YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM: "GERÇEKLİĞİN ZIRHIYLA MÜCADELE"

67 1 0
                                    

MERLİN'İN GÖZÜNDEN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

MERLİN'İN GÖZÜNDEN

Nerede olduğunu bilmemekten daha kötüsü ne yaptığını bilmiyor olmaktı.

Bedenim bir yere sıkışmış gibiydi. Hareket kabiliyetimin olmadığını hissediyordum. Üstelik bu his çok tanıdık geliyordu. Karanlık bir çukura gömülü, çukurdan çıkamamış ve hatta o çukurla o kadar bütünleşmiştim ki sanki, o çukurun kendisi olmuştum.

Bir yere yolculuk yapıyordum. Yolculuk esnasında olduğumun farkındaydım fakat sadece farkındalık içindeydim. Gerisi gelmiyordu. Gelmesi için çaba sarf etmeliydim. "Hadi," dedim içimden. "Gözlerini açabilirsin. Gözlerindeki perdeyi açarak gerçekliği kucaklayabilirsin."

Gözlerim yavaş yavaş açılıyordu. Bedenim teknolojik bir cihazmış ve pilim doluyormuş gibi kendime yeni yeni geliyordum.

"Beş numara geri geldi! Tekrar ediyorum geri geldi!" Duyduğum tiz ses bir kadına aitti. Ne oluyordu?

"Uyanış tamamlanmak üzere, organlarda herhangi bir hasar tespit edilmedi. Kas zedelenmesi ve basit morluklar var. Oyun kuruculara bildiriyorum, ben Doktor Simmo oyun kuruculara raporumu bildiriyorum..."

Cam bir kafesin-kabin de diyebilirdim- içinde sırt üstü yatıyordum. Ses çıkarmaya çalıştım bağırdım fakat dudaklarımı kıpırdatamıyordum. Vücudum morluk içindeydi, bedenim kirliydi hatta çok pis koktuğumu bile söyleyebilirdim. Ses kafamın üstünden geliyordu. Çok yavaş hareket edebiliyordum. Başımı sesin geldiği yer çevirmeye çalışana kadar tüm kaslarımın sızısını hissediyordum.

Kadın bana bakıyordu.

Hatta el sallıyordu! El mi sallıyordu?

Tanrım ben nerede ne yapıyordum ve bu kadın bana niye otuz iki diş sırıtarak selam çakıyordu?

"Sesimi duyabiliyor musun?"

Başımı salladım.

"Ah, çok iyisin! Peki görüşün nasıl tatlım? Beni bulanık mı görüyorsun yoksa net mi?"

Bulanık görüyordum.

"Bulanıksa tek parmağını değilse ikisini..."

Cümlesine devam etmesine müsaade vermeden tek parmağımı kaldırdım.

"Bu zamanla düzelecektir inan bana. Diğer oyunculara göre çok sağlamsın buna inanabilirsin."

Ne oyuncusundan bahsediyordu acaba bu kadın? Normalde kapalı alanlardan nefret ederdim fakat garip bir şekilde bulunduğum alanda sakin bir şekilde uzanabiliyordum.

"Bedeninin herhangi bir yerinde duyu kaybın yok fakat ben yine de ayılmışken seni test etmek istiyorum. Başlıyoruz, kendini çok kasma tamam mı?"

Bir denek olmalıydım ancak burada nasıl ve ne gibi bir bağlantıyla bulunduğumu hatırlamıyordum.

"Bedenindeki sinir noktalarına sinyal gönderiyorum." Bulunduğum makine titreşmeye başladı. Midem kasıldı, fark ettiğinde bunu bel kısmıma yönlendirdi. Bacaklarım, ellerim, yüzüm, gövdem... Vücudumun her yeri bu sinir bozucu elektriklenmeden nasibini aldı.

BAYAN MOO: KATİLİN PEŞİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin