2. Kitap 5. Bölüm "The Big Bang"

613 49 29
                                    

Bölüm öncesi uyarısı :

Bu Kamp olarak adlandırılan yeri gerçekten kamp olarak hayal etmenizi istiyorum. Bir ormanı düşünün, kabinleri düşünün böyle birkaç tane, ağaçların ilerisinde de Üçgen Uçurumuna bağlanan dere düşünün.

Bölüm şarkısı : Raign - Knocking on Heavens Door

*

Cece'ye hoşçakal dediğim gibi Kamp'a geri döndüm. Acil olarak Four ile konuşmalıydım. Fakat bunun için Four'un Korkusuzlara geri dönmesi gerekiyordu.

Kampın sınırları içerisine girdim ve bu gece olanları konuşmak için Raven'ın kabinine ilerledim. Kabinin merdivenlerinden çıktığım gibi bağırışmalar kulağıma doldu.

"Bunu nasıl yapabildin Raven?" Gold'ın ince kadın sesi kulaklarımı doldurdu. Kabinin penceresinden içeri baktım. Raven ile Gold karşı karşıyaydı, Raven'ın sırtı ise bana dönüktü.

"Ben Kamp için gerekli olanı yaptım Gold. Kararlarımı sorgulamak sana düşmüyor." dedi. Gold'un sinirden gözleri dolmuştu. Bu kadar önemli olan neydi? Gold'u daha önce bu kadar sinirli görmemiştim.

"Bu... Bu savaş demek Raven. Ne büyük bir hata yaptığının farkında değilsin. O serumlara ulaşmak için miydi her şey? "

"Gold, sana susmanı öneririm." Raven'ın korkutucu sesi odada yankılandı.

"Yoksa... Ripperlar... Hayır, bunu yapmış olamazsın. Raven? Bunu yapmıyorum de." dedi Gold birkaç adım geriye giderek. Raven'ın kıkırdamasını duydum. Tam o sırada Gold ile göz göze geldim. Gold gözlerini açtı ve kafasını iki yana salladı. Bu gitmem için bir işaretti. Raven bir an için arkasına döner gibi oldu, fakat gözleri Gold'da kaldı.

"Keşke bu kadar akıllı olmasaydın Gold. Sana bu kampta çok ihtiyacımız vardı. Benim işlerime karışarak çok büyük bir hata ettin." dedi Raven. Ellerimin titrediğini hissedebiliyordum. Gold'un siyah gözleri tekrar benimkilerle birleşti ve Raven masasına doğru yönelirken kaç diye fısıldadı. Birkaç adım geriye gittim ve silah sesini duymadan hemen önce kabinin merdivenlerinden aşağı atlayıp koştum. Kamp'ın alarma geçmesi an meselesiydi, bu yüzden kendimi hemen odama attım. Kapıma yaslandım ve birkaç saniye nefesimin düzenlenmesini bekledim. O an kapım hızla çalınmaya başladı. Yerimden sıçradım ve kapıya bakakaldım. Kapım tekrar çalındı. Sakin kalmaya çalışarak kapımı açtım. Micheal bir adımda içeri girdi.

"Gold... Kampın dışında vuruldu. O...Onu kaybettik Katy. Gold öldü. Bu savaş demektir. Kim yaptıysa cezasını çekecek. Kendi ellerimle..." Hızlı ve sinirli konuşmasını elimi kaldırarak kestim. Kapımı kapadım ve Micheal bana bakarken gözlerimi kapadım.

"Hayır... Gold kampın dışında vurulmadı." diye fısıldadım. Micheal bana yaklaştı ve kolumu tuttu.

"Katy? Ne demek istiyorsun? Ayrıca neden nefes nefesesin?" dedi. Kolunun sıcaklığını hissederek kafamı kapıma yasladım.

"Raven. Gold'u Raven vurdu. Öğrenmemesi gereken bir şeyi öğrendi." dedim tekrar fısıldayarak. Micheal kolumu bıraktı ve birkaç adım geriye gitti. Kafam hala kapıya yaslıyken gözlerimi açtım.

"Aklın başında mı Katy? Raven asla böyle bir şey yapmaz." Micheal'ın sesi gittikçe yükselirken fısıldaması için şhhlamak zorunda kaldım. Micheal yumruklarını sıkarak bana baktı.

"Onları konuşurken duydum Micheal. Gold öldü. Ve onu Raven öldürdü." dedim. Micheal gözlerini kapatıp başını öne eğdi ve şakaklarını ovmaya başladı.

"Bu olamaz. Olamaz. Neden?" dedi. Kollarımı bağdaştırdım ve kapıdan uzaklaşıp Micheal'a doğru adım attım.

"Bilmiyorum. Micheal dışarı çıkmalıyız. Raven bizden kuşkulanmamalı." Micheal kafasını kaldırdı ve bana doğru bir adım attı. Bağdaş kurduğum kollarımı açtı ve beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Ellerimi arkadan omzuna koydum.

Korkusuz -Divergent/Uyumsuz Fanfiction-Where stories live. Discover now