16.Bölüm

155K 5.9K 1K
                                    

Herkese Merhaba :) nedense bu bölümü çok beğenecekmişsiniz gibime geliyor ! Hadi bağalım oh oh oh yorumlarınızı bekliyorummm ☺️☺️☺️

Yeni kitabıma bakın.
Multi ; Ezra ve Hira
Bölüm şarkısı ; çok eğlenceeeellliiii
---------------------------------

Ezra'dan...

Aşkın tanımı herkes için farklıdır. Bazıları için sevene acı veren bir keder. Bazıları için doyumsuz bir haz veren histir. Benim için ise aşkın tanımı kesinlikle deniz demekti. Durgunken yüzmesi güzeldir fakat dalgalıyken o denizler sizin mezarınız olabilir. Sizi en derinlerine hapsedip boğabilir. En kötüsü ise bu denizde bile isteye kaybolmak istersiniz.

Yaşadığım ve yaşattığım şeylerden sonra aşktan umudumu kesmiştim. Ta ki onu görene kadar. Hira... Gecemi aydınlatan güneşim, gündüzümü karartan karanlığım. Araftı Hira... Hem vazgeçemeyeceğim cennetti, hem de uğruna yanıp kavrulmayı göze aldığım cehennemimdi.

Bilmem kaçıncı kez dikkatimi toplayıp, önümdeki dosyalara vermeye çalıştım. Saat epey geç olmuştu.

Kapının tıklanması ile derin bir nefes aldım. Ardından 'gir' komutunu verdim. İçeri giren Ayhanla önemli birşey olduğunu anladım. Çünkü çalışırken kimsenin beni rahatsız etmesine izin vermezdim. Ayhanda bunu bilir, ona göre davranırdı.

"Bir şey mi oldu Ayhan ?" Vücudunun gerildiğini çok net görebiliyordum. Bu beni yerimden kaldırmaya yetmişti.

"Ayhan !" Bağırışım tüm evde yankılanırken, duyacaklarımın iyi şeyler olmadığı apaçıktı.

"Hira Hanım, yok. Bulamıyoruz." Kaşlarım çatıldı.

"Ne demek bulamıyoruz lan !" Sesim fısıltı gibi çıkmıştı.

"Bizde bilmiyoruz. Adamlar çevreyi arıyorlar. Ama bir haber yok hâla." Kanın beynime sıçradığını hissedebiliyordum. Hızla odadan çıkıp, ön bahçeye geçtim. Mira oturmuş ağlarken, Oktay ona destek oluyordu.

"Ne oluyor lan burda ? Nerde Hira !" Bağırışımla Mira yerinden sıçradı.

"Bizde bilmiyoruz. Saklambaç oynayalım dedi. Tamam dedik, çıktık bahçeye. Ebe ben oldum, döndüğümde Mira ortaya çıktı ama Hira yoktu." Oktaya sinirle bakıp, yanımda korumalarla bekleyen Ayhana döndüm.

"Ne zamandır yok ortada !"

"Yaklaşık yarım saat oluyor."

"Benim daha yeni haberim oluyor öyle mi ?" Sandalyelerden birine alıp, orta yere fırlattım.

"Nişanlım yarım saattir kayıp ve ben yeni duyuyorum !" Ve bir sandalye daha yeri boylayıp paramparça oldu.

"Abi sakin ol" diyen Oktayın yakasına yapıştım. "Sakin olayım öyle mi ? Lan ne sakini lan ! Benim nişanlım yok ortada !" Ardından Ayhan ve korumalara döndüm.

"Bulun. Bana onu bulun. Bir saatiniz var. Saçının teline bile zarar gelmeden onu yanımda istiyorum !" Ayhan korumalara talimat verirken, saçlarımı ellerimin arasına geçirdim. Sinirden, gözlerimin yandığını hissedebiliyordum.

Bakışlarım siyah gökyüzüne kaydı.

'Neredesin be güneşim ? Gel aydınlat şu karanlığımı.'

Miranın hıçkırıkları duyulurken, derin bir nefes alıp, bahçede volta atmaya başladım. Ardından Miranın 'Abla' diyen sesiyle bakışlarımı, baktığı yöne çevirdim.

Hira karşımdaydı.

Sapasağlam.

İşte o an güneş doğdu geceme. Aydınlattı karanlığımı...

ŞebefruzWhere stories live. Discover now