19.Bülüm:Yeni Şans

7.3K 269 19
                                    


Keyifli okumalar 🖤

19.Bölüm:

Bazı sonlar, sana göz kırpar uzaktan.

Olacak olan bellidir ama sen zorlarsın, zorlarsın ve hayat da seni zorlar zorladığınla.

 Somunumuz belliydi. Bizim sonumuz ilk göz göze gelişimizde belliydi. Bunu hep hissettim, ilk anda. Onu gördüğümde yüreğimde hep bir hasret çökerdi, sanki ne olacağını bilirmiş gibi.

Ama hep görmezden geldim. Ta ki aldığım derin yaralar beni tüketene kadar. Ben de bırakmıştım artık ipin ucunu. Bırakmak hiç istemedim ama ellerim parçalandı, ağır yaralar aldım o zorlayışta. Başka şansım kalmadı, bırakmak dışında.

En çok da bu acı veriyordu. Şimdi bitsin dese, tek bir kelime çıkmazdı dudaklarımdan. Öyle yorgundum, öyle bitkindim ki, ağzımı açmazdım onu sonsuza dek kaybedişime. Onsuz yapamam dediğim adamı kaybetmemek için hiçbir şey yapmadan öylece izlerim gidişini.

Fakat, şu anda sadece o çabalıyordu bizim için, belki olur ümidiyle. Benim bıraktığım ipi o almıştı eline, bizi o kuyudan çıkarmak için. Ama üzerinde olan gölgeler bize nasıl güneşli günler getirecekti ki? Sırtımızdaki kambur bizi nasıl dik tutacaktı ki? Her şey o kadar zordu ki, düşünürken bile boğuluyordum.

Serdar, Bursa’ya dönmüştü. Hakkım yoktu, gitme demeye. Çünkü konu annesiydi, anne. Ne yapmış olursa olsun her zaman yanında olurdun. Olmak zorundaydın. Şu anda yerimde Serdar olsaydı aynısı ben de yapardım. Yapmak zorundaydım. Kan bağıydı, bütün gönül bağlarının kopmasına sebep olan o bağ.

Ama kırgındım. Hakkım olsa veya olmasa da ona çok kırgındım. Hiçbir zaman ben olmayacaktım onun önceliği. Her zaman onun için benden önce gelenler olacaktı. Bunu en başında bilerek yola çıkmıştım. Ama o yolun bu kadar can yakıcı olduğunu bilmiyordum ki.

 Benim canımı öyle yaktılar ki, şimdi sevsin bir şey yapsın istemiyorum onlar için.  Benim onları sildiğim gibi, nefret ettiğim gibi nefret etsin istiyordum. İstemem gerek şeyleri. Ve o iki yolun ortasında kalmıştı.

Bu şekilde daha ne kadar sürecekti ki? Ailesinden nefret eden bir kadınla ne kadar sürebilir ki bir ilişki? Ne kadar dayanırdı, köprü olmaya?

 Ben söyleyeyim, bir gün gelir annesine olan nefretim ağır gelir ona. Ve o, sırtındaki ağırlıktan kurtulmak için beni atacaktı yüreğinden. Bile bile lades demekti benimki. Başka ne yapılır, onu da bilmiyorum ki.

Yüreğe vurulan pranga kopar mıydı? Kopsa nasıl hangi yaralar verecekti bana? Onu koparıp atmak, bir uzvunu koparıp atmak kadar acı dolu hissettiriyordu.

Öyle batmıştım ki, ne geri dönebiliyor ne de vazgeçebiliyordum ondan. Öleceğimi bile bile ümit besliyordum bizim için; gün gelip beni öldürecek olduğunu bilerek.

Duyduğum sesle gözlerimi camdan görünen beyaz örtüyle kaplı Ankara manzarasından alıp, çalan telefona çevirdim. İki adım atıp onu almak bile ağır geliyordu. Oysa hiçbir şey yapmamıştım bütün gün. Bu gün dersim yoktu. Bütün günü evde çizim yaparak ve düşünerek geçirdim.

Bir de Serdar’ın gelmesini bekleyerek.

Ekran bakıp, Emir abimin aradığını gördüğümde yatağa oturarak açtım telefonu.

“Güzelim ne yapıyorsun?”

“İyim abi. Sen?”

“O nasıl bir iyim demek öyle? Ölüyorum desen daha çok inanırdım.”

CANŞİKAR (Öldürücü, Sevgili) Mahalle kurgusuWhere stories live. Discover now