Episode 21''Together''

4.7K 362 67
                                    

Merhaba ben geldim! Biliyorum 2 aydır bölüm yazmıyorum ama daha önce dediğim gibi bu hikayeyi yazarken kendimi kötü hissediyorum. Yani demek istediğim bu hikayeyi yazarken genel olarak ağlıyorum bundan dolayı yazmaktan korkar gibi oldum. Ama gerçekten bu sefer düzenli bir şekilde yükleyip bitireceğim. Umarım aranızda hala bu hikayemi sabırla bekleyen vardır. Huh. Cumadan önce bölüm atmaya çalışacağım. Beklediğiniz için teşekkürler sizleri seviyorum. Bana ulaşmak için instagram hesabı'mı takip edebilirsiniz [@rihfectt]. Yazım hatalarım varsa kusura bakmayın bölüme geçebilirsiniz


Dinleyin: Red - Fight Inside

****

Mutluluk sahiden neydi? Her geçen gün günden güne sizi eriten, her dakika ölmek için tanrıya yalvarır bir duruma düşüren, mutlu olmanız gereken anlarda bile bir şey olup üzülmek midir yoksa dudaklarınıza yerleştirdiğiniz en içten gülüş, bakışlarınızda ki samimiyet, kalbinizin hızlı çarpıp yerinizde duramayacak derecede heyecanlanmak mıdır mutluluk? Bu mudur yani tüm olay? Birkaç saniye süren saçma hareketler midir mutluluk yoksa aslında içimizde bir yerlerde her zaman var olan ve keşfetmemizi bekleyen his midir?

İnsanlar ikiye ayrılır. Mutluluğu içinde bulanlar ve mutluluğu içinde bir türlü bulamayanlar.

Ben mutluluğu bulamayanlardandım. Ne yaparsam yapayım mutlu olamıyordum. Uyurken bile mutsuzdum. Rüyalarıma rüya demeye bin şahit arardınız. Her gece kâbuslar görüyor ve uykumda ağlıyordum. Sabah kalktığımda kızarık gözlerle kendime bakmak ne kadar hoş bir durum olmasa bile bunu engelleyemiyordum.

Ya ölecektim ya kaçacaktım.

Artık elimde yaşamak için gerekli bir neden vardı aslında. Harry Styles yaşamam için en geçerli nedendi. Ama kaçmam gerekti. Her şeyden uzaklaşmam gerekti. Kendimi mutlu hissediyordum ve bu mutluluğun iyiye işaret olmadığını çok iyi biliyordum. Çığlık atmak istiyordum ama atamıyordum. Boğazımı saran görünmez parmaklar olduğunu hissediyorum. Mutluluğa erişmek istediğim her saniye buna engel olan güçlü bir görünmez siluet olduğunu biliyordum. Harry'ye sarılırken bile benim huzurlu oluşumdan huzursuz olan ve her saniye bizi izleyen görünmez biri varmış gibi hissediyordum.

Ya kafayı sıyırmıştım ya da sona yaklaşmıştım. Ama bunları şuan düşünecek durumda değildim. Beni sıkıca kavrayan kollar arasında kıpırdandım ve başımı geriye atarak omzuna yasladım. Derin bir nefes alıp saçlarımla oynamaya başladığında gecenin sessizliğine uyacak şekilde boğuk sesiyle fısıldadı.

''Ne düşünüyorsun?''

''İçinde bulunduğum durumu. ''

Titrek bir nefes aldım.

''Sen benim ya kurtuluşum olacaksın ya da ölümüm. Bunu düşünüyorum. ''

''Seni böyle düşündüren ney peki?''

''Bir çıkış yolu arıyorum. Umuyorum ki o çıkış yolu bana yeni bir yaşam versin. O çıkış yolunu bulduğumu düşünüyorum. Anlamıyorum nasıl olurda nefret bağlamış kalbim uzun zaman sonra birisi için sevgiyle atıyor? Neden mutlu hissediyorum? İçimde yaşamını sürdüren ve ben tükendikçe hayat bulan bir şeytan varmış gibi hissediyorum. Ben ağladıkça o gülüyor, ben çöktükçe o güçleniyor ve ben düştükçe o mutlu oluyor. Sonumun yaklaştığını ikimizde biliyoruz. Ben öldüğümde içimde ki şeytanın mutlu olacağını ve benden ayrılacağını biliyorum. Herkes görmek istediğini görüyor değil mi? Sen de bende görmek istediğini görüyorsun. Asık suratlı, hırçın, hayattan bir beklentisi olmayan ve öylece durup ölmeyi bekleyen sıradan bir genç kız. Ama öyle değilim. Sen benim dışımı görüyorsun ve beni buna göre tanıdığını düşünüyorsun. Ama inan bana o asık suratın altında o kadar kötü şeyler yatıyor ki. Bir kere geçmişim yatıyor. Acılarım, gözyaşlarım, pişmanlıklarım, hatalarım, umutlarım, yıkılan hayallerim, gülüşlerim, ihanetlerim. Bende böyle olmak istemezdim. Beni buna zorladılar. Beni göz göre-göre yalnızlığa, hissizliğe attılar Harry. Sahip olduğum her şeyi benden aldılar. Şimdi istedikleri seni almak, bizi ayırmak biliyorum. Ama ben buna izin vermek istemiyorum. Bunu tek başıma yapamıyorum. Buna izin vermeyelim. Beni bırakma ki insanlar beni kalan son darbelik canımı elimden almasınlar. Yaşamak istiyorum Harry. Yıllar sonra yaşamak ve mutlu olmak istiyorum. Bunları sen sağladın. Bunu sağlayan adaman, mutluluğumdan vazgeçmemi istiyorlar. Beni kurtar Harry. Beni bu karanlıktan kurtar. Gerekirse beni kendi karanlığına çek ama kendi karanlığımdan kurtar. Kendi karanlığım benim sonum olacak. Senin karanlığında aydınlanırım ben. Senden tek istediğim beni kurtarman Harry. Bunu yapabilir misin?''

Kollar arasında ona dönüp sorarcasına bakarken uzun konuşmamdan dolayı hüzünlenen gözlerine baktım. Çok kısa bir süre sonra bir şey demeden beni kolları arasına aldığında bunun beni kurtaracağına söz verdiğinin bir göstergesi olarak bende ona sarıldım. Ve bir süre sonra kulağıma fısıldayan sesini duydum.

''Sana söz veriyorum Violet seni kurtaracağım. Şimdi benimle gel bebeğim. ''

Hiç sorgulamadan gecenin bir yarısı birkaç kıyafet ve eşyamı alarak arkama bir daha dönüp bakmamak üzere kısa bir elveda notuyla tüm geçmişimin barındığı evi terk ederken yanımda ki adama sıkıca tutundum. Hiç bırakmak istemezcesine.

-Harry'nin Bakış Açısı-

''Bana bunları dedikten sonra sikik oyundan vazgeçtim. Curtis veya diğerleri umurumda değil. İlk defa birinin beni sevdiğini hissettim. Ne bileyim bu çok güzel bir duygu beyler. Bu yüzden vazgeçtim. Bende onunla olmak istiyorum. Onun bana karşı hissettiklerini ona karşı hissetmek istiyorum. ''

Çocuklar sakince beni dinledikten sonra Louis konuştu.

''Senin ona bir şeyleri hissettiğini veya hissedeceğini biliyordum. Sonunda o kızın duygularıyla oynamaktan vazgeçtiğin için sevindim Harry.''

Liam ve Niall yüzünü buruşturdu.

''O kızı ne ben ne de Niall sevmiyoruz ama sırf senin için sevmeye çalışacağız. ''

Zayn boğazını temizledi ve konuştu.

''Ben baştan beri Louis ile aynı fikirdeyim. ''

İçten bir şekilde güldüm ve arkama yaslandım. Onlardan daha tuhaf tepki bekliyordum ve beklentimin aksi olmuştu.

''Sizden böyle normal tepki beklemiyordum vay be. ''

Alayla güldüm.

''Biz senin aksine normal insanlar olduğumuz içindir Harry ne dersin?''

Liam konuştuktan sonra Niall kahkaha atarken onu umursamadım ve ayağa kalktım. Yukarıda uyuyan Violet'in yanına gideceğim zaman konuştum.

''Neyse siz takılın. ''

Merdivenleri tek-tek çıkarken içimi kaplayan heyecan duygusuna karşılık göz devirmiştim. Nedensizce heyecanlıydım ve bu sinir bozucuydu. Basamakları tek-tek çıktıktan sonra odama girdiğimde beyaz çarşafların üzerinde dağılmış sarı saçların sahibine baktım. Tebessüm ettikten sonra ayakkabımı çıkardım ve tişörtümü hızla başımdan çekip çıkardıktan sonra onu top haline getirip rastgele bir yere attıktan hemen sonra altımda ki şortu çıkartmadan yatağa adımladım. Tek dizimi yatağa koyup daha sonra tamamen yatağa girdikten sonra ince belini kavrayıp üzerinde ağırlığımı vermeden bedenimin yarısını yaslayarak uzandım.

''Harry?''

Uykulu sesini duyduğumda güldüm.

''Asık?''

Kıkırtısı kulaklarıma dolarken üstünden çekildim ve beraberinde onu üstüme çektim. Siyah sütyeninin açıkta bıraktığı beyaz tenine ufak öpücükler koyarken en içten şekilde gülümsedi ve ellerini yanaklarıma yerleştirdi. Yüzüne vuran güneş ışıklarıyla saçlarını geriye ittim ve konuştum.

''Mutluluğu yakaladığımız anlar giderek azalır. Bu yüzden bu mutluluğun sıcaklığını ölümsüzleştirip bir fotoğraf çekmeye ne dersin asık?''

Başını sallayıp beni onaylarken komidinin üzerinde ki telefonumu aldım. Kilidi açıp menüden kameraya girdikten sonra pozisyonumuzu bozmadan onun gibi içten bir şekilde gülerek birkaç resmimizi çektim. Onu kendime bastırıp gözlerimi kapadıktan sonra mırıldandım.

''Bana iyi geliyorsun. Bana hissettirdiklerini seviyorum. Seni seviyorum Violet. ''

Kısa bir süre sonra belime dolanan elleri yavaşça belimi sıkarken konuştu.

''Bende seni seviyorum Harry. ''


Suicide RoomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin