15🏹

992 77 23
                                    

ÇABUK MEDYAYA BAKIN 😻🥹🤧

Geldiğimiz yer Beacon Hiils Lisesinin arkasındaki ormandı. Arabada inip etrafı koklayıp Eli'nin kokusunun geldiği yere ilerdik. Geldiğimizde Eli bir arkadaşıyla beraberdi ve arkadaşı yaralıydı.

Şimdi neyden bahsettiğini anlamıştım. Hiç bir şey demeden onlara yönelip yerdeki çocuğu aldım ağırdı ama taşıyamayacağım kadar değildi fakat bir iki adım atmamla Derek hızla gelip üstümdeki çocuğu aldı doğrusu almasıyla rahatlamıştım.

Arabaya binmemizle Derek'in "Anlat." Demesi aynı anda gerçekleşmişti. "Sonra anlat-"
Lafımı bitirmeme izin vermeden yarıda kesti.
"Hayır şimdi anlatacak." Bu sefer beyim ne derse o moduna girip anlatabilecek mi diye Eli'ye baktım.

Bizim gelmemizle yüzünde anlaşılabilecek bir rahatlık çökmüştü. Benden çok babasına güveniyordu çünkü Derek'in her şeyi halledebileceğini düşünüyorduk. Bunu ben bencil bir şekilde söylemiyorum.

Onun yetemediği yorulduğu yerlerde devreye girmek için zaten hazırdım ama Derek buna izin vermiyordu ve bu yüzden onunla ortak bir yerde buluşamıyorduk. Gereksiz yere gözlerimin dolmasıyla siktir çektim.

Saçlarımı ve sakallarımı düzelttiğimde tekrar  eski halime dönmüş gibiydim, kırılgan olan o Stiles gibi. Bunun birazda Derek'ten kaynaklandığını biliyorum içimdeki hassas tarafı çıkarıp ona nazlanmamı sağlıyordu.

"Beraber şakalaşıyorduk ama beni öfkelendirdi
Dönüşüp yanlışıkla ona zarar verdim ayrıca baba öğm öhm yani şey Stiles neden babam gibi kokuyorsun?" Derek soruyla beraber sırıtıp bana dönmüştü. Kaşlarımı çatarak Eli'ye döndüm. "Ne? Kokuyor muyum hemde Derek gibi?" Eli arka koltukta biraz öne çıkarak kafasını boşluktan uzattı.

"Evet hemde buram buram kokuyorsun."  Derek keyifle koltuğuna iyice yaslandı, arkadaki yaralı olan çocuğun şu an kimsenin umursamadığını fark ettim.
"Çünkü baban bana ait." Bunu diyen ben değildim Derek'ti.

"Birlikte misiniz, sonunda artık ikinizede rahat rahat baba diyebileceğim!" Dediğinde gülüp arkadaki çocuğu kontrol ettim fazla kan kaybı ve yarası yoktu büyük ihtimalle korkudan bayılmıştı. Eve geçip çocuğu Eli'nin odasına çıkardık. Ben pansuman yapıp yarasına baktığımda gerçekten abartılacak bir şey olmadığını görmüştüm.

"Bir saniye sen vampir değil misin ya arkadaşımı yersen!?" Eli'nin endişeli bir şekilde sorduğu mal soruyla ona döndüm. "AB Rh sevmiyorum ben ya." Dememle rahat bir nefes verirken kafasına vurdum. "İradesiz miyim ben gerizekalı."
"Ya baba öyle demek istemedim ya boşluğuma denk geldi." Baba demesiyle gülümsedim babasıydım ulan ben onun.

"Derek'e dövdürürüm seni adam ol." Dememle gülmüş bana sarılmasıyla, saçlarını öperek bende kollarımı ona sardım. "Bir şeyi yok korkup bayılmış." Rahat bir nefes verdi.
"Tamam o zaman aşağı babamın yanına inelim." Kafamı salladığımda beraber aşağı indik.

Eli Peter'la uğraşmaya giderken bende Derek'in yanına gidip tezgaha oturdum. Derek yemek yapmayı gerçekten çok iyi beceriyordu ama maalesef artık benim için bir anlamı yoktu yemeğin dudağımı büzdüm romantik yemek yemeye gittiğimizde ne yapacaktık. Ben düşünceli bir şekilde ciddi sorunlarımızı düşünürken Derek'in dudağımdan öpmesiyle ona döndüm.

"Ne düşünüyorsun?"
"Ben şimdi vampirim ya yemeklerden tat alamıyorum ya da beni doyurmuyor." Dediğimde devam etmem için kafasını sallamıştı. "Ya biz yemeğe gidersek napacağız mekanda yemeğime kan mı dökeceğiz."
Bana dönüp ciddi miyim diye kontrol ettiğinde ben gayet ciddiydim.

Gözlerini devirip ellerini yanıma yaslayıp yüzüme eğildi. "O zaman bizde yemeğe gitmeyiz ya da özel bir yere gideriz tamam mı?" Dediğinde memnun olmuş bir ifadeyle kafamı salladım. Ellerimi omuzlarına koyarak onu öptüğümde hemen dibime girip öpüşmemizi derinleştirdi fazla derinleştirmişti. İnlememek için ayrıldığımda tekrar yaklaşıp öpecekken çekildim. Derin bir nefes çekip bıraktı.

O yemeğe dönerken bende onu izledim sonunda hazır olunca masayı hazırlayıp herkesi çağırdık. Derek istemezsem yememe gerek olmadığını söylemişti ama ben yemiştim ot gibi geldiğinden salata olarak düşünmeyi tercih ettim. Gece asıl yemeğim olan  avlanmaya gidecektim. Masayı toplayıp yine dağıldığımızda ben ve Derek koltukta oturmuştuk. Ona iyice sokularak ayaklarımıda topladım kolları hemen beni sarmıştı.

"Stiles, gerçekten çok fazla ben kokuyorsun." Sesinden memnuniyetlik akıyordu büyük ihtimalle kurtluk hisleri devreye giriyordu.
"Bu kötü bir şey mi?" sorduğum soruyla çenemden tutarak kafamı geriye yaslayıp dudaklarımı öptü. "Sürekli sana sahip olmak istemem dışında bir sorun yok." Dediğinde sırıtıp kucağına oturup sarıldım odada kimse yoktu.

Onun yanında bir bebeğe dönüşmek istiyordum ya da yavru bir kediye. Sürekli ona sokulmak onunla vakit geçirmek muhteşem bir histi ve şimdi bana karşılık vermesi beni daha da mutlu ediyordu. Kafamı boynuna gömerken gülümsedim. Öpücük kondurmuştum ki kapının çalmasıyla dudaklarımı üzgün bir şekilde büzüp kafamı kaldırdım Derek'te kaşlarını çatmıştı.

Aldığım kokuyla tüm vücudum gerildi. Breaden gelmişti. "Hey özlemişsindir diye düşündüm uzun zamandır görüşmedik sonuçta minik bebeğin nerde Derek."
Derek'e çapkın bir şekilde sorduğunda sinirin damarlarımda gezdiğini hissettim.
"Özledik." Diyen Derek'le kaşlarımı havaya kaldırdım orospu çocuğu her sorana özledim mi diyordu yani.

"Naber Stiles?"
"İyi" soğuk ifademi takınmış camın önündeki masanın üzerine oturmuştum. Konuşmak istemiyordum konuşursam ya ağlatırdım ya da ağlardım. Breaden'ın gelmesinde  beni rahatsız eden şey Derek'le bir geçmişi olmasıydı ve baya yakınlardı...benim olamadığım kadar.

Suratım asılmıştı ama onlara bunu yansıtmayıp Derek'e avlanmaya gideceğimi söyleyerek çıktım bana yine Vhouse yolları gözükmüştü.

Yeniden | bxbWhere stories live. Discover now