LÂCİVERT | ON DOKUZUNCU BÖLÜM ♤ KURT VE ATEŞE UÇAN USLANMAZ KELEBEK

158K 8.8K 4.2K
                                    

27.08.2020

Merhaba, lâcivert çiçeklerim. 

Nasılsınız bakalım, ben biraz rahatsızdım bu hafta. Şu an daha iyiyim ve sizi bekletmemek için hemen yazdım, attım. Yorumlarınızı okurken acayip mutlu oldum. Karakterlere olan sevginiz ve ilginiz çok güzel.

Bu bölüm herkese yer verdim. Dolu dolu oldu... 

Satır aralarını çiçeklendirmeyi unutmayın.

Okuduğunuz saati paylaşır mısınız?

Keyifli okumalar diliyorum. 

ON DOKUZUNCU BÖLÜM 

KURT VE ATEŞE UÇAN USLANMAZ KELEBEK

Yazardan…

Bazı anlar vardır, göğsünüzün içine hapsedip orada saklamak istersiniz. Duha bu hissiyatla yoğrulan derin duygular içerisindeydi. Mavi irislerini gölgeleyen siyah kirpiklerini yavaşça kırpıyor, sevdiği adamı dudaklarından eksiltmediği tebessümüyle seyrediyordu. 

Göktürk Uluğ, annesinden nişanlısının ağrısı olduğunu öğrenir öğrenmez hemen kaldığı odaya gelmişti. Geceleri ağrısı olacağı düşüncesiyle yalnız kalmak istemişti, Duha. Gizem ve Berceste'yle kalıp onları rahatsız etmek istemezdi.

Halbuki gecenin tek esirleştirdiği kendisi değildi. Berceste'de ondan farksız sayılmazdı. İki kadının da tek korkusu gecenin karanlığına sızan çaresiz çırpınışlarıydı.

Ayak bileğindeki şefkatli dokunuşlarla bacağına yayılan ağrının azaldığını hissediyordu. Uzun süre oturduğunda ya da ayakta durduğunda ağrısı şiddetleniyordu. Yaptıkları uzun yolculuktan dolayı yine rahatsızlanmıştı. Arabadan inip eve geçtiğinde hemen odaya kapanmış ve kendi başına ağrısını dindirmeye çalışmıştı. Ancak şiddeti azalmak yerine artan sızıyla başa çıkamamıştı.

Göktürk Uluğ hiçbir zorunluluk hissetmeksizin sevdiği kadının ağrısını yok etmek için dakikalardır ayağına merhemle masaj yapıyordu. 

Duha yine içinde büyüyen mahcubiyetle küçük ancak dolgun alt dudağını ısırdı. "Göktürk," dedi narin sesiyle. "Aşağıya inelim. Ayıp olur, uzun zamandır buradayız,"

Göktürk sıcak kahvelerini tek kişilik yatakta diken üstünde uzanan kadına tuttu. "Başkalarının düşünceleri bizi ilgilendirmiyordu, güzelim. Ayrıca annemin haberi var burada olduğumuzdan,"

Yetiştirilme tarzları birbirinden çok farklıydı. Duha hep kısıtlanarak büyümüştü. Annesi ve babası onu elalem ne der, anlayışıyla yetiştirdiği için genç kadın küçücük şeylerden bile çekiniyor ve kendini arka plana atıyordu. 

Pes etmeyerek konuştu. "Ağrım azaldı," uzanıp bileğindeki iri ve kemikli eli kavradı. "Sen de yorgunsun, yatıp dinlenmelisin,"

Elini saran ince parmakları incitmeden kavrayan Göktürk oturduğu yerden kalkmadan yatağın baş tarafına kaydı. Duha'yı incecik belinden kavrayarak yanına uzandı. "Burada dinlenirim," dedi sevgi dolu bakışlarıyla. Buğday tende parlayan mavi irisleri aşkla izledi. "Sen de yanımdan ayrılmıyorsun. Ağrın devam ediyor, benden saklama boşuna,"

KOYU LÂCİVERT SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin