6-OKYANUSUN KANLI TAHT'I

1.9K 208 123
                                    


David Kushner- Daylight

Zifiri sulara iyi yolculuklar, keyifli okumalar🪷

🧜🏻‍♀️

Anlatılması gereken, dinlenmesi gereken bir sürü şey vardı belki. Yıllardır eksik olan, senelerdir saklı olan bir sürü şey vardı. Asla bitmeyecek soru işaretleri, dolmayacak boşluklar vardı.

Yine de, her şeye rağmen atılması gereken en büyük adımı attığımı biliyordum. Sonunda ait olduğum yerde hayat bulma ihtimalim olduğunu biliyordum. Bu, alabileceğim tüm cevaplardan daha kıymetliydi. Yıllarca annemle babamın daha çok gözüne girebilmek için en iyi olduğum şeyi daha da hırsla yapmıştım. Öz olmamanın verdiği boşluğu onların gözünde çok iyi bir yüzücü olarak kapatmaya çalışmıştım.

İyi olduğum tek şeyin de aslında damarlarımda akan kandan geldiğini idrak edebiliyorum. Neyse ki artık gözlerine girmeme de gerek kalmadığını farkındayım. Ne yaparsam yapayım, onların gözüne ne kadar girersem gireyim aradığım o sahiplik hissini onlarda bulamayacaktım. Beni koruması gereken tek kişi, belki de yıllardır bir yerde hapisken bana ulaşmaya çalışıyormuş. O aptal rüyaları görmemek için yaptığım onca şeyden çok pişmanım.

Annemin sesini daha fazla duyamadığım için pişmanım.

Yorgundum. Bu bir anlamda değil, her anlamdaydı. Şu an bile gözlerim kapalı olduğu halde zihnimin yavaş yavaş açıldığını hissedebiliyorum. Vücudum, sanki tüm kemiklerim kırılmış gibi sızlasa da zihnim yeterince ayıktı.

Yorgundum. Kolumu kaldıracak kadar bile güçlü hissetmiyordum ama damarlarımda akan kanın bile tetiklendiğini hissedebiliyorum. Okyanusa dönmenin etkisi ile heyecanlanan her bir hücremi ayırt edebiliyorum.

"Sizce uyanınca ilk ne soracak?" dedi biri. Kim olduğunu bilmiyorum ama sesini tanıyorum. Hazer'in yanında çokça duyduğum ince kız sesiydi.

"Siz kimsiniz?" dedi gözlerimi kapatmadan önce duyduğum ve geçit muhafızı olduğunu söyleyen kişi.

"Neredeyim ben?" diyerek araya girdi başka ve daha önce hiç duymadığım bir kız sesi.

"Ne oldu bana?" Bu sesi de daha önce hiç duymamıştım ama çok kalın ve sert bir erkek sesiydi. Ses tonundaki soğukluk bile tüylerimi ürpertti.

Daha önce çok kez duyduğum kız yeniden konuştu. "Onu Hazer kadar tanımıyorum ama onunla gittiğim zamanlardan anladığım kadarıyla inatçı ve sinirli biri. Uyanınca üzerimize de atlayabilir." Bilincim iyice yerine gelirken rahat bir yerde yattığımı anlayabildim. Kalp atışlarım olması gerekenden daha hızlıydı. Kafamda, tüm bu sorular dolanıyordu elbette ama hepsinin cevapları hakkında fikrim vardı. Hiçbir şeyi unutmamıştım.

Gözlerimi zar zor aralarken nefes almakta bile zorlandım. "Bunların hepsini az çok biliyorum." Dediğimde uğultu gibi ortada dolanan sesleri kesildi. "Bilmediğim bir şeyi soracağım, Hazer nerede?"

Çünkü bir tek ona güvenebilirim. Çünkü o beni korur. Çünkü cevapların hepsi onda.

Buğulu gözlerim ilk önce dudakları, O, şeklinde aralık kalmış kızı buldu. Koyu sarı saçları omuzlarından aşağı dökülüyor ve neredeyse saçları ile aynı renk dikkat çekici gözleri pürüzsüz yüzünde parlıyordu. Kız, çok güzeldi. Sanırım okyanusta yaşayan herkesin tek ortak noktası kutsanmış bir güzellikte olmalarıydı. "Gerçekten de zeki ve tahmin edilemez..." Kız bunu derken sesindeki hayranlık yüzümü buruşturmama sebep oldu.

Eğer zeki olsaydım, nereye ait olduğumu çözmem yirmi bir yıl sürmezdi.

Bakışlarım kızın arkasında dizilmiş diğer üç kişiye kaydı. İkisi erkek, biri kızdı. Gözlerimin kocaman açılmasının sebebi, kızın saçlarının yine koyu ama göz alıcı bir pembe olmasıydı. Mercan rengiydi ve hayatımda bu rengin bir insanda bu kadar güzel duracağını hiç düşünmezdim. Gözleri ise...

ZİFİRİ SULAR ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now