2. Kitap 4. Bölüm "Geri"

832 60 25
                                    

Suyun yüzeyine çıkmak için çabalarken Alice bir kere daha beni tutup aşağı çekti. Belki suyun yüzeyine çıkarsam Eric'in beni görebileceğini umuyordum. Aslında kendimi şanslı saymalıydım, düşüşümüzün bile bizi öldürmesi gerekirdi. Alice'in suratını tekmeledim ve tekrar yüzeye yüzmeye çabaladım. Fakat oksijensizlik ciğerlerimi zorluyordu ve ben kendimi yüzeye itecek gücü kendimde bulamıyordum. Gözlerime dolan tuzlu su canımı yakıyordu, görüşüm bulanıklaşmıştı. Alice bileğimi tekrar tuttu fakat onun da durumu benimkinden farklı değildi. Alice, her nasılsa benden daha önce pes etti ve bileğimi bırakmak zorunda kaldı. Alice'ten kurtulmanın verdiği sevinçle yukarı doğru yüzmeye çalıştım fakat başaramadım, soğuk su tüm ciğerlerimi doldururken aşağı doğru süzülmeye başladım. 

*

Siyah peruğumu kafama geçirdim ve gözlerimin üstüne maskemi taktım. Micheal yeşil kapüşonlusu ve sırtına astığı ok çantası ile benim odama geldi. 

"Bu gece de göz kamaştırıyorsun." dedi gülerek. Gülümsedim ve iki tane copumu belime taktım. Birlikte odamızdan çıktık ve Raven'ın yanına ilerledik. Raven bizim geldiğimizi görüp ayağa kalktı. 

Kamp, kimsenin haberinin olmadığı, fakat her zaman orada olmuş savaşçı klanıydı. Topluluklar kurulduktan sonra, Korkusuzlardan ayrılan ilk yaşlı (kitapta geçiyor; bir Cesurluk üyesi belli yaşı doldurduğunda Cesurluktan ayrılıp Topluluksuz olarak yaşamaya başlıyor, bunun sebebi de yaşlanınca silah kullanımı vb. şeylerinin yavaşlayacak olması) Kamp'ı kurmuş ve daha sonra Topluluksuzları ve onun gibi kimsesizleri savaşçılara dönüştürmüşlerdi. Hiçbir topluluğun haberi olmasa da, Kamp her zaman buradaydı. Kamp her zaman Toplulukları koruyordu. Korkusuzlar her ne kadar şehrin güvenliğini sağladıklarını düşünselerde, asıl gardiyanlar Kamptı. Kamp hem dış tehlikeler, hem de iç tehlikeler ile savaşıyordu, belki de Kamp olmasa, Topluluklar şuan burada olmazdı. 

"Sizden Barışçıl topraklarına girmenizi istiyoruz." dedi Raven ikimize bakarak. Yanında hala oturmaya devam eden Gold gülümsedi.

"Şuan orada 4 Korkusuz bulunuyor Katelyn." dedi bana bakarak. Dudaklarımı birbirine bastırdım. 

"Peki olay ne?" dedi Micheal. Raven gözlerini üzerimizde gezdirdi. 

"Korkusuzlar ile Barışçıllar bir toplantı yapacak. Toplantının konusunun yemek ve erzak olduğunu düşünüyoruz. Oraya gidin ve herhangi bir sorun çıkmamasını sağlayın. Son günlerde üç tane daha Ripper yakaladık." dedi Raven ve yerine oturdu. Micheal kafasını sallayarak surlara doğru yürümeye başlarken ben olduğum yerde durdum. 

"Üç tane daha mı?" dedim. Raven dalgınlıkla kafasını salladı.

"Sayıları gittikçe çoğalıyor ve biz kaynağını bulamıyoruz Katelyn. Savaş çok kısa zamanda kapımıza dayanacak." dedi. Gözlerimi devirdim ve koşarak Micheal'a yetiştim. Birlikte Barışçıllara doğru ilerledik. 

*

Göğsüme bastırılan elleri hissettiğimde ciğerlerimdeki tüm suyu basıncın etkisine dayanarak püskürttüm. Gözlerimi yavaşça açmaya çalıştım fakat yapamadım. Elleri bir kere daha göğsümde sekti. Eric... Eric gelmişti, beni kurtarmıştı. Benden vazgeçmeyeceğini biliyordum. Kendimi zorladım ve yavaşça gözlerimi açtım. Buz rengi gözler görmeyi beklerken daha sıcak renkli iki mavi göz ile karşılaştım. 

"Tanrıya şükür. İyi misin?" dedi başımda dikilen adam. Neler olduğunu idrak etmek için birkaç dakika beklemek zorunda kaldım. Alice ile uçurumdan atlamıştık, boğuşmuştuk. Peki sonra? Gözlerimi kapatıp kendimi teslim ettiğimi hatırlıyordum. Doğrulmak için çabaladığımda adam bana yardım etti ve beni oturttu. Ayakucumda yatan Alice'i gördüğümde çocuğa baktım ve hızla ayağa kalktım. Çocuk daha ayağa kalkamadan kafasına tekme attım ve bayılmasına neden oldum. Çocuk sırtında ok çantası taşıyordu ve elinin hemen ucunda bir yay vardı. Sırtındaki oklardan bir tanesini aldım ve yeterince ölü gibi duran Alice'e sapladım. 

Korkusuz -Divergent/Uyumsuz Fanfiction-Where stories live. Discover now