LÂCİVERT | İKİNCİ BÖLÜM ♤ MÂVERA

169K 10.4K 4.9K
                                    

Merhabalar. İkinci bölümle huzurlarınızda olmaktan mutluyum. Ancak üzülerek söylüyorum ki, istediğim karşılığı alamadım.

Yorum yapmaktan ve oy vermekten öyle uzaksınız ki, kaçıncı kurguma rağmen size dil dökerek sayıyı yükseltiyorum. Bu eğer böyle devam ederse ne yazık ki bölüm atmayacağım. Çünkü içimden yazmak gelmiyor.

Umarım bu bölümde herkes tek bir kelimeyle de olsa düşüncelerini paylaşır ve oy vermekten özenle kaçınmaz. Her satır sizin güzel kelimelerinize muhtaç.

Keyifli okumalar.

İKİNCİ BÖLÜM

MÂVERA

Serçeler ağladıkları zaman ölürlermiş.

Peki ya öleceğini bilerek, ağlamak niye?

Çaresizliğin en dibinde kaldığında, avuçlarında kalan son şey ağıt olduğundan belki de.

Çaresizlik, sözlükte kaç farklı anlama geliyordu. Belki de o ağıt onun şeb-i ârus'u oluyordu. Bizim için ölümün ifade ettiği anlam ya bir serçe için aynı değilse. Serçeler ağladıkça ölümsüz oluyorsa...

"Beni koruyabilir misin?"

Bir cümle kaç farklı anlama tekâbül edebilirdi, yahutta bir adam nasıl bu kadar kurtarıcı hissiyatı verebilirdi?

Kalın dudakları arasındaki boşluk belirginleşti. Lâcivert irislerindeki anlam dünyası karmaşıklaştı. Burun kanatları şişirdiği göğsüne eşlik ederek genişledi. Akciğerinde alazlanan taze soluk, aramızdaki görünmez güven köprüsüne yeni bir halat daha ekledi. Sağlam bir köprü oluştu. Avuçlarımla ezdiğim montumu hafif bir hışırtıyla serbest bırakırken şakaklarındaki damarların belirginleşerek mor renge büründüğüne şahit oldum.

Soluğunu sigara dumanından farksız bir kuvvette bulunduğumuz askeri aracın dar alanına bıraktı.

Kirpikleri, parlak irislerinin önüne set çekerken, nedensizce nefesimi tuttum ve vereceği cevaba odaklandım. Kurtuluş biletim olabilirdi. Beni Hakan'dan kurtaracak tek kişi şu an için oydu.

Geniş omzuna doğru boynu kıvrıldı. Göz bebeklerinde, acziyetle ondan yardım bekleyen o zavallı kadını gördüm. Hırpalanmaktan saç telleri kırılan, vücudunda sayısız darp izleri olan, o kadın bendim.

Berceste Akıncı.

Ruhu yaralı kız çocuğu.

Kirpikleri geriye doğru sorgularcasına kıvrılıyor, sözlerimi zihninde bir yere koymaya çalışıyordu.

İri bedeni koltukta hareketlendi. Önümdeki koltuğun baş konulan kolçağına sağ elini koyduğunda gözlerim anlık parmağındaki ayyıldız amblemi olan gümüş yüzüğünü buldu.

Titrek çırpınışlarla kırpılan kirpiklerimi uzun süre yüzünde tutamıyordum. Yara bere içindeki dudaklarımı birbirine bastırdım. Olumsuz bir cevaba hazırdım.

Parmakları koltuğun kumaşını ezdi. Kumaş tokluğunu kaybederek baskıyla pürüzlü yüzeyinde çukurlar açtı. Hayal kırıklığı serpişmiş olan bakışlarım, nemli göz bebeklerim askerin yırtıcı bir kuş misali beni gözlemleyen irislerine tutundu. Görünmez bir el uzandı göz bebeklerime ve alacakaranlık gökyüzünü andıran gözleriyle beni kucakladı.

KOYU LÂCİVERT SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin