21- Beyaz Kuğunun Ölümü

736 116 47
                                    

Cem Adrian & Birsen Tezer- Beni Hatırladın Mı?

Beni hatırladın mı?
Kalbimdeki parıldayan o elması,
Hatırladın mı?
Nasıl söküp aldığını...

Bu şarkı ne kadar da uydu KarMin'e...

  🦢🦢🦢

Ilgaz sahneye çıkmadan önce kendini rahatlatmak için meditasyon yaparken, makyajı ve saçı tamamlanan Mine kostümünü giymek için kalın perdenin arkasına geçti. Babası okula işinde en iyi, son derece tanınan saç ve makyaj artistlerini göndererek her şeyi ayarladığı için çok hızlı bir şekilde hazırlanmışlardı. Mine'nin kendine özel asistanı bile vardı ki bu dikkat çekmekten hiç hoşlanmayan genç kızı rahatsız etmişti. Kostümünü giyerken bile yardımcı olmak için yanına gelen kıza sadece kibarlığından bir şey söyleyemiyordu.

Kapının açılıp kapandığını duydu, giyindikten sonra perdenin arkasından çıktı ve gelenin babası olduğunu gördü. Hocasıyla el sıkışıyordu. Ona bakarken ne hissedeceğini bilemedi, gösterinin başlamasına yalnızca yarım saat kaldığı için bunun üzerinde düşünmek istemedi. Bir kez olsun katı tavrını baskıladı. Rolüne girmesine engel olacak hiçbir pürüze izin vermemeliydi.

"Merhaba delikanlı," diyerek Ilgaz'la el sıkışan adam göz ucuyla kızına bakarak gülümsedi. Diğerlerine kibarlık ederken ilgisi yalnızca kızının üzerindeydi. "İçerisi gerçekten çok kalabalık. Şimdiden bütün koltuklar doldu. Fırsatını bulmuşken yanınıza gelmek istedim."

"Çok iyi yapmışsınız. Gerçekten çok şık görünüyorsunuz," dedi Pınar kibarca. Ferit jilet gibi kusursuz akan siyah takım elbisesinin içinde her zamanki gibi çok yakışıklı, geniş omuzlarıyla göz doldurucuydu.

"Çok teşekkür ederim, hepiniz öylesiniz fakat affınıza sığınıyorum, kızımın güzelliğinden gözlerim kamaştı."

Biricik kızına özlemle bakarak yanına gitti. İnsanlardan cesaret alarak Mine'nin onu itmeyeceğini düşündü ve usulca kızına sarıldı. Mine, durgun görünmesine rağmen ellerini hafifçe babasının beline kaldırıp sarılışına küçük bir karşılık verdi. Bir yanı çok kırgın ve öfkeliydi, onun ihmalkar sorumsuzluğunu affedemiyordu. Diğer yanıysa, hayatta kalan tek ailesi olan babasından kopmak istemiyor ve onu özlediği için bu kadarcık sarılmanın zararı olmayacağını söylüyordu. Bu sarılmadan sonra ona hala geçmişte yaptığı veya yapmakta geciktiği şeyler yüzünden hesap sormaya devam edebilir ve zamanı geldiğinde onunla yüzleşebilirdi.

Dengesiz ve karmaşık duygularının tepeye ulaştığı bir noktadaydı. Babasına sarılmak içindeki kırgın ve yorgun düşmüş kız çocuğunun gözlerini yaşlarla doldurdu. Onun kollarında olmak hem güven veriyor, hem de hayal kırıklığıyla incitiyordu. Zaten bu karmaşık ve ağır gelen duyguları yüzünden hala onunla yüzleşmiyordu. Ancak gösteri bittikten ve asıl hayatına dönmesi gerektikten sonra bunu yapabileceğine inanıyordu. Bir kez olsun düşünmek istemiyordu, çok yorgundu.

"Çok güzel olmuşsun fıstığım."

"Teşekkür ederim," dedi Mine kısık sesle. Babası onu kucaklamayı bırakarak yüzüne baktı, makyajı bozulmasın diye çenesinin altından sevecenlikle okşadı. "Muhteşem olacağından şüphem yok. Seni en önde gururla izleyeceğim," dedi.

"Bacaklarını dümdüz açabiliyorsun değil mi?"

Onun meraklı bir çocuk gibi sorduğu soruyla başını salladı Mine.

"Tabii ki. Bacağımı başımın üstünde dik bir şekilde kaldırarak parmak uçlarımda havada bile dönüyorum," dedi şakayla, ona hava atmaya çalışan çocuklar gibi.

Beyaz Kuğunun ÖlümüOù les histoires vivent. Découvrez maintenant