Episode 3. ''Siktir!''

15.2K 806 102
                                    

Geç geldiği için çok özür dilerim fakat geçen hafta gerçekten tıkanmıştım ve yazamıyordum. Bad Boy bile ama bu hafta gayet iyiyim. Evet bu bölümden sonra uzun bölümler gelmeye başlayacak son geçiş bölümü diyebiliriz. Facebook'ta bölüme koyduğum sınır geçince yazmaya başlarım bu yüzden hikayenin sınırı geçmesi için One Direction Team Hikayeleri sayfasından +50bin beğenisi var dış bağlantıda link var açamayanlar profilimde mevcut. Bana ulaşmak için instagram hesabı'mı takip edebilirsiniz [@rihfectt  ]. Yazım hatalarım varsa kusura bakmayın bölüme geçerbilirsiniz   

♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬♬

Dinleyin : Taylor Swift -  I Knew You We're Trouble 

**** 

'' Günaydın kızım!'' Babamın sesiyle çantamı yere bıraktım ve zorlukla gülümseyip masaya ilerlemeye başladım. Ahşap masanın üzeri kahvaltılıklardan geçinmiyorken annem gülümsedi ve konuştu. '' Günaydın bebeğim'' Ona gözlerimi devirdim ve babamın yanağını öpüp her zaman ki annemden en uzak köşeme geçtim. Ufak bir parça ekmeği ağzıma atıp koca bir salamı çatalımla aldığımda babam boğazını temizlemişti. '' Bu gün mezarlığa gidecek misin bebeğim? '' Başımı salladım ve tabağıma koyduklarımı yemeğe başladım. '' Zaten Salı günü ölüm yıldönümü eh salıya ne kadar kaldı ki? '' Elimdeki çatalı sertçe tabağa bıraktım ve başımı kaldırıp babama en sert bakışımı attıktan sonra masadan kalkıp ellerimi sertçe masaya vurduğumda irkildi. '' Bana emir mi veriyorsun? '' Yutkundu. '' Hayır kızım ben- '' Elimi kaldırıp onu susturdum. '' Sakın. Bir daha sakın Ronan hakkında bana bir şey söyleme. Yoksa karına olan nefret duygumu sana da beslerim. '' yerdeki çantamı hışımla aldıktan sonra beklemeden evden çıkmıştım. Zaten bu gün mezarlığa gideceğim için gergindim. Sadece biraz huzur istiyordum fakat buna hiçbir zaman ulaşamayacaktım.

Rüzgar sert bir şekilde eserken havanın serinliği kanlarıma kadar işlemişti. Güçsüzce bir nefes verdim ve git-gide yaklaştığım mezarlığın kapısı görüş açıma girdiğinde duraksadım. Güçlükle hareket edip biraz daha yaklaştım. Her gelişimde bunu yaşamak ömrümden en az 5 yılımı alıyordu fakat onunla konuşmak bana iyi geliyordu. Sanki onu ziyarete gelmeyince bir şeyler eksik gibi hissediyordum. Hayatımın merkezi haline gelmişti ve onun benden erken gitmesi beni öldürüyordu. İçimde sönmek bilmeyen aksine her gün biraz daha yükselen alevler vardı sanki. Sanki kısa bir zaman sonra kendi ateşimle yanacak küllerimi bile kimse bulamayacak kadar aciz hissediyordum. Mezarlığın görkemli ve ürkütücü siyah büyük kapısına gelince durdum ve gözlerimi kapadım. Bir süre öyle kaldıktan sonra içimdeki bir ses hadi git artık deyince gözlerimi aralamış mezarlığa girmiştim. Siktir. İşte yine başlıyoruz.

-Harry'nin Bakış Açısı-

'' Uyan amına koyayım. '' Yanımda yatan sarışını dürttükten sonra hala uyanmayınca onu hızla kolundan tutup ayağa kaldırdığımda korkuyla gözlerini açmıştı. '' Kalk diyorum yarım saattir amına koyim. '' Kız korkuyla bana bakarken dudaklarımı ısırdım ve birkaç saat önce komidine koyduğum paraları alıp yüzüne fırlattım. '' Kalk siktir git şimdi. '' Kız bön-bön bakarken sinirlendim ve bağırdım. '' Gerçekten seni sike-sike yollamamı mı istiyorsun , ha? '' Kendine gelmek için başını iki yana salladığın da yerde ki kemerimi aldım. '' Ben sanmıştım ki- '' Hızla ona baktım ve sözünü kestim. '' Senin gibi bir sürtükle beraber olacağımı falan sandın değil mi? Gülmeli miyim? '' Kız bana bakarken sinirden gözüm seğirmeye başlamıştı bile. Boğazımı yırtacak şekilde bağırdım. '' Siktir git amına kodumun!'' yerdeki kıyafetlerini alıp koşarak odadan çıktıktan sonra sinirle elimi saçlarımdan geçirdim. Düzdüğümün aptalı. Aklınca onu seveceğimi falan sanıyordu , ha?

Birkaç dakika daha saçlarımı çekiştirmenin ardından odamdan hışımla çıkmış bizim göteleklerle uğraştıktan sonra şimdi ise akşam yapılacak teslimat için hazırlanıyorduk. Ne teslimatı diye soracak olursanız uyuşturucu teslimatı , evet.

''Olum bunun kafa uçmuş ha '' Zayn'in sesiyle ona baktım. '' Ne '' Kahkaha attı. '' Hayrola koca götlü dalmışsın yine. '' Diğerleri gülerken ben hiçbir tepki vermiyordum. '' Anneni düşünüyordum '' Zayn gözlerini devirdiğinde güldüm. ''Karı gibi göz devirme amına koyim. '' elimdeki yastığı ona attığımda Liam konuştu. '' İkinizde it gibi dalaşmayı kesin. Teslimat saati geldi kaldırın kıçlarınızı. '' Güldüm. '' Kibarcık '' ensesine bir tane geçirdiğimde elimi itti. Evden çıktıktan sonra arabalara ilerlerken bu gece bir terslik çıkaranı sikmek adına kendime söz verdim arabama bindim. 

-Violet'in Bakış Açısı-

Kayboldum. Evet evet yanlış duymadınız kayboldum. Mezarlıktan çıktıktan sonraki berbat ruh halimle beraber amaçsızca nereye gittiğimi bilmediğim için kaybolmuştum. Buda yetmezmiş gibi telefonum çekmiyordu. Koca bir küfür savurdum ve etrafıma baktım. Şehrin batısına giden yolda ki ıssız depoların oraya gelmeyi nasıl becerdim ya? Hepsini geçtim burası oldukça ıssızdı. Hayır yani bazen gerçekten salak olduğumu düşünüyordum. Hangi aklı başında insan bir mezarlıktan şehrin batı kısmına giden yola kadar ilerlerdi? Hangi salak yapardı bunu. Şey cevap belli. Ben. 

Depolardan birinden gelen bağrışma sesiyle yerimde sıçradım. Korkuyla depolara bakarken az ilerimde bulunan ve ışık yanan depoya baktım. Gitmeli miyim? Gitmemeli miyim? İçimden bir ses git birisi seni öldürür ve kurtulursun diye bağırırken diğer ses ise ölünce ne bok olacak diyordu. E tabii ben her zaman haklının yanında olduğum için depoya ilerlemeye başladım. Issız alanda bağırışlar ve düşük tonda adım seslerim dışında rüzgarın sert uğultusu yankılanıyorken saçlarım savruldu. Biliyorum gitmemem gerek fakat içimde bitmek bilmeyen merak duygusu kabarıyordu işte! Tam geri dönme kararı aldığım sırada maalesef bunu üzülerek söylüyorum deponun kırık camından içeri görüş açıma girmişti. 5 tane genç ve arkalarında  bir sürü takım elbiseli adam vardı. Arkası dönük olan kişi bağırırken yanında ki 50 sine merdiven dayadığı beyaz saçlarından okunan adam mahcup bir şekilde başını eğdi. Sırtı bana dönük asabi genç arkasını döndüğünde görüş açıma Harry girmişti. Korkuyla gözlerim açılırken Alice'in sesi aklımda yankı yaptı. ' Şaka bir yana o gerçekten sandığımızdan tehlikeli Violet. Dikkatli olmalısın. ' Başımı iki yana salladım. Bir adım geriye attığımda saçını elinden geçirmiş ve benim tarafıma bakmıştı. Siktir! Gördü işte. Hızla koşmaya başladığında nihayet kendime gelebilmiş bende koşmaya başlamıştım. Kendi ayak seslerime ek olarak birkaç ayak sesi daha eklendiğinde arkama bakmadan daha hızlı topuk yapıyordum. Can baldan tatlıdır dedikleri bu olsa gerekti. Ölmek için her gece dua eden ben şuan ölmemek için tabana kuvvet tabiri caiz ise yardırıyordum. Yola çıkan yere gireceğim sırada ensemden kavrandı ve hemen ilerimde yerde bulunan koca taşa yüzüm sertçe geçirildiğinde bilincim kapanmadan önce kıvırcıklar görüş açıma girdi ve boğuk sesini işittim. '' Şimdi seni gerçekten sikeceğim. '' 

Suicide RoomWhere stories live. Discover now