LÂCİVERT | ALTMIŞ İKİNCİ BÖLÜM ♤ GECESİ ZEHROLAN BİR GÜNE UYANIŞ

70.7K 5.9K 2.5K
                                    

Merhaba, nasılsınız lâcivert çiçeklerim?

Okuduğunuz saat ve tarihi not eder misiniz?

Bu bölüm için kitabın miladı diyebiliriz. 9 bin küsür kelime. Yorumlarınızı esirgemeyjn lütfen.

Keyifli okumalar. Başlamadan yıldıza basmayı unutmayın.

ALTMIŞ İKİNCİ BÖLÜM

GECESİ ZEHROLAN BİR GÜNE UYANIŞ

ALTMIŞ İKİNCİ BÖLÜM♤GECESİ ZEHROLAN BİR GÜNE UYANIŞ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yazar Anlatımından...

Ne diyordu şarkıda; Sen benim şehrimdeki bütün sokakların adı.

Akif Karan için Berceste tam da böyleydi. Bütün yolları tek bir adrese çıkıyordu adamın.

Huzur bulduğu, bazen yanında küçük bir oğlan çocuğu olduğu, en özel anlarını paylaştığı kadın, eşi, sevdiği, kızının annesi... Berceste Alphankara.

Aralarına beş ay sürecek bir ayrılık girmişti. Gitmek daha önce hiç bu kadar zor gelmemişti adama. Karısının hamile olduğu öğrendiğinden bu yana yüreğinde apayrı bir his vuku bulmuştu.

Babalık hissi.

Çok başka hissettiriyordu ona. Yüreğinde yepyeni bir sevgi filizleniyordu. Annesine, kardeşine ya da eşine duyduğu sevgiden çok daha farklı bir sevgiydi.

Kendi canından bir parça gelecekti dünyaya. Argun'un çocuklarına neden can parçam dediğini şimdi daha iyi anlıyordu. Kızının kendi canından daha kıymetli olacağı su götürmez bir gerçekti.

Berceste hayatına girdiğinden beri ayrılık zorlaşmıştı. Şimdi ayakları geri geri gidiyordu. Operasyonlarda saatleri sayıyor, bir an önce evine, eşine, bebeğine dönmek istiyordu.

Silah tutmaktan nasırlanan parmakların arasındaki iki fotoğraf da bunu kanıtlamak istercesine her gün aynı saatlerde üniformasının tam kalbinin üstünde yer alan iç cebinden çıkıyor ve gözünü bile kırpmadan eşinin fotoğrafını ve kızının son ultrason görüntüsünü bıkmadan, usanmadan dakikalarca seyrediyordu. İşaret parmağının sırtıyla fotoğrafa dokundu. Berceste'nin omuzlarından aşağıya nazlı nazlı salınmış olan kahverengi saçlarını okşuyor gibiydi bu nazik dokunuşla. Hasret rüzgârları daha ilk andan itibaren acı acı esmeye başlamıştı lâkin aradan geçen bir aylık sürede bir kez bile iletişim kuramamak daha beter etmişti. Karısının güzel sesini duymak için nelerini vermezdi şimdi. İyi olduğunu bilmeye her şeyden daha fazla ihtiyacı vardı. Hamileliğin ilk zamanlarında yaşadıkları kötü günler hep aklındaydı. Ya yine kötü olursa diye düşünmeden edemiyordu.

"Ben bu surat ifadesini biliyorum," dedi Tuğrul hafif alaysamalı bir ses tonuyla. Sırt çantasına yaslanmış, uzattığı ayaklarını birbiri üstüne atmış elindeki sıcak çayını yudumluyordu ağır ağır. "Her operasyon öncesi eniştemin girdiği ruh haliyle birebir aynı. Baba olma leveline gelince bu ifadeler yükleniyor herhalde,"

KOYU LÂCİVERT SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin