1.BÖLÜM"AÇIĞA ÇIKMA"

437 94 35
                                    

Karanlık caddelerde yürüyen bedenimin, kaldırım taşlarına bıraktığı gölgelerle geceye karıştım. Gecenin zifiri karanlığını kendime yoldaş yapıp mecnun oldum. Sokaklara düştüm. Geceye sığındım. Geceye bağlandım.

Yine geceyi sırtlamış yoluma devam ediyordum. Karanlığın bana sevgiyle kucak açtığı koynuna sokulmak için adımlarımı hızlı ve süratli atıyordum. Ancak bu gece şans benden yana değildi. Gecenin içindeki bayramı kutlamayı bilmeyen insanlar, kendilerine geceyi azap olarak görüyordu.

Bir grup serseri tarafından rahatsız edilmiştim. Yolumun üzerinde terk edilmiş bir gecekondu gördüğümde izimi kaybettirmek adına buraya saklandım. Şimdi gecekondunun içinde karanlığa ve köşeye sinmiş halde bekliyordum. Serseriler kendi yollarına gidip beni rahat bırakıncaya kadar burada kalacaktım.

İnsanlara zarar vermek istemiyordum. Ayrıca dikkatli olmam gerekiyordu. Peşimde bir sürü düşmanım vardı. Kendimi ifşa edemezdim.

Dışarıdan gelen sesle uyandım. Karanlıkta sinmiş halde beklerken içim geçmişti. Birisi kapının kulpunu çevirdi. Karanlığın beni saklayabildiği kadar güvendeydim. Kapının gıcırdayarak açılması, içeride olan sessizliği gök gürültüsü çakmışçasına doldurdu.

"Bebeğim burada olduğunu biliyorum." Kelimeler söyleyen kişinin ağzından yayvan ve gevşek şekilde çıktı.

Kaskatı kesildim. Nefes almaya bile cesaretim kalmadı. Beni takip eden serserilerden biriydi gelen kişi. Ağzından çıkan yuvarlak kelimelerle konuşmaya devam etti. "Benden kaçamazsın, bebeğim."

Kanım kulaklarımda uğuldadı. Hızla nefes alıp vermekten ağzım kurumaya başladı. Ayak sesleri kapıdan uzaklaşıp benim bulunduğum tarafa yöneldi. Odada sadece nefes alışverişlerimiz duyuluyordu. Tam karşımda durdu. Sırtımı duvara yasladım. İçimden karanlığın beni görünmez kılmasını diledim.

Elinin kot pantolonuna sürtünme sesi geldi. Hemen ardından karanlığı ve yüzümü güçlü ışık huzmeleri doldurdu. Elindeki fener karanlığımın beni gizlemesini istemeyen en büyük düşmandı.

Bana yönelttiği ışık onun yüzünde gölge oluşmasını sağladı. Gölgelerinin dans ettiği yüzünde bakışları hiç tekin değildi. Kabus olup rüyalarımı kirletecek gibi duruyordu. Güçlü kollarını öne atıp bedenimi, dengede durmakta zorlanan bedenine, her santimini hissedeceğim şekilde ön tarafına yasladı. Alkol kokusu teninden buram buram yayılıyordu.

"Bebeğim, bu kadar oyun yeter. Şimdi eğlenme zamanı!" Elindeki fener yere düştü. İki eliyle bileğimi sıkıp hareket etmemi engelledi.

Sarhoş nefesi yüzüme çarptığında neredeyse kusuyordum. "Bırak beni." İçimdeki kabaran duygular, konuşurken sakin çıkan sesimle birbirine zıt düştü.

Söylediklerimi komik bulmuş olacak ki gülmeye başladı. Kendini öyle kaptırmıştı ki elinin gevşediğinin farkında değildi.

Zaman kaybetmeden fırsatı değerlendirip hızlı adımlarla kapıya döndüm. Daha bir adım atamadan kahkahasını kesip kolumdan tuttu. Tırnakları derimi delip içeri gömüldü. Yeniden güçlü kollarını bedenime sarıp kendine yasladı.

O'nu ittirdim. Bedenimi güçlükle elinin kıskacından kurtardım. Kapıya koştum. Elimi uzatıp kapıyı açmak için uzandığımda kapı, benim açmamdan önce açıldı. İçeri iki kişi daha girdi. Gelen kişiler de aynı diğeri gibi sarhoş ve dengede durmakta zorlanıyorlardı.

ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARI SEÇİM (DÜZENLEMEDE)Where stories live. Discover now