23.BÖLÜM"SON KADEH"

102 3 2
                                    

                                                      23.BÖLÜM SON KADEH

Kaderimin içinde sallanan şarabımın etrafa saçılarak, kendinden parçaları damlalar olarak bıraktı. Ruhum bir sağa bir sola çarpıyor, gözünün önünü göremiyordu. Bilinçsiz hareketlerle dönen bedenimde birbirini takip eden sallanışlar vardı. Sanki her bir hareket, her bir figür daha önce defalarca prova edilmiş gibi kusursuzdu. Bedenim öne doğru bükülüyor, kollarım etrafımda ustaca dönüyor, belim akıl almaz şekilde kıvrılıyordu. Ayaklarım adımlarını şaşırmadan bedenimi yönlendiriyordu. Ruhum sarhoştu, bedenim ayık. Anıların ve acıların sızısını bir kadeh şaraba yeğlemiştim. Kelimelerimin alkol kokan nefesi satırlarda anlamsızca hareket ediyor, bedenime ayak uyduruyordu. Mürekkep ve şarap yere sere serpe uzanmış, anlamsız karmaşaların süzgecinden geçercesine süzülüyorlardı. Kendi etrafımda şöyle bir döndüm. Harfler içimde paranda attı. Onları yazana ayak uyduruyorlardı. Harfler kelimelerle oynaşıyor, yeni satırlar türetiyordu. Dizlerimin üzerinde yere çöktüm. Sırtımı geriye atıp göğüslerimi ortaya çıkardım. Sallanmaya devam ettim. Yaptığım her hareket ruhumu sarhoşluğun en son raddesine çekiyordu. Saçlarım yeri süpürüyor, yaptığı ufak ve yakıcı dalgalarla zihnimin içine şarabımdan ikram ediyordu. Sırtımı ağır ağır düzelttim. Şu ana kadar yaptığım dansımın her hareketini, nefesini, içime çekerek yaptım. Her dönüşte, her kıvrılışta, aldığım hazdan aralanan dudaklarımda tadını alarak dansımı sürdürdüm. Avuç içlerimi yere hızlı ve sertçe bastırdım. Kalçalarımı kaldırıp baş döndürecek şekilde kıvırdım. Kafamı kaldırdım ve saçlarımın aşağıya şelale şeklinde dökülmesine izin verdim. Yaptığım ateşli dansımı sarhoş ruhuma armağan ettim. Tekrar kafamı öne eğip avuçlarımı iki kere sertçe yere indirdim. Avuçlarımda peydahlanan acının verdiği hazla inledim. Dans daha şiddetli, tutkulu bir hal aldı. Dizlerimin üzerine kalkıp başımla birlikte bedenimi döndürdüm. Bedenimden süzülen ter damlaları aşağıya yol alıp derinlerde kayboldu. İçimdeki piyano tuşlarında harflerim dolaştı. Siyah tuşların hemen ardından beyaz tuşlara basıp ürpermeme neden oldu. Ellerimi terden kayganlaşmış olan karnımda gezdirdim. Kanım kaynıyordu. Şarabın etkisiyle genişleyen damarlarım hızla kan pompalıyor; sıcaktan, tutkudan, acıdan kıvrılmama yol açıyordu. Yeniden öne bükülüp kafamı yere eğdim. Saçlarım yüzümün yarısını kapatıyordu. Son kez avuçlarımı yere vurdum. Bakışlarımı kaldırıp gözlerimi açtım. Gözlerim cehennem ateşiyle parlıyordu.

Kaderim kederli. Zihnim sarhoş. Bedenim ayyaş. Ruhum bir ipte asılı.

Kaderimin kadehinden bir yudum daha aldım ve ebediyen sarhoş kaldım. 

“Gözlerin çok derin bakıyor.”

Üzerinden geçtiğimiz dağlara bakmayı bırakıp meraklı gözlerini bana diken Ian’a baktım. Benim gözlerim kadar olmasa da onun gözlerinin maviliği de hatırı sayılabilecek kadar koyuydu. Konuşmadan önce kelimelerimi aklımda toparlamak neredeyse birkaç dakikayı almıştı.

“Korkuyorum.” Gözlerinden çenesine, oradan da hafif aralık duran ağzına indirdim bakışlarımı.

“Kale eskisinden de korunaklı oldu, Lara. Yabancılara karşı olan görünümünü de değiştirdik.”

Korkumu yanlış yorumladı. “Kalenin güvenliği konusunda hiçbir endişe duymuyorum, Ian. Benim asıl korktuğum şey...” Boğazım düğümlendi. Alex’in yanında olan Jamie’ye baktım. “Unutmak, kaçmak istediğim anıları yeniden hatırlamak.”

“Hah!” Ne demek istediğimi anlayınca ağzından kaçan nidaya  engel olamadı. İfadesini düzeltti, yerinde kıpırdadı. “Lara.” Sesi yumuşaktı.

ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARI SEÇİM (DÜZENLEMEDE)Where stories live. Discover now