Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3
Yuta karanlık sokakta gördüğü bedenle içtiği içki kutusunu dudaklarından ayırmış ve gülümsemişti.
"Vay küçük ucubem. Kendi ayaklarınla bana mı geldin? Sanırım bu akşam aldığım en doğru karardı buraya gelmek."
Jisung aldığı sigarasından sonra ara sokaklardan diğerlerine yetişmek için hızlı adımlarla ilerlerken Yutayı görmeyi beklemiyordu.
Cevap vermedi, sesini çıkarmadan ordan hızla ayrıldı ancak Yuta peşini bırakmaya niyetli değildi. Çıktığı ara sokaktan etrafına baktı , bir an önce turuncu saçlıyı görmek ve ona sığınmak istiyordu. Ancak gözleri bir türlü istediği kişiye denk düşmüyordu. Arkasından Yutanın dalga geçerek söylediği kelimeler yavaş yavaş bedenin titremesine neden olurken onunla muhatap olmamak için hızla yola atlayıp karşı kaldırıma geçmeyi planlamıştı. Ama hesaba katmadığı sol taraftan gelen araba ile bir anda yolun ortasında donmuştu.
Yuta hızla ona yetişip çekmek için hareketlenirken kendisinden daha uzun boylu birinin pembe saçlının kolundan tutup kendisine çekmesine ve ona sıkıca sarılmasına şahit olmuştu.
Jisung aynı anda hisssetiği birkaç farklı duygu yüzünden hıçkırarak ağlamaya başlarken bir buçuk yılın ardından aldığı koku onun için son nokta olmuştu.
"Peter. Bebeğim. İyi misin? Her yerde seni aradım tam bir haftadır seni arıyorum. Nerdesin ? nasıl korktuğumdan haberin var mı?"
Bir koku nasıl hem yabancı hem tanıdık olabilirdi ki. Yada her akşam uyumadan sarıldığı , saatlerce konuştuğu beden nasıl birden hiç tanımadığı biri olarak karşısına çıkabilirdi.
"Üzgünüm. Sizi tanımıyorum."
Dedi titreyen sesi ile hala kollarını sıkıca saran bedenden uzaklaşmaya çalıştı ancak uzun boylu buna izin vermeyecek gibiydi.
"Ne demek tanımıyorum Peter. Geldim söz verdiğim gibi sana geldim. Eskisi gibi herşey düzelecek. Bir daha kimse bize karışamayacak."Jisung önünde diz çöken bedenden uzaklaşmak için çırpınmıyordu. Duyguları o kadar yoğun basıyordu ki bunun için gücü bile yoktu. Belki bir kaç dakika erken belki bir kaç dakika geç kalsaydı şuan yaşadığı şeylerin yaşamazdı. Titreyen duraklarında dilini gezdirdi. Bundan güç alarak konuştu.
"Siz bana geldiğinizi söylüyorsunuz bayım, ancak benim sizden gittiğimi neden hiç düşünmüyorsunuz?"
...
Han
Canım neden çok yanıyor.
Bu kadar acıması normal mi ?
Daha bir kaç hafta önce yeni bir hayata başlayacağımı söylerken ,herşeyi geride bırakacağımı söylerken şu an yaşadığım acı neden? Ben onu sevmeyi bırakmıştım.
Mutluluğum için elimden gelen herşeyi yapıp sonunda burda öylece onun yüzünden tekrar ağlamamın sebebi nedir peki ?
Yada bir buçuk yıl onun için döktüğüm gözyaşının neden ardı arkası kesilmeden yenileri ekleniyor? Etrafımdaki insanlardan uzaklaşmama ,krizler geçirmeme, ölmek istememe neden olan o adam için neden yeniden göz yaşlarım akıyor.Şimdi nerdeyim bilmiyorum. Ahh doğru hatırladım , evimdeyim onun yüzünden acı çektiğim yerdeyim tekrar.
En ağır içkiden aldım buraya gelmeden önce belki acımı kesip sarhoş eder umuduyla.Buraya çıkarken aklımda bir şarkının nakaratı dönüyordu. Şimdi ise geçmiş anılar tek tek gözümün önünden geçiyor.
Onunla öpüştüğümüz ilk an, ailesinden gizli buluştuğumuz küçük park, abimin bizi ilk öğrendiğinde onu dövmeye çalışması. Sanki gözümün önünden geçen her anı tek tek aklımdan siliniyordu.
Kafamın içindeki o sesi duymak istemiyordum artık. Tek seferde gitmesi için ne yapmalıydım.
YOU ARE READING
nepenthe Minsung
Fanfiction"O akşam beni yere serdiğinde senin çok güçlü olduğu düşünmüştüm. Şimdi ise yanıldığımı fark ettim. Senin yüzünden onunla yüz göz olduğuma inanamıyorum. Aptal gibi hareket etmeyi kes ve ondan uzak dur. Eğer kendini koruyamıyorsan da insanlarla muhat...