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3

Grub okulda sınıflara dağılırken felix ve seungmine sigara içeceğini söyleyerek onları sınıfa gönderip arka bahçeye ilerlemişti.
Changbinin onbire kadar dersi olmayacağı için gelmesini beklemiyordu bu yüzden rahattı.

Birkaç kaldırım taşının ve kırık tahtaların ev sahipliği yaptığı köşeye girdi. Cebindeki kutuyu çıkartı içinde son iki tane kalmıştı. Birini alıp yaktı ve gri dumanı ciğerlerine kadar çekti. İnce dudaklarını açıp zehri havaya doğru üflerkende kulağına kavga sesleri gelmişti yada tartışma.

"Jongwoo saçmalama istersen. Bizim sevgili olduğumuzu bile bile benimle birlikte oldun şimdi ise bunu sorun haline getiremezsin."
Sesin sahibini tanıyordu. Yanında tartıştığı kişiyi de tanıyordu. Konuşmalarını dinlemeye devam etti.

"Artık onunla beraber olmanı istemiyorum. Zaten sende söyledin eskisi gibi yakın değilsiniz yakında ayrılırsınız sen önce ayrıl ondan."

"Hayır gerizekalı hala bunu yapamam. Onun benim yerime başka birini seçmesine izin veremem. Ben istemediğimi sürece kimse benden vazgeçemez."
Jisung dışardaki kişilere sevimlilik yaparak kendisini sevdiren iyi davranışları ile minhoyla sevgili olmayı başaran kızdan iğrenmişti. Zaten iğrenç biri olduğunu fark etmişti ancak bu kadarını beklemiyordu. O takıntılıydı.

Büyük olanla ilk kez konuştuğu gün ona küçük bir uyarı yapmıştı ancak o bunu anlamamıştı. Tahmin ettiği gibi. Şimdi ise onu uyarmaktan çekiniyordu çünkü sevdiği kişi tarafından ihanete uğramanın ne kadar acı verdiğini biliyordu ama yinede bu iki yüzlü yılanın yeni arkadaşını kullanmasını da istemezdi.

Elindeki sigarayı içmeye devam ederken ikilinin ayrıldığını gördü. Cebindeki telefondan saate baktıktan sonra birkaç dakika içinde dersin başlıyacağını fark edip elindeki sigarayı yere atıp kalın tabanlı botuyla ezip oradan ayrılmak için hareketlendi. Fakat karşısında geçen  başına aldığı belayı bulmayı beklemiyordu.

"Vay, benim küçük ucubemde burdaymış.
Nasılsın bakalım?"
Jisung kendisine takılan isimle gözlerini devirip onu önemsemeden ordan ayrılmak istedi. Tabi Yuta kolundan tutup onu kendine doğru çekmeseydi gidecekti.

"Sanırım sen uyarımı dikkate almadın küçük. Bu kadar rahat davranmandan anlamalıydım. Neyi ne güveniyorsun bu kadar da bana kafa tutuyorsun?"

Jisung Yutanın kolundan tutuğu elini çekmesi için bileğinden tutup çekerken birşey demeden ayrılmaya çalıştı. Karşısındaki grup kalabalıktı ve onlarla uğraşacak gücü yoktu.
Yuta o ayrılmadan hemen önüne geçerken derin bir nefes verdi. Bu çocuktan tam olarak ne zaman kurtulacaktı.

"Önümden çekilirmisin derse girmem gerekiyor."
Yuta dudaklarına sinsi bir gülüş yerleştirdi.
"Dersiniz edebiyatmı Bay Han. Sevgiliniz derse gecikirseniz size kızar mı yoksa?"
Jisung o an neden böyle birşey dediğini gerçekten anlamdı.
Yuta onun anlamadığını fark edince kendine biraz daha yaklaşarak bedenlerini birleştirdi ve birkaç santim önündeki tombul yanaklı çocuğun dudaklarına bakarak konuştu.

"Diyorum ki acaba yeni gelen edebiyat hocası ile yatığın öğrenilirse sana ne yaparlar. Bursunu mu keserler yoksa okuldan mı atarlar yada pedefoli sevgilinin meslek hayatını mı bitirirler?"
Changbin ile yakın olduğunu öğrenmişlerdi. Sevgili değillerdi ama yinede okulda yakın olduğu öğrenilirse sorun olabilirdi. Gözlerinden geçen korku Yutanın istediğine ulaştığının kanıtıydı. Biraz daha yaklaştı ve vücudu yakınlıktan dolayı titreyen bedenin dudaklarına nefesini vererek konuştu.

"Eğer bilinmesini istemiyorsan o pedofoliden ayrıl ve benim küçük sürtüğüm ol. Böylece geçen gün bana ettiğin hakaretin bedelini de ödemiş olursun."
Jisung beşli grubun yanında utandığı için içmediği ilaçlarına lanet etti eğer onları içseydi karşında zor durumundan faydalanan adamın üstesinden gelebilirdi.

Jeahyun diğerlerinden farklı olarak ona zorbalık yapmak istemsede arkadaşlıklarını bozmamak için yanlarında duruyordu.
Sabah Minho ve grubu ile geldiğini görmüştü ablası onun ailesinin ajansında çalıştığı için bir tanışmışlığı olduğundan sıkıştıralan ve titreyen küçüğü kurtarması için birkaç adım geride ona gizlice mesaj atmıştı.

...

Minho aldığı mesajla dersten nasıl çıkacağını düşündü. Normalde sürekli geç gelen matematik hocası bugün sanki olacakları biliyormuş gibi normalden bir kaç dakika önce derse girmişti ve küçüğünün zorbalar yüzünden zarar görmesinden endişelenmeye başlamıştı. Yuta eğer onu yakaladıysa kolayca bırakmayacaktı.

Tuvalete gitmeye izin vermezdi daha önce deneyenlerden biliyordu.
Ne yapacağını düşünürken aklına gelen
Şeyle kalemliğini açmış ucu sivri kalemlerden biri ile kalın okul sweetini sıyırıp biraz bastırarak küçük bir çizik atarak kanatmıştı.

İstediğine ulaştığında hızla ayağa kalktı.
"Hocam kolum çizildi çıkıp pansuman yapabilimiyim."
Öğretmen onu yanına çağırıp koluna baktıktan sonra izin vermişti. Minho hızla sınıftan çıkıp ikinci katın merdivenlerinden aşağı inerek koşmaya başladı. Revirde karnında gördüğü morlukla ona o gün yardım etmediği için vicdan azabı çekiyordu ve şimdi bir daha böyle bişey olmaması için elinden geleni yapacaktı.

Hızla geldiği arka bahçede en arkada kendisine mesaj atan jeahyun onun önünde yutanın üç yancısı ve jisungla nerdeyse bir beden olan Yutaya gözlerini gezdirdi. Küçük olanın boştaki bir eli ve kolundan tutan bedenin bileğindeki eli titriyordu gözlerinide açıp arasında bir kaç santim boşluk olan bedene bakıyordu.

Minho sinirlendiğini hissetiği. Zorbalık yaptığına çok kez şahit olmuştu. Hakaret ettiği , dalga geçtiği, bir iki yumruk attığı ama şuan yaptığı taciz damarlarındaki kanı kaynatmıştı.
Hızla onlara ilerlerken ona haber veren kişi rahat bir nefes almıştı. Diğerleri ise Minhonun ailesinden çekindiği için bişey diyemediği için kenara çekilirken Yuta kafasını çevirip yanındaki hareketlenmeye baktı gördüğü bedenle elinin altında titreyen çocuğu arkasına alıp konuştu.

"Bay lee hoşgeldiniz eğlencemize. Sizide davet etmek isterdik ancak siz bizden önce davranmışsınız."
Minho hızla jisungun boştaki kolundan tutup kendine çekmiş ve elini beline sabitleyerek okşamıştı. Bu kadar titremesi normalmiydi. Gözlerini ondan ayırıp Yutaya doğru konuşmuştu.

"Eğlencenizi bozduğum için kusura bakmayın ancak anlaşmamızı bozamasın , bana ait olan yada bana yakın olan kimseye dokunamzsın."
Yuta bunun olmasını istemiyordu küçük ucubesi bu kadar yakınındayken karşısındaki beden yüzünden ona ulaşamamak sinir ediyordu. Yinede kabulenmişlikle başını olumlu anlamda saladı. Sonuçta dört senelik bir anlaşmaları vardı.
Gözlerini jisungun üzerinde biraz gezdirip ona yönelik konuştu.

"Şanslısın benim küçük ucubem ama unutma her an gözlerim üzerinde olacak. Söylediklerimi sakın aklından çıkarma."
Jisung hızla kafasını yere eğerek göz temasını kesti onu az önce Changbin hakkında söyledikleri tehdit ettiğini anlamıştı.

Yuta tayfasını toplayıp gittikten sonra jisung hızla arkasındaki duvarın önünde taşlar ve tahtalar ile yapılmış oturağa çöktü. Tek koluna asılı çantayı açtı ve ilaçlarla beraber sakinleştiriciyide bir şişe su ile içti.

Minho onun titreyen ellerinden gözlerini ayırmazken yaklaşık beş dakikanın ardından küçüğünün sakinleştiğini fark etmiş önünde diz çökmüş ve kendini korumadığı için kızgınlıkla konuşmuştu.

"O akşam beni yere serdiğinde senin çok güçlü olduğu düşünmüştüm. Şimdi ise yanıldığımı fark ettim. Senin yüzünden onunla yüz göz olduğuma inanamıyorum. Aptal gibi hareket etmeyi kes ve ondan uzak dur. Eğer kendini koruyamıyorsan da insanlarla muhatap olmayı kes."

Jisung nedensizce utanmıştı turuncu saçlının düşüncesi yüzünden.

Minho onu kolundan kaldırıp okula doğru ilerlerken başı eğik ve hala titreyen küçüğüne öyle dediği için şimdiden de pişman olmuştu.
Okula girdikten sonra jisung müdür ile konuşacağını mırıldanıp sessizce ondan ayrılırken daha yeni yakınlaştığı küçüğünü kırdığını düşünmüş ve ona daha ılımlı davranma kararı alarak sınıfına ilerlemişti. Kolundaki çizik bir kere bile aklına gelmezken sırasına oturmuş ve dersi dinlemeye başlamıştı.

--------------------
21.00

nepenthe MinsungWhere stories live. Discover now