1.Bölüm: V

1.4M 41.2K 162K
                                    




Dondurucu bir rüzgar vardı. Gittikçe şiddetlenen rüzgar yerdeki kuru yaprakları, cesedin üzerine taşıdı.

Kırk üç yaşında bir adam cesedi. Kan taze ve sıcaktı, sadece bir dakika üç saniye olmuştu öleli. Tam on beş dakika yirmi saniye can çekiştikten sonra, vücudunda artık kan kalmayana kadar direnmişti.

Çıplak sırtındaki kanlı V harfini ay aydınlatıyordu. Gözleri açık ama boştu. Vücudunun her tarafı kandı.

Büyük ihtimalle polis onu bulana kadar hayvanlara yem olacaktı.

Kanla karışık ıslak toprak kokusu ciğerlerimi dolduruyordu. Arkamı döndüm, ormanın içinde yürüdüm acelesiz adımlarla. Botlarım yerdeki kuru çalıları ve çimenleri eziyordu. Toprak yolun sonunda ayağımdaki büyük numara botları, kendi ayakkabılarımla değiştirdim. Elimdeki kanlı, siyah eldivenle birlikte sırt çantama koydum. Yeni bir eldiven taktım. Kafamdaki siyah berenin üstüne kaskımı taktım.

Siyah motora bindim, hemen yola çıkmadım. Teker izleri takip edilemeyecek kadar karmaşık daireler çizdim.

Yola çıktım, hızımı arttırdım.





Tam otuz altı dakikanın sonunda varmıştım evimin köhne sokağına. Yıkıntı binanın, garajına bıraktım motoru. Garajın içinden direkt binaya geçtim.

Yıkılmak üzere duran merdivenleri yavaşça çıktım. Her an kırılabilir gibi duran ama aslında insan gücüyle hiçbir şekilde açılmayacak kapımı açtım.

Binanın eskiliği aksine evimin içi inanılmayacak kadar yeni ve temizdi. Halısız mermer zeminde yürüdüm. Asla halı kullanmazdım, tüylerine bir delil düşebilirdi ve hep mermer seçerdim. Temizlemesi en kolay olandı.

Temizleme odamın önünde durdum, gözlerimi kapıya okuttum. Kapı açılırken hızla üstümdekileri çıkarmaya başladım. Önce eldivenleri çıkardım, ardından beremi. Kaküllerim alnıma düşerken soyunmaya devam ettim. Hepsini plastik kaba koydum, siyah sütyenime kadar çıkardım. Sırt çantasını olduğu gibi yerleştirdim.

Hidrolik asidi üstüne döktüm, hepsi erirken odaya keskin kokusu yayıldı. Keskin koku burnumu yakarken çıktım odadan. Banyoya geçip, arındırıcı bir duş aldım.

Duşun arından jakuziyi köpükle doldurdum. Kadehlerimden birine viski doldurup, sigaramı yaktım. Ve soğuk suyla dolu jakuziye girdim, bunu hak etmiştim.

Pahalı müzik sitemimden çıkan hoş melodiyle gözlerimi yumdum.

İyiydim, iyiydim, iyiydim...

Jakuzinin karşısındaki büyük ekran aydınlandığında gözlerim kamaştı ve ekrana baktım. İhtiyar az önce attığım maktulün fotoğrafına cevap vermişti. Bu ağ sadece ikimizin olan, kimsenin ulaşamadığı benim yaptığım mükemmel bir sistemdi.

Yeni bir kurban daha atmıştı. Sigaramdan derin bir nefes daha çektim. Bakmak istemiyordum, bu gece olmazdı.

Ekranı kapattım, kumandayı bıraktım. Sigaramı söndürdüm. Jakuzideki su biraz daha soğurken viskimi bitirdim.

Kafamı yavaşça suyun içine gömdüm. Soğuk canlı hissettiriyordu, soğuk beni dinç tutuyordu.

Nefesim tükenene kaldım suyun içinde, dayanabildiğim kadar dayandım.











Rıhtımda, teknedeydik. İhtiyarın eski ama çok değerli tekneleri. İhtiyar hemen karşımda oturmuş, sarı balıkçı yağmurluğuyla halatlarla uğraşıyordu.

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin