10.BÖLÜM"TUZAK"

248 36 8
                                    

Panik.
Endişe.
Korku.

Hepsi şu an kanımda dolaşıyor, damarlarımı yakıp kalbime inmeye başlıyordu. Ciğerlerime nefes çekemiyor, içimi oksijenle dolduramıyordum. Sanki ruhum bedenimden çıkmış, olanları dışarıdan izleyen bir seyirci gibiydim.

"Lara." Jennifer konuşuyor, beynim algılamakta güçlük çekiyordu. "Diğerlerine haber vermeliyiz."

Beni sarsmaya başladı. Ne uzuvlarımı hareket ettirebiliyor ne de konuşabiliyordum.

Yerde yatan gülmeye devam ediyordu. Bedeni kıvrıldı, ağırlaştı. Yavaş ve temkinli hareketlerle ayağa kalktı. Yüzünü bize diktiğinde kırmızı gözlerinden zehir akıyordu. Karanlıkta gözlerimi kısıp onu incelemeye çalıştım.

Orta boylu, kızıl saçlı erkekti. Üzerinden kendini gizlemek için giydiği pardösüyü çıkardı.

O, bir Akrepdi. Kuyruğu başının üstünde dönüp duruyordu. Kıvrımlı tarafı kırmızı, uçlara doğru, tam iğnenin olduğu yerin rengi siyahtı.

Zehri ölümcüldü. 

"Aman Tanrım." Jennifer korkuyla haykırdı. Bir adım geri gidip yerinde hareketsiz halde kalakaldı.

Akrep bize doğru gelmeye devam ediyordu. Böyle dikilip durmaya devam edemezdik. Kasılan bedenimi çözdüm. Kollarından tutup sarsarak kendine getirmeye çalıştım.

"Jennifer, bana bak." Yüzü bana dönük olmasına rağmen gözleri hâlâ Akrep'deydi. Bedenini tüm gücümle sarsmama karşın hiçbir tepki vermedi. Gözleri boşlukta asılı durmaya devam etti.

Hızla avuç içimi yanağıyla buluşturdum. Başı yana düştü. Saçları yüzünü kapattı. Soğuk mavi gözlerinin içi korku duygusuyla hayat buldu.

"Git. Diğerlerine haber ver." Kasılan çenemi titremeden konuşmaya çalışmak için epey çaba sarf etmem gerekti.

"Sen ne yapacaksın?" Çenesi titredi. Bedeninin kontrolünü sağlamakta benim gibi başarılı değildi.

Kolunu çekiştirdim. "Beni alt etmesi zor." Vücudu hızla hareket etti. "Koş. Daha fazla bekleme."

Yerinden oynamadı. Beni yalnız bırakmak istemiyordu. "Hadi." Bağırdım. Omzundan ittim, geriye doğru adımlamak zorunda kaldı. "Koş." Kafasını salladı. Sırtını bana dönüp önümde uzanan karanlığın içinde gözden kayboldu. 

Akrep, yüzündeki çarpık gülüşünü hiç bozmamış, pis çıplak ayaklarıyla öne doğru adımladı. Aramızdaki mesafeyi koruyabilmek için geri adımlar attım. 

"Seni arıyoruz," dedi tıslayarak. Konuşurken harflerin üzerine bastırdı.

"Seni kim gönderdi?" Onu oyalayarak zaman kazanmaya ve bilgi almaya çalışıyordum.

"Seni değil, siz."

Kahretsin! Akrep'in tek başına geldiğini düşünmek aptallıktı. Tıslamalarına kaldığı yerden devam ediyordu.

Ellerim titredi. Nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. Korkumu ona hissettirme zevkini tattırmayacaktım.

Sağa adım attım. Amacım onu şaşırtarak dikkatini dağıtmaktı. Aynı dansı yapan iki partner gibi hareketimi tekrarladı. Bu sefer sola doğru adım attım. Vakit kaybetmeden karşımdaki yerini aldı.

ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARI SEÇİM (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin