Episode 9 ''Because I Love You''

9.8K 584 121
                                    

Efendim merhabalar ben geldim. Uzuuuuuuuuun zamandır gelmeyen bölümü telafi etmek için bir gün erkenden bilgisayara geçtim ve böyle bir bölüm yazdım. Lunaparka hiç gitmemiş biri olaraktan o lunapark sahneleri kulaktan dolma bilgilerle ve Google Teyze sayesinde buldum. Umarım içinize sinen ve hoşunuza kaçan bir bölüm olmuştur. Lafı pek uzatmak istemiyorum. Geç geldiği için üzgünüm dediğim gibi. Facebook'ta bölüme koyduğum sınır geçince yazmaya başlarım bu yüzden hikayenin sınırı geçmesi için One Direction Team Hikayeleri sayfasından +50bin beğenisi var dış bağlantıda link var açamayanlar profilimde mevcut. Bana ulaşmak için instagram hesabı'mı takip edebilirsiniz [@rihfectt  ]. Yazım hatalarım varsa kusura bakayın bölüme geçerbilirsiniz  

Dinleyin :  Kodaline - All I Want 

**** 

Arabadan ineli 10 dakika olmasına rağmen hala hayran-hayran etrafı inceliyordum. Harry bu halime gülüp yanıma geldi ve ellerimizi birleştirip ilerlemeye başladı. '' Gel bakalım ilk olarak neye binmek istersin? '' Hala burada olduğuma inanamıyordum. Bu yüzden ağzım açık ona bakarken kahkaha attı. '' Aman tanrım '' diye mırıldandım. Ardından kısık bir çığlık atıp yerimde tepindim. ''Atlı karınca!'' Ben Harry'i çekiştirirken o jetonları aldı. Işıkları ve kocaman atlarıyla büyüleyici bir şekilde duran oyuncağa bakmayı kesip koşarak merdivenlerden çıktım ve dönen platformda beyaz-siyah renklerinde bir ata bindim. Harry'de yanımdaki ne bindi. Kahkaha atarak atlı karıncayla dönerken ilerideki Superman'ı yani şu baya meşhur olan rollercoaster görünce hemen atlı karıncadan indim. Harry'de peşimden gelirken Rollercoaster'e jeton aldık. Hemen yerimize geçince güvenlik kemerlerini taktılar. Heyecanla Harry'e baktım. '' Eğer korkuyorsan elimi tutabilirsin. '' dediğinde gülümsedim. '' Bunu yapacağım!'' O kıkırdarken birden alet hareket etmeye başladı. Bu alete sadece yetişkinler binebiliyordu. Çünkü çocuklar için oldukça tehlikeliydi ve uzun sürüyordu. Yüksekliğinden bahsetmiyorum bile. Bunları araştırmıştım. Yavaşça yukarıya çıkan Rollercoaster ile lunapark ayaklarımızın altında görkemli ışıklarını etrafa saçarak duruyordu. Birden hızla aşağıya inmeye başladığımızda Harry'nin elini tuttum ve çığlık atanların arasına katıldım. Harrry bu halime gülüyordu. Ama umurumda değildi. Yana yatık bir pozisyona gelince Harry'nin uzun saçları gözümün önüne kadar gelmişti. Ardından hızla yukarıya çıkarken Harry saçını geriye attı. Kahkaha atıp çığlık atmaya devam ederken birkaç dakikanın sonunda rollercoaster bitiş noktasına geldi. Beklemeden kemeri açtım ve indim. Harry'de hemen peşimden gelince ilerideki balon patlatılıp ayıcık veren yere onu tutarak ilerlemeye başladım. O ayıyı istiyordum!

****

'' Hadi Harry benim için o ayıyı kazan lütfen. '' Yaklaşık yarım saattir hızla geçen balonları Harry umursamazca vurmaya çalışıyordu. Bu kaçıncı denemesi bilmiyorum ama bir türlü tutturamıyordu. Her vuruşta para alan adam halinden memnun gibi duruyordu. Dolu gözlerle Harry'e bakınca sinirden çenesi kasıldı. Tezgahın diğer tarafında keyifle duran adama eğilip tek bir hamlede onu havaya kaldırınca gözlerim kocaman oldu. ''  Ya o siktiğim ayıyı kazanmam için hile yapmayı kesersin ya da balon yerine gerçek silahla senin kafanı nişan alırım. '' Adam korkuyla başını salladı. Çok geçmeden Harry oyuncak tüfeği alıp ard-arda balonları vurduktan sonra kocaman ayıyı sevinç çığlığı atarak kollarıma aldım. '' Harry sen mükemmelsin. ''  saçını savurdu. '' Biliyorum güzelim. '' onun ukalalığını göz ardı ederek pamuk şeker satılan standa ilerledim. Harry yanıma gelip bana ve kendine pamuk şeker aldı. Hemen pakedi açtım. Pembe şekerden elimi kullanmadan direk ağzımla koca bir parça alınca yanağıma yapışan şekerle Harry'e baktım ve gözlerimi şaşı yaptım. Kahkaha attığında şekeri yemeye devam ettim. Harry'e baktığımda pamuk şekerinin çoktan bitirmişti. Şaşkınca ona bakarken omuz silkti. Yanağında kalan şekerleri silmek için onu durdurmak adına kolunu tuttum. Kaslı kolunu elimin kavradığı kadar kavradım. Hızla bana döndüğünde biraz ona yaklaştım ve parmaklarımın ucunda yükselip yanaklarını öpücüklerle temizlemeye başladım. Gülmeye başladı ve belimden tutup beni hafif kaldırdı. Ben onun yanaklarını temizledikten sonra geri çekildim. Onun şekilli burnu benim burnuma değerken kıkırdadım ve yanağını öptüm. '' Teşekkürler prenses '' dedi ve beni indirdi. Şimdi ise onu tüm oyuncaklara bindirmek kalmıştı.

****

'' Harry lütfen bak bu binmediğimiz son oyuncak buna binmeden gitmem!'' Sinirle ayağımı yere vurdum ve dönme dolaba baktım. Gözlerini devirdiğini biliyordum. Çoktan akşam olmuştu ve biz bir sürü oyuncaklara binmiştik. Harry sıkıldığını söyleyip kalan son oyuncağa binmemek için aklınca inatlaşıyordu. Ama şunu unutuyordu ki kimse benim kadar inatçı olamazdı! '' Tamam baş belası asma suratını buna da binelim ve gidelim oldu mu? ''  Hızla ellerimi çırptım. Harry jeton alıp elini belime yerleştirdi. Merdivenlerden çıkıp açık kapıdan geçtik ve kabine bindik. Harry'nin yanına oturdum ve beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra kabin hareket etmeye başladığında Harry elini omzuma attı ve başımı göğsüne yasladı. Ben etrafı izlerken oyuncağın durduğu yere geldik. Tepede durunca ona baktım. '' Sen gerçekten çok iyi birisin Harry. Benim hayalimi gerçekleştirdin. '' Gülümsedi. Bir süre bir şey demeden beni izledikten sonra dudaklarını alnıma bastırdı. '' Seni iyileştireceğim Violet. Kırık kalbini tamir edeceğim. '' Fısıltısı kulağıma dolarken gözlerimi kapadım ve kendimi ona teslim ettim. Artık ona güveniyordum. Bu son yaptığı çok güzel bir şeydi bana göre. Beni lunaparka getirmesi ile resmen gözümde milyonlarca kat yükselmişti. Ailemin yapmadığını yapmıştı. Hayatımda ilk defa bu kadar huzurlu ve mutlu hissediyordum. Daha önce hissetmediğim güveni ise iliklerime kadar hissediyordum. Her ne kadar tanışmamız pek iç açıcı olmasa da zamanla onunla vakit geçirdikçe yakınlaşmıştık. Biliyorum beni bir lunaparka getirdi diye yelkenleri indirmiştim fakat o benim tek hayalimi gerçekleştirdi. Hiç mi tek başıma gelemezdim buraya gelirdim ama keyifli olmazdı. Ya babamla ya da değer verdiğim birisiyle gelmek istemiştim. Harry ise bu gün tüm gününü bana ayırmıştı. O gerçekten iyi biriydi. Sert görüntüsünün zıttına kocaman ve iyi bir kalbi vardı. Saçlarını toplamama bile izin vermişti! Kim ne derse desin Harry'e artık güveniyordum. Ve bence güven duygusu sevgi denilen saçmalıktan daha değerlidir.

****

'' Bu gün çok güzeldi Harry. Beni lunaparka götürüp koskoca bir gününü bana ayırdığın için sana minnettarım. Çok teşekkür ederim. '' Gamzelerini ortaya serdi. Saçımın bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırıp hayran-hayran bana bakınca gülümsedim ve başımı eğdim. '' Çok güzelsin Violet. O kadar güzelsin ki seni her gördüğümde gözlerim kamaşıyor. Etrafı bulanık görüyorum. Sana yakınlaştıkça görme yetimi kaybediyorum. '' sustu ve bana iyice yaklaştı. Naneli nefesi yüzüme çarparken elini çeneme yerleştirip başımı kaldırdı. Uzun uzun onun gözlerinin zıttı olan mavi gözlerime baktıktan sonra gülümsedi. '' Sana bu kadar yakın olmak bile görmemi bulanıklaştırıyor. O kadar güzelsin ki güzelliğin beni kör edecek derecede. Sana bu kadar yakın olmak nefesini yüzümde hissetmek. O güzel dudaklarına hayran-hayran bakmak beni delirtiyor. Başımı döndürüyor. '' Yutkundum. '' Mükemmelsin Violet. Benim olamayacak kadar mükemmelsin. '' O iltifatlarına devam ederken uzun saçlarını geriye attım. İki eliyle yanaklarımı kavradı ve dudaklarımızı birleştirdi. Üst dudağını dudaklarım arasına alıp emerken o aynı işlemi alt dudağıma yapıyordu. Kaslı ve dövmeli kollarına tutunup ağzımı araladım. Dilini dudaklarım arasından kaydırıp dilimizi buluşturunca gözlerimi araladım. Yeşil gözlerini sıkıca kapamıştı. Bende gözlerimi kapadım ve nefessiz kalana dek onun öpücüğüne karşılık verdim. Elimi boynuna dolayıp ensesindeki bukleleri parmağıma dolarken dili ise dudaklarımı yaladı. Çok geçmeden dudaklarımızı ayırdı. Gözlerimi açtığımda o hala açmamış derin nefesler alıyor ve alnını alnıma dayamış başımı ise sıkıca kavramış duruyordu. Nefesimi hala düzene sokamamıştım. Onun gibi derin nefesler alıyordum. Ortamın sessizliğine uygun bir şekilde fısıldadım.

''Neden bunu yaptın? ''

'' Çünkü seni seviyorum. ''

Suicide RoomWhere stories live. Discover now