25.Bölüm // Part II

122K 4.8K 162
                                    

Herkese merhaba :) öncelikle bölüm birazcık kısa olabilir ama gelecek bölüm bunu telafi edeceğimi düşünüyorum. Neyse bu bölüm fazla romantik oldu bence. Umarım beğenirsiniz. 26.Bölümde aksiyonun dibine vuracağız hadi byüüü :D ❤️

Karakter olarak kimseyi koymuyorum arkadaşlar. Siz hayal gücünüzü kullanın artık okurken :)

İyi okumalar...

-------------------------------------------------------------

Sabah gözlerimi öyle bir baş ayrısıyla açmıştım ki, sanki beynimin tüm damarlarında kan değilde, kezzap akıyordu. Gözlerimi her açmaya çalıştığımda, beynime saplanan oklara lanet edip yataktan kalktım. Ağzımda iğrenç bir tat, kafamda tepişen su aygırları ve ayakta tutmakta zorlandığım vücudumla banyoya girdim.Aynadaki yansımama baktığımda, felaketle karşılaşmıştım.Akmış göz makyajım, kabarmış ve dağılmış saçlarımla savaştan çıkmış gibi gözüküyordum.Dün geceyi hatırlamaya çalıştıkca baş ağrım kendisini fazlasıyla belli ederken, kesik kesik sahneler de canlanıyordu.

Makyajımı temizleyip suyun altına girdim. Saçlarımı yıkadıktan sonra, vücudumuda temizleyip küvetten çıktım. Bornozumu üzerime geçirip banyodan çıkarken Ezranın odada olmamasını umdum. Ki umduğumda olmuştu, Ezra odada değildi. İç çamaşırlarımı ve yazlık elbiseme uygun sandaletlerimi giydim. Saçlarımı kurutup, toplarken odanın kapısı açılıp içeri Ezra girdi.

"Uyanmışsın" Elindeki ilaç kutusunu komodinin üzerine bırakti.

"Başım çok ağrıyor."dedim sızlanarak. Odanın kapısı çalınca, kapıyı açan Ezraya ve ardından içeri servis arabası ile gelen otel görevlisine baktım. Anlaşılan Ezra kahvaltıyı odaya istetmişti. Adam başını kaldırmadan arabayı bırakıp odadan çıktı.

"Önce kahvaltını yap, sonra ilaç içip dinleneceksin." Ezranın otoriter tutumu ile verendaya çıkıp, hasır sandalyelerden birine oturdum. Önüme bırakılan kahvaltı tabağına açlıkla bakarken, Ezrada karşıma oturmuş kahvesini içiyordu.

Açlığımla birlikte baş ağrımda hafiften geçerken, Ezranın getirdiği ilaçları su yardımıyla içtim.

"Şimdi dinlen biraz, baş ağrın geçsin."

"Uyumak istemiyorum." mızmızlanmama göz devirip yerinden kalktı. "O zaman film izleyelim, hadi." Odaya girince, verandanın kapısını kapatıp koyu renk perdeleri çeken Ezraya baktım.

"Odada mi izleyeceğiz ?" başını aşağı yukarı sallayıp, otelin telefonundan bir numara çevirdi. Oda servisinden patlamış mısır istedi. Oda bir sinema salonu gibi karanlıkken yatağa uzanıp, sırtımı başlığa dayadım. Kısa süre sonra patlamış mısırlarımız ve içeceklerimiz gelmişti. Ezranın filmi DVD'ye takmasını beklerken, bir kaç tane mısır alıp ağzıma attım. Eline kumandayı alıp yanıma uzandığında aynı şekilde sırtını başlığa dayadı.

Filmin ortalarına doğru bir sahnede adam kadını belinden tutup kendine çekerek öpmeye başlamıştı. O esnada zihnimde beliren görüntü, sahil kenarında Ezranın beni öpüşüydü. Soluk boruma kaçan mısır parçasıyla öksürmeye başladığında, dün akşamdan sadece hatırlayabildiğim Ezranın yumuşak dudaklarıydı.

"Bu gidişle boğularak öleceksin." Ezra bir taraftan sırtıma vururken, diğer taraftan söyleniyordu. Ama benim aklımda ki tek şey; 'Dün ne olmuştu da Ezra beni öpmüştü ?'

Öksürük krizim geçince filme odaklanan Ezraya göz ucuyla baktım. Dün beni gerçekten öpmüş müydü, yoksa hayal gücümün oyununa mı geliyordum.

'Keşke zihninden geçenleri okuyabilseydim' iç sesime ilk kez hak verip,filme odaklanmaya çalıştım. Boş boş baktığım ekranda filmin jeneriği akarken, Ezraya baktım. Omzu boynuna düşmüş ve uyuya kalmıştı. Uzun kirpikleri o kadar güzeldi ki gören her kadın kıskanabilirdi.

ŞebefruzWhere stories live. Discover now