17-HAKSIZ REKABET

1.2K 197 128
                                    


Selam canım deniz kızlarım ve eğer okuyan varsa erkek muhafızlarım🤭

Zifiri sulara iyi yolculuklar, keyifli okumalar 🪷

Hemen aşağı satıra inmeden önce yıldıza bir dokunsak yaa

( yaşam belirtisi vermeden gizlice okuyan bebeklerim, sizleri de çok seviyorum ama yüzüm azıcık gülmesin mi:'))

Jessie J- Flaslight 🎧

🧜🏻‍♀️

Rüyasız ve kabussuz...

Bu iki kelime, uzun zaman sonra çok istediğim bir ödül gibi yeni güne gözlerimi açmama sebep olmuştu. Dün öğrendiklerimden sonra uykumda kimseyi ve hiçbir şeyi görmediğim bir güne uyanmak, zihnimde durmadan dönen çarkların bile yavaşlamasına ve biraz olsun dinlenmesine sebep olmuştu.

Bu işin içinde Hazer'in parmağı olduğunu hissediyordum. Gece uyumadan önce yeniden odama öfkeli ve sezebileceğim derecede canı sıkkın gelmişti. Ben ona sormamıştım ve o da hiçbir şey söylememiş yalnızca beni uyuyor sanarken saçlarımı okşamış ve duyamadığım bir şeyler fısıldamıştı.

Kütüphaneden öğrendiğim bir yeni bilgiye göre ise Hazer'in daha önce de karada üzerimde yaptığı mühür; Yalnızca safkanların, deniz kızların ve nadiren de safkanlık oranı yüksek kişilerin yaptığı bir uyku mührüydü.

Bunu neden sürekli yapıp kendi sakladıklarını korumaya almadığının cevabını ise bana veren, biraz düşük çeneli Behir olmuştu. Uyku mührü deliksiz bir uyku sağlarmış fakat fazla yapılmasının halüsinasyon ve bayılma gibi yan etkileri olabilirmiş.

Buna üzülmediğimi söylemeyeceğim. Her ne kadar bu rüyaları birer casus olarak kullanıyor olsam da dinlendiğimi hissetmeyi özlemiştim.

Sıcak bir duş almış ve üzerime rahat etmek adına Kansu'nun sık sık giydiği tayt tarzı şortlardan ve özellikle istediğim için gelmiş olan dökümlü düz üstlerden birini giydiğim sıra kapı çaldı. Islak saçlarımı bugün örmemiş ve kendi kendilerine kurumaları için öylece bırakmıştım. "Gir." Diye seslendikten sonra kapı açıldı ve bu şatoda uğraşmayı sevdiğim nadir insanlardan biri kafasını uzattı.

"Safkanım günaydın."

"Günaydın Alin." Dedim tatlı Coral'a gülümserken.

Derin bir nefes al ve dün olan tüm o konuşmaları zihninden uzaklaştır. Mükemmel gülümsemeyi ait olduğu yere yerleştir. Senin bir abin yok, senin bir abin yok, unut. Hatırlama, oyuna devam et.

"Baş muhafız sizi kahvaltıdan sonra talim alanında beklediğini söylememi istedi."

Sanki Hazer hiç umurumda değilmiş gibi omuz silktim ve yüzüme kondurduğum gülümseme ile masanın üzerindeki malzemelerden yüzüme sürmeye başladım. "Umur da olacak mıymış?"

Sesime kattığım heyecanı fark eden kızın yüzü birden düştü. "Olacak, olur herhalde." Dediğinde bakışları dalmıştı. Kendisi bile farkında değildi ama benim gözümden kaçmayacak kadar barizdi...

"Hmm..." dedim kafamı sallayıp. "Yakışıklı biri, değil mi?"

"Bilmem ki, öyle mi?" dedi afallayarak. Ardından yine dalgınca gülümsedi. "Öyle ya."

Alin'e bakarken birden kıkırdamaya başladım. Ne dediğini yeni farkına varmış olmalı ki bakışlarını hızla kaçırdı ve kafasını yeniden eğdi. "Gel buraya, pembe." Dediğimde sesimin bilerek Aral gibi çıkmasını sağlamış ve yüzüme onun çapkın gülümsemelerinden birini yerleştirmiştim. "Pembe, gri, kahverengi... Resmen okyanusun gökkuşağı gibiyiz."

ZİFİRİ SULAR ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now