21.BÖLÜM"DONAN MÜREKKEP"

189 19 11
                                    

BÖLÜM ŞARKISI STARSET BACK TO THE EARTH
KEYİFLİ OKUMALAR!

@alaramelek7 adlı kullanıcıya ithaf edilmiştir

21.BÖLÜM"DONAN MÜREKKEP "

Karanlık.

Doğarken karanlığa açtığım gözlerim şimdi aydınlığın hezimetine uğramış, bakışlarım kirlenmeye başlamıştı. Karanlığım aydınlığımla savaşa girmiş ve kaybetmişti. Şimdi o aydınlık karanlığımı yavaş, yavaş ele geçiriyor, karanlığımı kendine boyun eğmesine mecbur bırakmanın keyfini çıkarıyordu. Aydınlığın ışığıyla eziliyordum.

Ruh.

Benliğimin zerre kırıntılarını oluşturan parçalarımın atası dağılmaya başlamış etrafa saçılıyordu. Ayrılıp kopuyordu evinden, sonunun ne olacağını bilmesine rağmen. Yok olacağını biliyor ve bunun doğuracağı sonuçları bile isteye kabul ediyordu. Pişmanlığın kıyısına süzülen ruhumun çekeceği azaplara karşı henüz hazır değilim. Dört bir yana dağılan parçalarımın artık bir bütün olması imkansızdı. Kayıplara karışıyor faili meçhul kimliğine bürünüp suçlu konumuna düşmüştü.

Acı.

Boş satırlarımı doldurmaya yetmeyecek olan harflerimin içindeki çektiği işkencelere bekçilik yapan mürekkebim; ateşimin sıcaklığıyla sarmalanmış kalemimden kağıda dökülmeyi reddediyordu. Yükümü taşıyacak güce sahip değillerdi ve kendilerine bu sorumluluğu yüklememi istemiyorlardı. Sayfalarımdan sızan mürekkebime bir renk bulaşmıştı. Maviye kırmızı çalınmıştı. Kelimelerim ölmüştü. Kelimelerim paslı metalik kokuya boyanmıştı. Kalplerinin tam ortasından ikiye ayrılmış kaybolmuşlardı. Aklımdaki dizeler satırlarından uçup gitmiş, yerinde yeller esmişti. Kalemim ortadan ikiye ayrılmış, toprağın altına gömülmüştü. Sayfamdan sızan mürekkep değil kan olmuştu. Kırmızının derin hüznü kelimelerime geçip ruhunu çaldı. Harflerimin sırtlarını taşıyacak sararmış kağıtlar kefenleri olup cesetlerini örttü. Mürekkebimin yeni rengi artık acıydı.

Acının renkleri kana bulanmıştı.

Acının renkleri hiçsizliğe kavuşmuştu.

Acının renkleri ölüme giden yoldu.

Acının renkleri ruhuma bulanmıştı.

Acının renkleri uğursuzluğun simgesiydi.

Acının renkleri derin bir hüznün yansımasıydı.

Acının renkleri biten bir hayatın somut örneğiydi.

Uzun siyah saçlarıma yapışan bu renkler yılan gibi kıvrıldı. Kanın rengiyle lanetlenmiştim. Kanın uğursuzluğuna kapılmıştım. Kanın acizliğine karışmıştım. Kırmızının en yakıcı rengine bürünmüştüm. Kan değdiği yerleri temizlemez kirletirdi. Araf'ın dünyadaki kardeşiydi. Kan başlangıç değil son olurdu. Biten hayatı tükenen umutları temsil ederdi. Ruhumun camlarına yağan kan aşağıya ince, uzun, keskin bir yolla iniyordu acımasızca. Yağan yağmur taneleri ruhumdu. Damlalar gökyüzünden indiklerinde kanı temizleyeceğini sandı. Halbuki yanılmıştı. Kanın değdiği yer benliğimin atasıydı. Ruhuma değmişti, kendini ruhuma katmıştı. Ruha bulaşan kanı nasıl temizleyebilirdi ki insan?

Ruhuma bulaşan bu kan normal olan hiç bir şeye benzemiyordu. Ne kırmızıydı ne de siyahtı. Zift kadar yoğun, gece kadar kırmızı ve bıçak kadar keskindi. O derime işlemeye başlamış bana yapışmıştı.

Bu satırları gece de ele almıştım. Gecenin karanlığında ele alınan satırlar kanımın içinde boğuluyordu. Kan bulaşan satırlarım geceye karıştı. Geceye ninni oldu. Azrail'i me kardeş oldu. Hançerinin kabzası bu renkle parladı.

ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARI SEÇİM (DÜZENLEMEDE)Where stories live. Discover now