25- Yorgun Düşmüş Kalp

756 96 29
                                    

Şebnem Ferah- Gözlerimin Etrafındaki Çizgiler

                             🦢🦢🦢

Karan, gece uyuyamadı. Şiddetli başlayan yağmur tavanı aralıksız dövüp sularını cama püskürtürken ve yan odasında uyuyan genç kızı düşünüp ondan gelecek en ufak bir mırıltıyı duymayı beklerken gözlerini pek kırpmadı. Bu yüzden hava aydınlanıp pencereden içeriye kasvetli bir griliği doldurduğunda yavaşça yataktan kalktı. Sıcak pikenin altından çıktığında evin serinlemiş olduğunu fark etti. Işığı açmak istediğinde elektriklerin kesildiğini anladı, ısıtıcılar bu yüzden çalışmamıştı. Aşağıdaki şömineyi yakmak için odun kırması gerekiyordu. Arkadaşı, burada sık sık elektrik kesintisi yaşandığı için odunların müştemilatta yığılı olduğunu, yemek ve su ısıtabilmek için de tüpün olduğunu söylemişti.

Üzerine boğazlı beyaz bir kazak giyerek odadan çıktı. Kapıyı çok yavaşça açıp kapattı ve her ne kadar karınca misali yürümeyi denese de eski ahşap zemin ağırlığıyla çökerek gıcırtılar çıkardı. Mine'nin odasının önünden geçerken, içeriye kulak kabarttığı için bir ses duydu. Durup bekledi. Ardından tekrar aynı ses duyuldu. Bir şey kapıyı tırmalıyordu. Aklına hızla genç kızla birlikte kaçırdığı kedisi geldi. Bunu düşününce gülecek gibi oldu, kariyerine kedi kaçırmayı da ekleyebilirdi.

Kedi tiz bir miyavlamayla kapıyı tekrar tırmaladığında Karan, Mine uyanmasın diye onu almaya mecbur kaldı. Kedi açılan küçük aralıktan başını sokup hızla dışarı çıktı, merdivenleri inerek kapıya koştu. Karan, onun tuvaletinin geldiğini anladı. İçeriye yapmamak için uzun süredir kendini sıkmış olmalıydı. Aşağı inmeden önce yalnızca üzeri açılmış olabileceği için Mine'yi kontrol etti. Ona gece örtünmesi için kalın bir yorgan bırakmıştı. Bunu pikenin üzerine atıp burnuna dek çekerek sıcak yığının altında derince uyuduğunu görünce rahatladı. Üşümesi imkansızdı. Kapıyı ağırca kapatıp alt kata indi. O uyanmadan, evi de ısıtmalıydı.

"Çok mu sıkıştın sen?"

Kedi yüzüne bakıp küçük keskin dişlerini göstererek uzunca miyavladı. Şikayet edercesine miyavlaması Karan'ı gülümsetti. "Tamam açıyorum kızma." Cebinde taşıdığı anahtarla kapıyı açtı. Kedinin hızla dışarı fırlayıp verandada koşuşunu izledi. Sonra basamaklardan inip dokunduğu ilk toprağı hemen patileriyle kazmaya başladı.

"Sana mahremiyet sağlayayım," diyen Karan bıyık altından bir gülümsemeyle verandada durup orman manzarasına baktı. Verandanın çatısından artık dinmiş olan yağmurun suları damla damla dökülüyordu. Yağmur, yoğun toprak kokusunu temiz ve ferah orman havasına karıştırmıştı. Karan, bu kokuyu ve serin sabah ayazını içine çekerek ciğerlerini açtı. Çok ferah ve tazeydi. İnsana dinç bir sağlık veriyordu. Sanki bir inci tanesi gibi üzerinde asılı kalan damlalarla ışıldayan ağaçlara baktı. Gözleri dün akşam Mine'nin kaçmaya yeltendiği eğimli toprak yola kaydı. Onu düşünmeden sadece saniyeleri geçiyor, genç kız daha kalkamadan aklındaki tahtına tekrar oturuyordu.

Kediye bir göz atıp onun tuvaletini yaptığını, üstünü toprakla örterek üşümüş bir halde verandaya koşuşunu izledi. Kapıyı açması için önünde beklerken başını çevirip sabırsızca gözlerine baktığında hayretle gülümsedi. Gerçekten insan gibiydi, özellikle yeşil gözlerine baktıkça Mine'nin bir parçasını görür gibi oluyordu. Ona kapıyı açtı ve kedi doğruca merdivenlere yöneldiğinde peşinden koşup onu hızla yakaladı.

"Anne biraz daha uyuyacak, benimle bekleyeceksin," dedi. Kedi engellendiği için sinirli bir miyavlama çıkardı. Arka patileriyle Karan'ın ellerini itmeye çalışırken dişlerini parmağına geçirdi. Sadece bırakması için hafif bir dişleme olduğundan kaşındırmaktan başka bir şey yapmadı. Karan kedinin kafasını okşarken iç çekti. "Anlıyorum, sen de ondan ayrılmak istemiyorsun ama her an yanındasın zaten! O yüzden nankörlük etme, biraz daha uyumasına izin ver. Biz seninle su ısıtalım."

Beyaz Kuğunun ÖlümüDonde viven las historias. Descúbrelo ahora