16•Bölüm: İKİ AYRI YOL

7.1K 299 22
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar 🖤

****

16.Bölüm:iki ayrı yol

Ölüm, her şeyi affettiriyor muydu gerçekten?

İyileştiriyor mu bütün yarları?

Peki neden bendeki yaralar hala kanıyordu. Üstelik yarayı açan yok olmasına rağmen, durmuyordu.

Ölüm, yaraları iyileştirmiyordu. Sadece o kadar acıdır ki, diğer acıları unutturuyordu.  Ama benim yaralarım o kadının ölmesiyle bile kapanmayacak kadar derindi. Bana yaptıkları zihnimden, kalbimden hiç gitmeyecekti.

Hamra teyze, hastaymış. Daha önce Serdar’ı aradıklarında neden bu kadar korktuğunu şimdi anlıyordum. Şimdi de hayatında en değerlisi, oğlu ona öyle bir kızmıştı ki ona; kriz geçirmişti.

Ben Ankara’ya geldiğim günden beri de yoğun bakımdaymış.

Kalbimin ona karşı buz kestiğini, haberi duyduğum anda içimde en ufak bir üzüntü olmamasıyla daha çok anladım.

O, getirmişti beni bu hale. O, getirmişti bizi ve kendisini bu hale. Şimdi de ona karşı içimde tek bir kırıntı kalmadı insanlık namına.

 Onun gibi vicdan yoksunu bir insana mı dönüşüyordum yoksa, onun gibi acımasız? Sadece kendini düşünen bir insana mı dönüşüyordum?

Elif, “ölmedi,” dediğinde sadece çocuklar için mutlu oldum.

Serdar ve kızlar çok üzülecekti eğer annelerini kaybederlerse. Her şey sarpa saracaktı. Ölü birinin karşısında asla haklı olamazdınız. Sanki o kadının ölmesi benim yıllarımı, acılarımı yok sayacak gibi hissediyorum. Her şey çok daha kötü olacaktı.

 Hani bir laf vardır ya; ölünün arkasından kötü konuşulmaz.

O, artık burada değildi. Ve sen kendini bile savunmayan birinin karşısında her türlü kaybedeceksin. Çünkü ölüm ona arka kollayacaktı.

Ölseydi üzülmezdim. En ufak bir vicdan azabı duymuyorum onun için. Sadece giderken benden, bizden alacaklarını ya da vereceklerini düşünüyorum.

Toprak altına giren biri, sizden ne alabilir ki derler ama almazdı, sadece verebilirdi. Hiç ödenmeyeceğin yüklü bir vicdan azabı senin kalbine pranga bağlar. Sadece ona çalışmaya başlarsın hayatın boyunca. Ölene kadar da ödeyemezsin borcunu.

Annesi ölürse Serdar o borca girecekti. Kendini suçlayacak, kendini cezalandırmaya başlayacaktı. Ve gün gelip o vicdan borcu taşıyamayacağı kadar ağır geldiğinde farkında olmadan yanlış yollara sürüklenecekti. Bir insanın, ölüsü veya dirisi nasıl oluyor da aynı bataklığa batırıyordu insanları anlayamıyordum.

Elif, “Serdar’ı arayacak mısın peki?” Diye sorduğunda, “bilmiyorum” dedim.

Korkuyordum. Annesinin durumu yüzünden beni suçlayabilirdi. Çünkü bazen insan canı yandığında bir suçlu arardı. İçindeki acıyı unutmak için başka şeyler düşünmeye başlardı. Serdar annesine öyle çok değer veriyor ki; herkesi, her şeyi onun için harcardı.

“Sen bilirsin ama sana ihtiyacı var. Ayrılmış olsan bile, hala seviyorsun onu. O da seni. Ben buna inanıyorum. Sevmeyen biri sana öyle bakmazdı. Leyla, o sana mucizeye bakar gibi bakıyordu. Nasıl bu hale geldiniz anlamıyor gerçekten.”

CANŞİKAR (Öldürücü, Sevgili) Mahalle kurgusuWhere stories live. Discover now