12. Bölüm

149K 5.9K 482
                                    

Bölüm geç geldi biliyorum. Aslında bölümü iki hafta önce yazmaya başladım yarıya kadar geldikten sonra aklıma yatmayan şeyler oldu. Sildim tekrar yazdım. Bunun da içime sindiği söylenemez ama sizleri bekletmek istemedim. İyi okumalar.

---------------------------------------

Ezra'dan

Kollarımın arasında, ürkek bir ceylan gibi titreyen bedene daha da sıkı sarıldım. Göz yaşları gömleğimi ıslatırken, hıçkırıkları kalbimi parçalıyordu.

Hirayı kucağıma alıp merdivenlere yöneldim. Odasının önüne geldiğimde Edanın kapıyı açması ile içeri girdim. Kucağımdaki bedenini yavaşça yatağa bıraktım. Ayakkabılarını çıkartıp kenara koydum. Yanına uzanıp, sırtımı yatak başlığına yasladım. Eda odadan çıkarken, Hiranın hâla titreyen bedenini kollarımı arasına aldım.

Uyumuştu ama hâla iç çekişleri devam ediyordu. Rahatlamasını sağlamak için elimi yavaşça saçlarına daldırdım. Uzun sarıya yakın renkte olan saçlarının beni benden alan kokusu tüm odayı kapladı. Hiç bir koku zerresini ziyan etmemek için derin derin nefes aldım. Elimin altındaki, yumuşacık saçları onun yanında benimde rahatlamamı sağlıyordu. Ne olursa olsun o yanımdaydı, benimdi.

Hiranın iç çekişleri de bitince, usulca yataktan kalktım. Üzerini sıkıca örtüp odadan çıktım. Hızlı adımlarla merdivenleri inip bahçeye çıktım.

Canına susamış şerefsizlerin, canlarını alacaktım. Benim olana zarar vermeye kalkan her kimse hepsini tek tek yakacağım. Andım olsun ki yapacağım.

"Ayhan !" Hızlı adımlarla bahçeye giren Ayhana baktım. Gülümsemesi hiç bir zaman eksik olmayan Ayhan bile gülmüyordu bugün.

"Bana tüm korumaları getir. Hirayı koruyan adamları da getir. Hemen ! Şimdi ! Buraya !" Ayhan başıyla beni onayladıktan sonra hızla bahçeden çıktı.

Dişlerimi sıkmaktan ağrıyan çenemi ovalarken Ayhanı ve ardından gelen adamlarımı gördüm.

"Ezra bey, Hira hanımın korumaları," sağ kolu sargıda olan Ahmeti ve yanındaki Sadıkı gösterdi.

"Onu bana kılına bile zarar gelmeden getirmenin mükafatını alacaksınız."

"Biz sadece görevimizi yaptık Ezra bey." dedi Sadık.

"Ayhan, bugün ilk işin bahçenin duvarlarını yükselttirmek olacak. Yarına kadar bitmiş olsun, yoksa olacakları biliyorsun. Dışarıdan hiç kimse içeriyi göremeyecek. İçeriye benim iznim olmadan kimse girmeyecek. Evin etrafındaki adamları arttır. Etrafa tetikçiler yerleştir. Hiranın odasının camları kurşun geçirmezdi demi ?" Ayhan başıyla beni onayladı, "Güzel. Bana, bu saldırıyı yapanlar kimler bul ! Sabah ki gülleri gönderen kimse onu da bul ! Hangi onun bunun çocuğu canına susamış öğren ! "

"Bundan sonra canınız pahasına dahi olsa Hirayı koruyacaksınız. Olurda aksi olursa, canınızı kendi ellerimle alırım !" Adamlar bahçeden çıkarken, Ayhan yanımda kaldı.

"Emniyettekilerle konuş bu işle biz ilgileneceğiz. Onlar burunlarını sokmasınlar. Bu olayın medyaya çıkmasını da engelle. Hiranın ailesi duyarsa işler karışır."

"Siz merak etmeyin Ezra bey." Ayhan da gidince, çalışma odama çıktım.

Yorgun bedenimi deri koltuğa atıp gözlerimi kapattım. Zihnim de Hiranın arabadan inen korkmuş bedeni belirdi. Ardından, Ahmetin arayıp Hiranın silahlı saldırıya uğradığını haber verdiği an gerçek korkuyu hissetmiştim. Kaybetme hissini her bir zerremde tek tek duymuştum.

Beynim bu görüntüleri daha fazla kaldıramazken sinirle çalışma odamdan çıktım. Hiranın hıçkırıklarının sesi hâla kulağımda çınlıyordu. İçimde bir yerler öyle bir alev aldı ki, Hiranın döktüğü her bir gözyaşına kurban edecektim o şerefsizleri.

ŞebefruzWhere stories live. Discover now