22- Can Kırıkları

715 101 47
                                    

Dedublüman- Günü Gelir

Beni alsın yerlere vursun
Soğuyana kadar içi, beni yorsun
Kaçamam ki kokusundan
Ne olursa olsun
Dizinde son bulsun

🦢🦢🦢

Ilgaz, bu ziyaretlere son derece alışmış olan, Yeliz'e tıpatıp benzeyen annesiyle ayaküstü görüştükten sonra izin isteyerek Yeliz'in odasına gitti. Kapıyı çaldı, cevap gelmeyeceğini bildiği için hafifçe araladı. Başını uzattığında genç kızı yine yatağında küskünce yatarken buldu. Canının sıkıldığı her halinden belli oluyordu fakat hiç kalkmıyordu. Bu normalde bile bunaltıcı olabilecekken dans etmeye alışmış birisi için çok daha zordu. Ilgaz, onun ayağa kalktığını görmek istiyordu.

"Girebilir miyim?" Genç kızdan cevap gelmediğinde üsteledi, "Bak, giriyorum."

Yeliz başını ona çevirmeden gözlerini devirdi. Ilgaz bunu yatağın karşısında olan aynadan görebildi ve gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp içeriye girdi. Kapıyı aralık bırakacaktı ki Yeliz, "Kapat," dedi. Ilgaz, söyleneni yaparak kapıyı kapattı. Annesi ortalıkta olduğu için bundan rahatsız olduğunu düşündü çünkü onların samimi bir ilişkileri olmadığını anlamıştı. Birbirleriyle çok az iletişime geçiyorlardı ve Yeliz'in hali düşünülürse annesini ona aşırı ilgi gösterirken bulmuyordu.

"Hoş geldin demesen de hoş buldum. Sana çiçek getirdim. Sevdiklerinden."

Yeliz kaşlarını çattı, "Onları sevdiğimi söylemedim."

"Söylemediğin için sevdiğini düşündüm," dedi Ilgaz gülümseyerek. Yeliz'i konuşturmaya çalışıyordu ve genç kız bunun farkında olduğu için ona sinir oluyordu. Neden burada olduğunu biliyordu. Maalesef intihar ettiği gün Ilgaz onu bulan talihsiz kişi olmuştu ve bundan etkilendiği için yanına gelmeye devam ediyordu. Bir nevi haline acıyor, hiçbir suçu olmamasına rağmen tanık olduğu şeye sırt çevirirse vicdan azabı çekeceğinden ziyaretlerine devam ediyordu. Ilgaz komodinin üzerine çiçekleri bırakırken, başını çevirip yorgun mavi gözlerini Ilgaz'ın yüzüne dikti.

"Bana acımana ihtiyacım yok," dedi sertçe. Acınası bir halde olduğunu bilse bile kuyruğunu dik tutma çabasıyla genç adama öfkeyle baktı. Ilgaz ise bunu yumuşatan bir anlayışla, "Sana acıdığım yok," dedi.

Yeliz buna inanmayarak alayla güldü. Başını iki yana salladı. "Bak, beni bulacak kadar talihsiz olduğun için üzgünüm. O sahnenin sende travma yarattığına eminim, bunun için de özür dilerim. Örnek bir insan olma çabanı takdir ediyorum fakat-"

"Örnek bir insan olmaya çalışmıyorum Yeliz. Senin için endişeleniyorum," dedi Ilgaz samimiyetle. Hiçbir zaman anlaşamadığı ve yabani bulduğu genç kızın aslında kabuklardan ibaret olduğunu fark ettiğinde sarsılmıştı ve onu daha yakından tanıma isteğine karşı koyamıyordu. Bunun acımakla bir ilgisi yoktu. Çok yalnız olduğunu hissettiği Yeliz'le ortak bir noktalarını keşfetmiş gibi hissediyordu. Aile konusunda yaralı olduklarını görerek aslında bağlantılı olduklarını anlıyor ve şimdiye dek hiç önemsemediği hayatını öğrenmek istiyordu.

"Acımayı endişe sanıyorsun. İnsan sadece sevdikleri için endişe duyar. Sen benden nefret ediyorsun."

"Senden nefret etmiyorum Yeliz," dedi Ilgaz açıklığa kavuşturmak isteyerek. "Yani, durduk yere etmiyordum diyeyim. Hatırlarsan insanların seni sevmesine engel olacak pek çok şey yaptın."

Yeliz'in mavi gözlerinde hüzünlü bir parıltı dolaşırken dudakları bunu inkar eden bir alayla büküldü, "Yapmasam da sevmeyeceklerdi zaten..." Bunu bildiği için herkesten kendini korumaya çalışmış, can sıkan hırçınlıkları ve kurduğu sağlam bariyerlerle kimsenin gereğinden fazla yaklaşmasına izin vermeyerek onları püskürtmüştü çünkü Yeliz sevgisi için mücadele ettiği hiç kimseden bunun karşılığını görememişti. Sevilmeye değer olmadığına dair inancı tamdı.

Beyaz Kuğunun ÖlümüWhere stories live. Discover now