ÖZEL BÖLÜM: PUSAT

102K 5.8K 1.7K
                                    

Bu bölüm Ateşpare'nin 4. Kitabında bulunan sizin daha önce okumadığınız kısa bir özel bölümdür. Kısa ama tatlı bir anı bırakmak istedim finale az kalmışken. Ve evet o altın isteme sahnesi tam da burada gerçekleşti.


PUSAT

ÖZEL BÖLÜM

Sevgiye hep önem vermiştim. Annemi çok sevmiştim, en yakın dostum Ateş'i çok sevmiştim. Okulda çok adapte olamamış ama yine de Ateş okurken üniversiteyi bitirene kadar onunla okumuştum. Hatta üniversiteyi sırf Ateş'in okuduğu okula rahat girebilmek için okumuştum. Ayrıca üniversite ortamında çok saçma insanlar vardı. Onunla dünyanın her tarafına gittiğim için Ateş çok şanslıydı.

Zaten benden başka arkadaşa da ihtiyacı yoktu. Ne gerek vardı?

Ateş son zamanlarda çok yoruluyordu. Hiçbir zaman kendini çok düşünmezdi ama artık neredeyse hiç düşünmüyordu. Aşkın hayatına girdiğinden beri değişmişti. Bu olumlu mu olumsuz mu karar veremiyordum ama sadece bu işin sonunda çok yara almamasını umuyordum.

Sadece emin olduğum bir şey vardı, onlarla tanışana kadar ikimizin de aklında âşık olmak gibi bir düşünce yoktu. Ancak aşkın aniden geldiğini ve bir düşünce değil de bir adanmışlık olduğunu anlamam Bahar'ı tanımamla aynı anda olmuştu.

Bahar biraz ilerideki koltukta oturuyordu, her zaman olduğu gibi andan zevk alamaya sevdikleriyle vakit geçirmenin mutluluğunu yaşıyordu.

Görmeyi çok istemişti ama ameliyat istediğimiz gibi sonuç vermemişti. Göremediği sürece benimle olmak onu üzüyordu, bana yetemeyeceğini düşünerek saçma bir bunalıma girmişti. Aslında ona hak veriyordum, yerinde olsam nasıl tepki verirdim kestiremiyordum. Ama ben zaten onu gözleri görmezken sevmiştim, elbette çok isterdim etrafı görmesini ama sadece onun için.

Bu düşüncelere Yade yüzünden girdiğini biliyordum. Ameliyattan sonra sargılarını açtığımızda Bahar göremeyince kendini benden iyice uzaklaştırmaya çalışmıştı. Bu sefer dayanamayarak soluğu Yade'nin kapısında almıştım.

Yade'nin bana karşı ciddi bir şeyler hissettiğine imkân bile vermiyordum çünkü onun gibi insanlar sevemezdi. Onun gibiler için sadece hırslar vardı. Gerçi ona öyle bir göz dağı vermiştim ki bir daha Bahar'a laf sokmak bir yana karşısına bile çıkamayacaktı.

Aylin ve Baybora ikili koltukta oturmuş kısık sesle bir şeyler konuşuyorlardı. Zaten gözlerini birbirlerinden ayırdıkları anlar çok nadirdi. Aylin ona parıldayan gözleriyle bakarken Baybora da arkadaki eliyle Aylin'in saçlarını okşuyordu onu dinlerken.

Ferda karşıdaki koltukta tek başınaydı, Arhan gittiğinden beri telefonuna gömülmüştü ama Tarık'a attığı kaçamak bakışları fark etmiştim elbette. Tarık da ona baktığında uzun bir süre kesiştiler.

Bu sırada Tarık onlara baktığımı fark etti. Kafamı hayırdır der gibi salladığımda o da aynı şekilde salladı kafasını. Kaşlarımı kaldırıp gözümle Ferda'yı işaret ettiğimde yine aynı şeyi yaptı.

En sonunda oflayarak elimi enseme attım ve bunu da taklit etti.

Kuş beyinli cücük.

"Ne oldu? Çok derin ofladın?" dedi Aylin bakışlarını Baybora'nın gözlerinden ayırabildiğinde.

"Canım sıkıldı, canım sıkıldığında can sıkarım," derken Tarık'a ayar çekiyordum. Bir yandan ellerimi sıkıp gevşetirken Tarık artık beni taklit etmiyor yavaştan kaçacak yer arıyordu. Gözleri etrafta gezinirken çaresizce Aşkın'ı aradığını biliyordum ama Aşkın haftalardır Ateş'i görmüyordu bile ve o iki azgın sabaha kadar ortalıkta görünmezlerdi.

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin