ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "SORGU"

194 31 283
                                    

****
Medyada ki bembeyaz gözler, gizli kişinin. Hehe.

Ruhu bir zindan odasıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ruhu bir zindan odasıydı.

O zindan odasının beş köşesi vardı.

Her bir köşede binlerce zihin cinayeti yatardı.

Cinayetinin gizli gözyaşları kapanan yaralarında uyuklardı.

O kendi kendisinin cinayeti olabilir, başkasının ölümü olamazdı. 

Karanlıktaki cüsseyi görmek için gözlerini zorladı. Kızıl gözleri henüz onu seçebilecek kadar güçlü değildi. Bayan Moo bu sessiz bekleyişin ne kadar daha süreceğini düşünürken, o kalın erkek sesi kulaklarının ucuna dayandı. "Oturun, Moo." Bedeni birçok sironi gibi cüsseliydi. Genelde güvenlik görevlerinin her alanında çalışan erkekler cüsseli, kalıplı ve güçlü olurdu. Sessizce odadaki iki bulutüsten birine doğru ilerledi. Kendisinin dışarıdan izlenildiğini tahmin edebiliyordu. Karşısındaki kişiyi görmek için çabalasa da bu sonuç vermedi. Karanlığın arkasında, belki de daha karanlık bir kişi vardı. Omuzlarını silkti. Sıradan bir görevliydi. Bu hareketlerde kendisine özel yapılan, basit numaralar olmalıydı.

"İzninizle," sözcükleri naif olsa da sesi kalın ve toktu. Sadece yüz hatlarını görebiliyordu. Gözleri, teni, buğulu bir cama yansımış gibiydi. Flu ve belirsiz, tahminlere tamamen açık. "Dosyanızda Unno silahıyla vahşice bir cinayet işlediğiniz yazıyor." Boğazını temizleyerek devam etti: "Bu aleti nasıl saklamayı başardınız, Moo? Ya da şöyle diyeyim, neden Helonna'yı öldürdünüz?" Sonunda öğrenebilmişti. Kurbanın adı Helonna'ydı. 

"Bakın," ilk defa cümlelerini seçmeye çalıştı, Moo. Ne derse desin zor duruma sokulabilirdi. "Benim bir ilgim yok." Karşı taraftan gelen kahkaha sesi öyle canlı ve büyüleyiciydi ki etkilenmemeye çalışsada buna engel olmadı. Artık karşısındaki kişinin kim olduğunu daha çok merak eder olmuştu. "Sen bizimle dalga mı geçiyorsun?" Ses aniden ciddileşmiş, kalıplarını zorlamıştı. "Hayır." Tüm cesaretini topladı. Cesareti bir uçurumdu ve oradan atlayan kendisi değil, yüreğiydi. Kırılacak olan parçalarını umursamadı. "Peki siz kimsiniz, sayın bilinmeyen kişi? Bana gülüyorsunuz fakat kendinizi gösterecek cesaretiniz bile yok." 

Kelimeler en can yakıcı silahlardı. "Merak ediyorsan bakabilirsin." Onunla sahiden dalga geçiyorlardı. "Görmek için uğraştım fakat çok karanlıktasınız." 

"Belki de karanlık olduğum içindir." Gözleri birden bire parlayan yabancı bu ani hareketiyle Moo'nun yüreğini hoplatmıştı. Bembeyazdı. Göz bebeklerinin içi bile. Öyle derin ve anlamlı bakıyordu ki, Moo'nun dili tutulmuş gözleri birden bile dalmıştı. "Yakında yeniden buluşacağız, Moo." Dedi sesin sahibi, omuzlarının ötesinden bir noktaya bakıyordu. "Şimdilik oyunun tadını çıkar." Bayan Moo büyük bir patlama sesiyle birlikte gözlerini yumarken kalbini zorlayan o basınçla bayıldı. Kirpiklerinin arasından bayılmadan önce zar zor seçtiği o karanlık bedenin simsiyah tenini,  tebessüm eden dudaklarını görebilmişti. 

BAYAN MOO: KATİLİN PEŞİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin