Final Part 1

3.4K 261 62
                                    

Selam ben geldim! Evet böyle başlıkla gelmemi beklemiyordunuz ama gerçekten bunu yazamıyorum. Bende daha fazla uzatmanın anlamı olmadığını düşünerek iki parttan oluşan finalin ilk ve kısa partıyla geldim. Umarım bölüm hoşunuza gider. Bir kaç gün içinde Part 2 gelecek. Beklediğiniz için teşekkürler sizleri seviyorum. Bana ulaşmak için instagram hesabı'mı takip edebilirsiniz [@rihfectt]. Yazım hatalarım varsa kusura bakmayın bölüme geçebilirsiniz

Dinleyin: Jason Walker – Down

****

Güne âşık olduğunuz adamı izleyerek başlamak o kadar değerli bir şeydi ki bunu yaşamadan anlayamazdınız. Kollarım arasında gün içinde göründüğünün tamamen zıttı olan masumca kollarım arasında yatan adamı izlerken gülümsedim. Uyuması bile bana huzur veriyordu.

Kalbimin hızlı atmasına neden olan tek kişi oydu. Hayatıma renk katan ve bana uzun zaman sonra unuttuğum hisleri yeniden hissettiren oydu. Aşkın kötü tarafı kalmıştı aklımda. Şimdi ise kötü tarafını unutmuş sadece iyi tarafını yaşıyordum.

O beni iyileştiriyordu. Yolumu kaybetmiştim ve şimdi doğru yolu bulmama yardım ediyor, önüme ışık tutuyordu.

Tam olarak bir aydır herkesten uzakta şehrin çıkışında bir evde yaşıyorduk. Buraya gelmeyi o teklif etmişti ve bende doğal olarak kabul etmiştim. İyi ki etmişim. Buraya geldiğimizden beri birbirimize daha yakınlaşmış hatta dün gece birlikte olmuştuk. Yıllar sonra yaşadığımı onun kolları arasında hissediyordum.

Sadece birden oldu ve ikimizde durma gereği duymadık. Pişman mıydım? Asla. Onun geçirdiğim her saniye bana cennetin kapılarını sonuna kadar açıyordu. Gülüşünün beni tekrar hayata döndürdüğünü hissediyordum. Eskisi gibi enerjiktim. Mutluydum. Buraya geldiğimizden beri yaptıklarım onun yüksek sesli kahkaha atmasına yol açıyordu. Eskisi gibiydim ve bu çok iyi bir şeydi.

Çıplak omuzlarında parmak uçlarımı gezdirip yumuşak bir öpücüğü dolgun dudaklarına kondurdum. O uyumaya devam ederken kıkırdayıp ardı-arkası kesilmeyen öpücüklerimle onun gülümsemesini sağladığımda konuştum.

''Uyan rapunzel. ''

Omuz silkip dirsekleri üzerinde doğrulduğunda çıplak tenine bakıp dudaklarımı yaladım. O ise beni hızla altına almıştı. Kıkırdayıp kaslı göğsüne yumuşak bir buse kondurdum ve konuştum.

''Seninle klişe bir şekilde sonsuza dek böyle kalmak isterdim fakat unutma ki akşam Curtis ile konuşmaya gideceğiz. ''

Ona Curtis ile olanları buraya gelmeden önce anlatmıştım. O sadece omuz silkip bunun umurunda olmadığını ve benim şuan ona ait olduğumu söylemişti. Bu beni mutlu ettiği kadar omuzlarımda ki yükü hafifletiyordu.

Her şey çok güzel giderken dün Curtis arayıp bizimle gerçekten önemli bir şey konuşması gerektiğini söylemişti. Harry ilk başta bunu kararlı bir şekilde reddederken ben oraya gidip derdinin ne olduğunu öğrenmek istediğimi söyleyince beni kırmamıştı. Benim düşüncelerimi ve isteklerimi önemsiyor olması beni gerçekten duygulandırıyordu.

Onun her bir santimine âşık olmuştum ve onu sonsuza kadar bırakma ihtimalimde yoktu.

''O şerefsiz umurumda değil. ''

''Harry bebeğim o benimde umurumda değil. Sadece gidip kuyruk acısı neymiş onu öğrenmek istiyorum. ''

Büyük elleriyle saçlarımı okşamaya başladığında transa girmiş gibi konuşuyordu.

''Seni benden alırsa diye korkuyorum. Seni kaybetmeye hazır değilim. Seni kaybedemem.''

Yüzünü avuçlarım arasına alıp konuştum.

''Bana bak. Gözlerime bak. Bu gözler sadece seni görüyor. Diğer herkesi bulanık görürken bir tek seni her milimine kadar net görüyor.''

Elini tutup yakınlığımızdan dolayı yerinden çıkacak kadar hızlı atan kalbimin üzerine koydum.

''Bu ölmüş kalp yıllar sonra bir tek senin yanındayken böyle canlanıyor. ''

Elini bu sefer dudaklarıma götürdüm.

''Bu dudaklardan bir tek senin ismin çıkıyor. Başka kimsenin değil. Ve gördüğün bu kesiklerle dolu bedenim sadece sana ait. Ruhumu ise çoktan teslim almışken bizi ayırabilecek tek şey ölümdür bunu da bil anlaştık mı?''

Gamzesi yavaşça yanağında belirdiğinde istemsiz olarak bende gülümsedim.

''Anlaştık güzelim. ''

Alnımı öpüp üzerimden kalktığında derin bir nefes aldım ve banyoya ilerleyen bedenini izlerken o banyodan çıkana kadar uyumaya karar verdim.

****

''Adreste yazan yer burası. ''

Harry arabayı durdurup bana döndüğünde baygın bakışlarla onu süzdüm ve ufak bir tebessümle beraber eğilip dudaklarına kısa bir öpücük kondurdum.

''Buradan el ele çıkacağız ve Londra'dan tamamen gideceğiz güzelim. Anlaştık mı?''

''Anlaştık. ''

''Seni seviyorum Violet. ''

''Bende seni seviyorum Harry. ''

Daha fazla oyalanmadan arabadan indiğimizde karşımızda yıkık dökük harabe haline gelmiş bir depo çıktı. Harry yanıma gelip parmaklarımızı birbirine kenetlerken gökyüzünde parlayan yıldızlara son bir bakış atıp derin nefes alarak önden ilerleyen Harry'nin adımlarına uyum sağladım.

İçimde ki beni boğan kötü hissin gitmesi için birkaç kez derin nefesler aldığım sırada Harry deponun tozlu kapısını ittirdi. Ortaya yayılan tiz ses yüzünden yüzümü buruştururken depoya girdik ve etrafa bakınmaya başladık. Neredeyse yıkılmak üzere olan merdivenlerden gelen adım sesleriyle oraya dikkat kesildiğimizde Curtis birleşmiş ellerimize ve ardından yüzümüze baktı. Gözlerinde ki acı yerini saf öfkeye bırakırken güldü.

''İşte beklenen yılın çifti gelmiş! Bekle Harry ve Harry'nin bana ulaşmak için kullandığı Violet gelmiş desem daha doğru olur. ''

Anlamsızca ona bakarken Harry yutkundu.

''Ne kullanması?''

Titreyen sesimle sorduğumda Curtis gözlerini-gözlerime dikti ve başımdan aşağıya kaynar sular dökülmesine neden olan şeyleri söyledi.

''Bilmiyor muydun Violet? Şuan ellerini tuttuğun adamın tek amacı senin sayende bana ulaşmaktı. Seni kullandı. ''


Suicide RoomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin