1🏹

2.9K 96 40
                                    

Çektiğim nefesle hiç bir şeyin değişmediğini fark ederek geri verdim. En çok korktuğum şey olmuştu. Beni ben yapan şey insanlığımdı.
Onu kaybetmemek için uğraşmıştım kendi zekamla hayatta kalmak için çabaladım hala insan kalabilmek benim için güç demekti ama ne yazık ki o gücü kaybetmiş 4 yıl önce öldürülmüştüm.

Öldürüldüysem nasıl yaşıyorum? Mecazi anlamda mı söyledim? Kafanız karıştı mı merak etmeyin kafanızın karışacağı bir şey yok. Gerçekten ölü bir vücutla yaşıyordum. 4 yıl önce karanlıkta işten dönerken bir anda arabama saldırılmış beni çıkartıp ormanlık alana götürmüştü çok hızlıydı.

Daha sonra dişlerini boynuma geçirdiğini hatırlıyorum. Kurt adam sandım ilk başta fakat  boynuma dişlerini geçirip daha sonra kanımı içmeye başladığında anladım. Bu bir kurt değildi hala dün gibi dişleri hatırlarım.
İnce,uzun ve oldukça sivriydiler bir an tüm kanımı içeceğini düşünmüştüm ki beni bırakmıştı. Kesinlikle öleceğimi düşündüm.

Beni bırakıp hızla uzaklaştığında ne olduğunu idrak edemeden kendimi arabaların geçtiğini gördüğüm yola direkt attığımda gelen bir arabanın bana vurmasıyla metrelerce yuvarlandım daha sonra çarpan adam öldüğümü sanarak gömdü. Bilirsiniz vampirsel işler o zaman başladı. Telefonumun çalmasıyla gürültülü ortamdan biraz uzaklaşmak için ilerledim.

"Efendim Eli?"
"Stiles burda durmak istemiyorum ne zaman beni alacaksın,kendimde gelebilirim?"
"Sorun ne?"
"Sorun yok. Sadece dönmek istiyorum...Stiles ben babamı özlüyorum."

Gözlerim doldu.O babasını özlemişti. Peki ben? Ben kim olarak onu özlüyordum. Onun ve babamın öldüğünü duyduğumda inanamadım. Onlar bizim baş kahramanımızdı her düştüğümüzde birbirimizin arkasında olduğumuz benim güvendiğim nadir insanlardandı.

İlk duyduğumda inanmamış. Gecesinde oraya gitmiştim gördüğüm gerçeklik beni tekrar yıkmıştı hem babamı hemde Derek'i kaybetmiştim. İlk yıkılışım değildi ama sert yıkılışlarımdandı. Yutkunup Eli'ye döndüm.
"Bu gece geleceğim. Kendine dikkat et ve oradakilerle vedalaş."
"Tamamdır sende kendine dikkat et seni seviyorum."

Bulunduğum mekandan dışarıya adımladım bu gece avlanamayacak kadar mental olarak yorgun hissettiğim için Vhouse'a gelmiştim. Burda her türlü şekilde beslenip ve eğlenebiliyordunuz. Kendini pazarlayan insanlarla doluydu içerisi ve bu durum beni ne kadar üzsede bir o kadarda umrumda değildi.

Şu 4-5 yıl içerisinde o kadar yıpranmıştım ki son iki yılda yeni yeni kendimi toparlıyordum eski Stiles değildim görünüş olarakta karakter olarakta o çocuksu yanım yoktu. Eğlenmeyi severdim ama eğlenilecek ortamı hep kendim yaratmıştım artık bunun için uğraşacak havam yoktu. Jeep'imin kenarında sevişen çiftleri görmezden gelerek binip yola çıktım bir an önce Eli'nin yanına gitmek istiyordum.

Bundan 4 yıl önce Lydia beni olgunlaşmadığımı onunla ilgilenmediğimi söyleyerek terk etti. Yani bahanesi buydu aslında öleceğimi biliyordu ama acımasızca karşıma çıkıp öleceksin ayrılıyorum senden diyemedi ne kadar ironik, oysa beni tamda bu yüzden terk etmişti.

Tabiki hesaba katmadığı şey benim ölürken yeniden doğmamdı. Evet öldüm nefes almama veya uyumama gerek yok, kalbim veya dolaşım sistemim çalışmıyor. Üşüme, terleme veya kokumuz yoktu ki koksaydık kan veya ceset kokardık. Sadece yaşamaya devam etmem için -ne kadar yaşamak denirse- kan gerekiyordu. Etten ibarettik biz vampirler, ortalıkta dolaşan sessiz ölülerdik.

Vampir olmanın iyi yanlarıda vardı hızlıydım çok hızlıydım hemde 4-5 saatlik yolu koşarak 1 saate gidebilirdim. Koku duyum gelişmişti duyma ve görme duyum kurtlardan gelişmişti. Dönüştüğümde kısa sivri tırnaklarım ve ince sivri dişlerim, gözlerimin altında siyah damarlar çıkıp gözlerimin için siyaha bürünüyordu. Bu siyah gözler sadece bende vardı ama konuyu deşmek istemiyordum benim için bu kadarı yeterliydi.

Saate baktığımda 2'yi geçtiğini gördüm. Yaklaşık 1 saatlik yolum kalmıştı bu benim içime ölü bir heyecan ve hüzün karıştıyordu. Önceden hevesle gittiğim arkadaşlarımın ve babamın bulunduğu yere şimdi böyle gitmek beni yaralıyordu. Artık oraya gitme sebebim Eli'ydi. O benimde minik oğlum sayılırdı.

Eli'yle üç yıl önce fastfood mekanında karşılaşmıştık. Onu ilk gördüğümde kendime benzetmiştim hareketleri,konuşması ve görünüşü beni etkilemişti. Daha sonra beni tanımış yanıma gelmişti beraber yemek yiyip konuşmuştuk ona benimle kalmasını teklif ettiğimde memnuniyetle kabul etmişti.

Scott'la bu konu hakkında çok tartışmıştık o Eli'nin yanında sürüsüyle olmasını istiyordu ama Eli bunu kabul etmeyip istemediğini açıkça belirtmişti bende kararı ona bıraktım.
Onu California'ya da bir liseye yazdırıp ona uygun ortamı hazırladım bir nevi velisiydim artık onun ki onunda bundan bir şikayeti yoktu güveneceği birini daha istiyordu ve beni seçmişti. Ufaklığın jeepimi sevdiğinden daha çok beni sevdiğine emindim bu da bana yeterdi zaten.

Herkese iyi olan Scott bana gelince vahşileşiyordu uzun zaman sorunun ben olup olmadığımı düşündüm ama sorun ben değildim. Derek'in evini görmemle kalbim sıkışmıştı neden böyle hissediyordum bilmiyorum ama nefes almayan ben boğulacakmış gibi hissettmeden duramıyordum. Burnumun sızladığını hissedince kendime küfür ettim acilen bunu aşmam gerekiyordu.

Keşke yaşasaydı da dişleriyle boğazımı parçalasaydı. Suratsız kurt.

Eli büyük ihtimalle geldiğimi hissetmişti ki daha kapıyı gitmememe rağmen kapıyı açmış beni bekliyordu. Yanına gider gitmez kollarımın arasına girdiğinde kafasına ufak bir öpücük kondurdum çok hoş kokusu vardı ve bana Derek'i anımsatıyordu.

"Nasılsın bakalım bücür?"
"Bu çocukla kapışta bak bakalım asıl bücür kimmiş"
bilmiş bilmiş konuşan çocuğa karşı piç gülüşümü taktım.
"Tek elimle deviririm oğlum seni tabiki bücür sensin."
"Ha ha yine şakacısın Stilinski bayılmak istiyorsun sanırım."

O da sinirlenince babası gibi Stilinski diye sesleniyordu bana. Peter'ın sesiyle ona döndüm. Şerefsiz herif herhangi bir yaşlanma belirtisi göstermiyordu hep karizmatikti.
"Vay seni görmeyeli uzun zaman oldu. Ne o ölen Derek'i tavlayamayınca oğluna mı yöneldin?"
"Kes sesini"
"Siktir git."

Eli saldırmak için hamle yapınca hemen atılıp tuttum babası konusunda hassasken bu gerizekalı ne saçmalıyordu. Peter teslim oluyormuş gibi yapıp "sadece şakaydı çocuklar bu kadar alıngan olmanız beni öldürüyor." Diyip içeri geçmişti.

"Yine boş konuşuyor işte, sen nasılsın?"
"Nefret ediyorum ondan boğazını parçalamak istiyorum." Söylediklerine güldüm. Elimi saçlarına götürerek karıştırdım.
"Babanın oğlusun."
"Ve bununla gurur duyuyorum"
"Duymalısın baban gurur duyulacak bir adamdı."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yeniden | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin