8- Kelebeğin İllüzyon Mutluluğu

567 86 56
                                    

Bölüm şarkısı; Fleurie- Breath

                               🦢🦢🦢

Yeni demlenen taze kahvenin kokusu butik kafeyi sararak içerinin atmosferini daha sıcak bir hale büründürdü. Cazip koku kaldırım kenarına taşacak kadar güçlüydü. Karan, hayatı boyunca kahvenin kokusunu tadından daha çok beğenmişti. Çalışırken zift gibi denilen şekersiz kahveleri tamamen ayılmak ve dinç kalmak için içerdi. Tadına bayıldığı söylenemezdi fakat kokusu hoşuna giderdi. Kafenin yoğun olduğu günlerde siparişlerde Cenk'e yardımcı oluyordu ve bu işte iyiye gittiği söylenebilirdi.

Yeni sipariş geldiğinde blender'ın kapağını açıp üstüne ölçülü olarak donmuş meyve, süt ve buz ekledi. Makinenin kapağını biraz sertçe kapattığında kulağına kıkırtı sesleri geldi. Dönüp baktığında bir grup liseli kız tarafından izlendiğini fark etti. Gülecek gibi olurken başını iki yana salladı. Şimdi evde olmaları gerekirken gelmiş yakışıklı buldukları büyük bir adamı izliyorlardı. Akılları başlarında değildi...

Cenk tezgaha döndüğünde söylenme fırsatı kaçırmayarak, "Kırmak istemiyorsan makinelere hassas davranmalısın," dedi.

Karan, kafeden sonra eve gidip yazılım işlerini hallettiği için neredeyse sabaha karşı uyuyordu ve bu yoğun tempo her geçen gün daha yorucu oluyordu. Cenk'in sinir zıplatan tavırlarını artık hiç çekecek sabrı kalmamıştı.

"Maaşımdan keserler."

"Vay be, havanı gören seni çok kazanıyorsun sanacak."

Akıl alamayacağı kadar çok kazanıyordu. Tabii bu garsonluktan değil asıl mesleği yazılım mühendisliğindendi. Neyse ki kafeye Mine geldi ve Karan daha fazla Cenk'le muhatap olmak zorunda kalmadı. Onun yanından gidişini izleyen Cenk işine devam ederken şüpheli bir şekilde gözünü ikilinin üzerinde tutmaya devam etti. Mine neredeyse her gün kafedeydi ve Karan ile uzun uzun konuşuyorlardı. Genç kızın utangaç gülüşleri, hali tavrı, Karan'a bakışı kesinlikle duygu yüklüydü ve Karan da diğer kızlara hiç pas vermezken o kafede olduğunda bulduğu her fırsatta soluğu yanında alıyordu.

"Şerefsize bak... Kız düşürmeye çalışıyor. Egoist züppe."

Onun hakaretlerinden habersiz olan Karan genç kızı gülümseyerek karşıladı. Normalde dersten çıktığında şoförüyle eve dönen kız artık her gün soluğu yanında alıyor, bir saat kadar oturduktan sonra gidiyordu. Genellikle orada oturma bahanesi olarak bitki çayı içiyor, Karan yanına her gittiğinde panikleyerek yaptığı işi unutuyor, çok sevinçli bir haber almış gibi yüzü aydınlanarak heyecanlı heyecanlı konuşuyordu.

Karan, onun üzerindeki etkisinin kesinlikle farkındaydı. Tam da planladığı gibi genç kızın kalbine kuvvetli bir şekilde girmiş, her gün karşısına çıkarak bunun geçici bir hayranlık olarak kalmasına izin vermeyerek hislerini güçlendirmişti. Utangaçlığı, paniği, gerginliği, en ufak bir iltifatında ya da ilgili hareketinde mutlulukla ışıldaması Karan'a artık en ufak bir şüphe bırakmıyor ve daha fazla beklemesine gerek olmadığını söylüyordu. Gerekli yavaşlığı göstermiş, hamle yapması gereken döneme gelmişti. Kardeşinin cinayetini aydınlatmak için Mine'ye çok daha yakın olma vaktiydi.

"Selam!"

"Selam. Çok yorgun görünüyorsun," dedi cıvıldayan genç kıza. Normalde saçlarını açar, dudaklarına parlak bir şeyler sürer ve o şekilde gelirdi. Özellikle hazırlandığı belli olurdu. Bugünse saçları örülü, dudakları soğuktan çatlak ve gözleri biraz şişti.

"Çok fazla pratik yapıyorum," dedi Mine kendini bir anda kötü hissederek. Keşke aceleyle buraya gelmek yerine aynaya bakıp üstünü başını düzeltmeyi akıl edebilseydi... O kadar yorgundu ki... Okulda yaptıkları pratik asıl çalışmalarının yarısını bile oluşturmuyordu. Uykusuz kalana dek dans odasında kalıyor, hem yıl sonu gösterisine hem de İngiltere'de başvuracağı akademinin seçmelerine hazırlanıyordu. Bunca yorgunluğun içinde kemikleri sıcacık bir yatağın ve derin bir uykunun özlemiyle sızlayıp dursa bile Karan'ı görmeden gitmek istemiyordu. Onu görebileceği tek yer ne yazık ki burasıydı. Aslında telefon numaralarını almışlardı fakat yazışma kısmına geçmemişlerdi. Kafeye her gün gelmesi açık bir mesajdı fakat basit bir bahanesi vardı, okulu buradaydı. Mesajlaşmak bir sonraki seviyeydi ve bunun için Karan'dan gelecek adıma ihtiyaç duyuyordu. İlişkiler konusunda deneyimsiz ve pasif taraf olduğu son derece açıktı.

Beyaz Kuğunun ÖlümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin