23- Namlunun Ucunda

672 109 51
                                    

Çağan Şengül- Ben Sana Veda Edemem

   🦢🦢🦢

Karan yola bakmaya devam ederken bir yandan telefondaki arkadaşıyla konuşuyordu.

"Duruşma yapılana kadar tutukluluk hali devam edecek," diyordu Cemil.

"Duruşma zaten bir kez ertelendi, Cemil. Daha ne kadar bekleyeceğiz?"

"Her türlü pisliği yapmaktan çekinmeyecekler Karan. Her şeye itiraz ediyorlar. Sabırlı olmak zorundasın."

"Geçtiğimiz aylarda sabretmekten başka bir şey yapmadım. Sabırlı olmasaydım şimdi duruşmaya çıkan bir Gurur olmazdı. Neyse. Duruşma ertelense bile, sonunda müebbet almasından başka bir seçenek var mı?"

Cemil bunu söylemekten hiç mutlu olmayarak, "Var," dedi. "Suçu itiraf etti."

"Bu yaptığını değiştirmeyecek," dedi Karan sıkılı dişlerinin arasından.

"Öyle kardeşim ama mahkemenin gözünde pişman olduğunu gösterecek. Bu önemli bir şey. Oraya bir cani olarak da çıkmayacak, takım elbisesini giyip şık ve sakin bir adam gibi görünecek."

Karan yumruğunu ağırca direksiyona vururken, "Takım elbise mi?" dedi hayretle. "Cemil sen benimle kafa mı buluyorsun oğlum?"

"Kendini gerçeklere hazırlamanı istiyorum kardeşim. Mahkemede cezayı duyduğunda sinir krizi geçirerek ona saldıramazsın, bunu kararlaştıralım. Gurur'un cinayeti planlı olarak işlemediğini savunacaklar, arkadaşları da ifade vermekten kaçıp ekmeğine bal sürüyor zaten. İtiraf etse bile caniliğini gösteren oklar yok yani, anlıyor musun?"

Karan, şartlandığı meseleyi açarak, "Gurur ile ne zaman konuşabileceğim?" diye sordu.

"Seninle görüşmeyi kabul ettiğinde. Başka türlüsü mümkün değil."

"Bilerek yapıyor," dedi Karan eli kolu bağlı olmanın çaresizliğiyle. "Beni kıvrandırmak istiyor. Ceren'i alması yetmezmiş gibi benimle oynuyor... Sebebini öğrenmeme izin vermiyor."

Cemil, Karan'a bunu asla söyleyemeyecek olsa da bir yandan bunun daha iyi olduğunu düşünmeden edemiyordu. Ceren'in öldürülme nedeni belki de arkadaşını daha öfkeli, çaresiz ve çıldırmış bir hale sürükleyecekti çünkü hiçbir şey onun öldürülme biçimindeki vahşeti açıklamaya yetmeyecekti. Bu, Karan'a sadece daha çok acı verecekti. Belki belirsizlikten, bilmeyişinden bile çok... Çünkü hiçbir şey Ceren'in çektiği acıyı engelleyemezdi.

"Karan-"

"Dur, arkadan biri arıyor."

Karan, Cemil ile görüşmeyi sonlandırdı ve Görkem'in aramasını yanıtladı.

"Abi neredesin?"

Görkem'in sesi telaşlı geldiğinden genç adamın kaşları çatıldı. "Yoldayım oğlum hastaneye geliyorum."

"Abi, şey..."

Annesiyle ilgili bir sorun olduğunu anlayan Karan tek nefeste, "İyi mi?" dedi. Aslında bu, 'Hala yaşıyor mu?' demek gibi bir şeydi.

"Biraz fenalaştı. Seni sayıklayıp duruyor," dedi Görkem üzgünce. Karan telefonu kapattı ve boş yolda hızını arttırarak çok kısa sürede hastaneye ulaştı. Her adımında geç kalmaktan korkarak biraz daha panikledi. Kliniğe çıkıp odanın kapısında bekleyen Görkem'i gördü. Görkem, "Ağrı kesici yaptılar abi," dedi aceleyle. Karan başını salladı, beklemeden içeri girdi. Annesini, yüzü solgun, dudakları cansız ve ağrı kesicinin etkisiyle bilinci sersemlemiş halde bulsa bile hala yaşadığını bilmenin rahatlığıyla derin bir nefes aldı. Hastaneden ayrıldığı her anın annesini son görüşü olduğundan korkuyor ve geri dönene dek telefonunun her çalışında birinin bu korkunç haberi vereceğinden çekinerek açmak istemiyordu. Ruhsal bir çöküntünün içindeydi.

Beyaz Kuğunun ÖlümüWhere stories live. Discover now