2-Tokat, Gözyaşı ve Beklenmedik Kayıplar

793 110 92
                                    

Bölüm şarkısı; Cold- Jorge Mendez

                              🩰🩰🩰

Güneşin cömertçe aydınlattığı dans salonunun parlak zeminine serili minderin üzerinde oturan genç kız sırtını aynaya doğru vermişti çünkü önündeki manzara kendini izlemekten daha sakinleştiriciydi. Yağan yağmur ve esen rüzgar denizi de hırçınlaştırmış, gece boyunca kasvetli gri dalgaların yükselerek hırsla cama çarpışını dinlemişti. Hava kapalı olduğu için hastalığın da etkisiyle iyice bitkin hissederek dans pratiği yapmamıştı. Bu nedenle sabah uyandığında hiç vakit kaybetmeden hazırlanarak dans salonuna inmişti. İnsanın uyuması ve yemek yemesi ne anlam ifade ediyorsa Mine için de dans etmek bununla eş değerdi. Eğer bir gün dans edemediyse açlık çekip uykusuz kalmış hatta yeterli nefes alamamış gibi eksik hissederdi.

Yalının alt katında kendisi için yapılmış olan dans salonuna girdiğinde denizi sakinleşmiş, dalgalı köpükleri çekilmiş, tepede parlayan güneşle yüzeyi inci gibi ışıldayarak görmek ruh halini iyimser bir şekilde yükseltti. Şimdi, küçük yuvarlak yüzü güneşe ve masmavi denize çevriliyken sıcak zeminin üzerinde oturmuş kaslarını ve eklemlerini gevşetiyor, bedeninin ısınmasını sağlıyordu. Güneşle altın tozu sürülmüş gibi parlayan dalgalı kızıl saçları dağınık bir topuzla tepeden toplanmıştı. Ensesinden ve önünden birkaç kıvırcık tutam firar etmişti. Üzerinde dans mayosu, bileklerini ve baldırlarını saran tozluğu vardı. Tabanları aşınmış bale patiği minderin köşesinde duruyordu. Aldığı her yeni ayakkabının hali birkaç haftada böyle oluyordu, o kadar çok çalışıyordu ki hepsi aşınıyor ve çöpü boyluyordu.

Gözlerini yumarak kemiklerini sıcacık yapan güneşin içine dek işlediğini hissetti. Çillerle dolu beyaz yüzünde huzur dolu bir gülümseme belirdi. Kulaklığında klasik bir müzik çalıyordu, dans ederken ruhunu besleyerek kendini bu şekilde motive ediyordu.

Minderin üzerinde bacaklarını dizlerinden bükerek ayak tabanlarını birbirine yasladı. Kollarını başının üzerine kaldırıp parmaklarını birbirine bakacak fakat değmeyecek şekilde pozisyon aldı. Ardından sırtı dimdik ve gergin, karnı sımsıkı içe çekili bir haldeyken yavaşça öne doğru eğilerek kalkmaya başladı. Bu kelebek pozisyonu sırtını tıpkı bir kelebeğin kanatları gibi güçlü ve sıkı yapıyordu. Bacaklarının pozisyonunu hiç bozmadan tamamen öne eğilerek avuçlarını mindere yasladı ve kaslarındaki küçük tatlı yanmaları hissederek bekledi.

Yavaşça doğruldu. Ellerini bedeninin arkasına yaslayıp avuçlarından destek alırken göğüs kafesini ileriye doğru iterek açtı, kalçasını minderden kaldırdı. Ayak topukları hala birbirine yaslı dururken parmak uçlarında yükseldi. Kalçasını havada öne doğru, dizlerini dümdüz olacakları şekilde gücünü vererek yere doğru itti. Ardından dizlerini kapatıp ayaklarını düzelterek ve tekrar eski pozisyonuna dönerek buna devam etti.

Kalçasını tekrar mindere indirdi. Sağ bacağını kalçasına yaklaştırarak dizlerinden kıvırdı. Sol bacağını gergin bir şekilde havaya kaldırdı. Ayak parmaklarını kanca gibi içe gömülecek şekilde kıvırıp ileri doğru uzattı.

"Point," diye mırıldandı havada gergin bir şekilde bükmeden tuttuğu bacağını ayak tabanından desteklerken. Birkaç saniye bu şekilde kaldıktan sonra ayak uçlarını geriye doğru çekerek sol ayak bileğini üste doğru büktü, "Flex."

Ardından havada gergin bir şekilde duran sol bacağını yavaşça yana indirerek düz bir şekilde uzattı. Kollarını iki yana kaldırıp havada yavaşça döndürerek bedeniyle birlikte sol tarafına eğildi. Yere yapışık duran sol bacağıyla bütünleşeceği şekilde eğilerek sağ eliyle sol ayağını tuttu. Bu sırada sol kolunu diğer kolunun tersi yönüne, yerdeki bacağıyla düz bir çizgi oluşturacak şekilde gergince minderin üzerine uzattı. Bedeninin yan tarafının gerildiğini hissederken o şekilde bekledi, ardından tekrar doğruldu.

Beyaz Kuğunun ÖlümüWhere stories live. Discover now