9•Bölüm: YANLIŞ KİŞİ

14.4K 393 22
                                    


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar 🖤

9.Bölüm: Yanlış Kişi

Korkuyordum. Elif’in sesinde duyduğum o can yakıcı yakarış, beni deli gibi korkutuyordu.

Düğün salonundan nasıl çıktığımı bile bilmiyordum. Kendimi dışarı atıp, ona nasıl gideceğimi bilemiyormuş gibi yola bakarken Serdar’ın beni getirmesiyle gelebildim.

Kapıyı çaldığında sanki kapının önünde gelmemi bekliyormuş gibi anında kapıyı açıp kendini kollarımın arasına attı.

Kalbimde, gözlerinde gördüğüm bakışla acı içinde kıvranmaya başladı.

Elimi saçlarına götürüp okşarcasına geriye ittiğimde, “Elif” dedim aklıma gelenin onun başına gelmesinden korkarcasına, endişeyle.

Yüzünü boynuma gizleyip, hıçkırarak ağlamaya başladı. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde ondan ayrılmadan evin içine girip kapıyı kapatarak ona sarıldım, acısını çekip almak istercesine; sıkıca.

“Elif, Elif,” dedim defalarca, var olan şeyi kabullenince gözlerimden akan yaşla beraber. Yaşadığı acıyı kalbimin içinde hissederek ona sadece sarılabildim.

Çünkü aynı acıya maruz kalınca, hiçbir şeyin bunu iyileştirebileceğini biliyordum. Hiçbir şey sevdiğin adamın, başka kadının elini tutup gidişindeki görüntüyü alamazdı zihninden.

Öyle tanıdık ki gözlerindeki acı, onu bu kadar iyi tanırken nasıl oluyor da anlayamamıştım. Üstelik dünkü bakışı aklıma gelince ağlamak, o bunları yaşarken benim nispet edercesine anlattıklarımı hatırlamak; kendime karşı nefret dolmam sebep oluyordu.

“Leyla,” dedi ağlamaktan kıpkırmızı gözlerle bana bakarken. “Ölmek istiyorum, bu acıyı yaşayacağıma kalbimi söküp atmak istiyorum. Ne olur bir şey söyle sen biliyorsun, geçecek mi? Geçmese de azalacak de çünkü ben ne yapacağım bilmiyorum” dedi hıçkırarak.

Bir anda kendini bıraktığında, onu tutamadım. Dizlerini kendine çekip, korunmak istercesine kendinden geçmiş bir şekilde ağlamaya başlayınca; korkuyla ona sarıldım.

“Elif yapma ne olur böyle. Biliyorum, kalbin; içinde yangın varmış gibi acıyor ama azalacak,” geçecek diyemedim çünkü geçmeyecek ama azalacaktı. Hiçbir acı, sonsuza dek sürmez, insanoğlu unuturdu. Ama yanık izi, o acının tortusu dilinde her zaman kalacaktı.

Daha fazla ağlamasına dayanamadan, onu ayağı kaldırıp banyoya soktum. Suyun altında, suyun bütün dertlerini alıp götürsün umuduyla uzun bir süre içi sökülüyormuş gibi ağlayarak içeride kaldı.

Belki de içindeki o duyguları ağlayarak kusmak istiyordu. Ama keşke bu kadar kolay kurtulsaydı.

Sonunda dayanamayıp içeri girdiğimde kendini kaybetmiş gibiydi. Hızlıca üzerindekileri çıkartıp, bornoza sardım vücudunu.

Yatağın üzerine oturttum, ardından saçını kurutup taramaya başladım. Karşımızdaki dolap aynasında yüzünün bembeyaz olmuş olmasını görmek beni çok endişelendiriyor. Gözlerinin içi sanki günlerce ağlamış gibi kanlanmıştı. Öyleydi de, ben orada eğlenirken, o kıyameti yaşıyormuş da kimse farkında değildi;ben bile.

Bu görüntü çok tanıdıktı. Ve bu acı da. Keşke bu kadar anlamadım onu. Gözümden akan yaş, eski hatıralardandı. Bir zamanlar aynı acıyla sızladığı için yüreğim, teselli etmeye bile utanıyordu dudaklarım.

Çünkü biliyordum ki, hiçbir teselli kalbinin acısına merhem olmayacaktı.

Gözlerimi kaldırıp aynadan göz göze geldiğimizde donuk bir sesle, “ben ahlaksız, gurursuz bir kadın mıyım?” diye sordu; söyleyeceğim hiçbir şeyi aslından umursamayacak ama duyacakları onu daha yakmasını dileyerek. Çünkü kendinden, yaşadığı acıdan utanıyordu.

CANŞİKAR (Öldürücü, Sevgili) Mahalle kurgusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin