30.Bölüm

132K 5.1K 1.2K
                                    

Herkese merhaba ! Pazar günü yaşanılan patlama sonucu hayatını kaybeden şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralanan polis ve vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Ben bunun acısını sizlerle paylaştığımda bana hala 'YB' diye soran okurları da birazcık insafa davet ediyorum. 

Arkadaşlar ! benim tüm hayatım kitap yazmak veya wattpad değil. Ben - daha öncede defalarca söyledim- bir öğrenciyim. Sınavlarım, proje ve performans ödevlerim var. Onun haricinde bir insanım ve yerine getirmem gerek kişisel sorumluluklarım ve sağlığımla alakalı ufak sorunlarım var ! Biraz anlayış istiyorum lütfen... 

Her şeye rağmende benim arkamda olan, beni her durumda anlayan ve destekleyen okurlarıma da çok teşekkür ediyorum. 

Bu bölümü geçenlerde sınava girmiş olan TEOG  mağdurlarına armağan ediyorum ! 

Bu arada @beyza-sln in yaptığı tanıtım videosunu multiye koydum ! Teşekkür ederim tatlım... Ayrıca geçenlerde karakterlerimizin kara kalem çizimini yapmıştı bir okuyucumuz ona da buradan tekrar teşekkür ediyorum. 

İYİ OKUMALAR... ÇOĞUNUZ TABİİ Kİ YUKARIYI OKUMADI :D ...

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Hiç aşık olmak istemediğiniz birine aşık oldunuz mu ? Sonunda canınızın yanacağını bile bile hayallerinize sıkı sıkı tutundunuz mu ? Tek bir sözüne canınızı verecek kadar çok sevdiniz mi ? Ben sevdim.

Gururumu çiğnedi, sevdim. Ağlattı, sevdim. Vurdu, sevdim. Yine yapsa yine sevecek kadar yüzsüzüm. Zaten aşk yüzsüzlük ve aptallıktan ibaret değil midir ? Siz sol yanınız kan ağlaya ağlaya seversiniz onu. O ise... o yarayı deşmekle uğraşır.

Benim göz yaşlarım içime akıyordu. Tam da kalbimde açılan yaranın üstüne hemde... Yakıyordu, acıtıyordu da ! Ama olsun... Aşkımın canı sağ olsun. Ben onun acısını bile sevmeye razıyım. Aklıma her geldiğinde düğümlenen nefesim takılı veriyor boğazıma. Yutkunamıyorum o zamanlar, ardından eşlik ediyor göz yaşlarım bu hainliğe.

Ağlamayacağıma dair verdiğim tüm sözler eriyip gidiyor bu damlalar ile birlikte.

Ama toparlıyorum kendimi... Yüzüm gülerken, içim kan ağlarken, herkese 'iyiyim' derken... Toparlıyorum kendimi...

1 ay...

Sesini duymayalı, yüzünü görmeyeli koskoca bir ay geçti. Adını ağzıma dahi alamadığım bu vakit ; cehennemi yaşatıyordu bana bu fanilikte. Kodese tıkılan kalbim ve duygularım, mağlubiyetin verdiği acizlikle sessizce bekiyorlardı karanlıkta. 

Hayatım da herşey eski rutinindeydi. Onu hiç tanımamışım, kalbime attığı alev hiç var olmamış gibi hissediyordum. Bu deli gibi korkmamı sağlıyordu. Onu unutmak isteyeceğim en son şeydi çünkü. Hayatımdaki valığının acısı bile güzeldi...

Yatağımda bir sağa bir sola dönüp durduğum saatlerin sonunda, güneş doğmaya başlamıştı. Yatağımda kalkıp banyomda rutin işlerimi hallettim. Üzerime siyah taytımı ve yarım sporcu atletimi giyip, spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Saçımı at kuyruğu yapıp telefonumu ve kulaklığımı alarak odadan çıktım.

Daha çok erken olduğu için herkes uyuyordu. Her sabah olduğu gibi yine bu sessizlikten kaçıp kendimi yürüyüşe verecektim. Arka bahçeden çıkıp, sitenin arkasına yapılan yürüyüş koruna ilerledim. Ağaçların arasına gizlenmiş huzuru içime çekerken, kulaklığımı telefonuma takıp, kulağıma yerleştirdim. Müzik listemden rastgele bir parça açarken,yavaş bir tempo ile yürümeye başladım.

ŞebefruzWhere stories live. Discover now