3. BÖLÜM

10.8K 483 268
                                    

  Yepyeni sürpriz bir bölümle herkese hayırlı akşamlar. Pazartesiyi bekleyemedim. Hepinize sürpriz olsun dedim. Bu güzel bölümü de canım yazarım aysegulcicekoglu na Ayşegül Sultanıma armağan ediyorum.  Seni seviyorum ablacım.  İyi ki varsın.  Der sizleri de bölümle başbaşa bırakır aradan çekilirim.  Umarım keyifle okursunuz.
Ha unutmadan bölümün içinde bir medya paylaştım.  Tam o kısımda mutlaka medyayı açmanızı istiyorum.  Kesinlikle dinlemelisiniz.

  Sabahın ilk ışıkları pencereden sızıp yatağında güneş açmıştı genç kızın. İpek hala yatakta dönüp duruyor, hiç kalkmak istemiyordu. Ama artık bugün işlerini halletmeli, buraya geliş sebebine odaklanmalı ve aklını başka şeylerle meşgul etmeliydi. Dün geceki kabustan sonra bunu bir an önce yapsa çok iyi olacaktı.
Ağır adımlarla kalktı yataktan ve banyoya girdi elini yüzünü yıkamak için. Gerekli işlerini halledip çıktı ve dolabını açıp ne giysem diye düşünmeye başladı. Sonunda hayaline kavuşmasına sayılı adımlar kalmıştı. Çocukluk hayalini gerçekleştirecekti artık. "Ne diye dört yılımı mühendislik okumaya verdiysem" dedi kendi kendine. "Şimdi çoktan usta bir pastacı olabilirdim belki de. Belki de pastane bile açmıştım. Onca yılı boşa heba ettim. Neyse sağlık olsun. Artık ahlanmanın sızlanmanın sırası değil. Her şerde vardır bir hayır. Mutlaka işime yarayacaktır."

Bir yandan söylenmeye devam ediyor bir yandan da dolabından siyah kumaş bir pantolon ve krem rengi dökümlü bir gömlek seçip giymeye başlıyordu. Sıra saçlara geldiğinde tam tepeden sıkıca toplayarak şekil verdi saçlarına. Ağır makyajdan oldum olası haz etmezdi genç kız. Yine her zamanki gibi hafif bir makyajla artık hazır hale gelmişti. Ayağına da siyah süet az topuklu bir ayakkabı giydi. Çantasına da gerekli eşyalarını koyup evden çıkabilirdi. Kahvaltı yapmamıştı ama evde de yiyecek birşey yoktu zaten. Bu yüzden dışarda bir iki birşey atıştırırım düşüncesiyle kapıları kapatıp asansöre bindi ve beş kat aşağıya indi.
Güvenlikten geçmeden kahvaltı için önerebileceği bir yer sordu güvenliğe. Güvenlik görevlisi bir iki yer tarif etmişti ki taksi geldi. Evden çıkmadan önce güvenliği arayıp taksi  çağırmasını istemişti. Beklenen taksi de geldiğine göre artık bir şeyler atıştırıp okuluna gidebilirdi.

Taksiye bindi ve "Maslak lütfen... Mutfak Sanatları Akademisi." dedi.

"Peki hanımefendi" diyen taksicinin yola koyulmasıyla ilk kez geldiği bu şehri yeniden keşfetmeye başladı. İlerleyen zamanlarda İstanbul'un dört bir yanına da keşfe çıkardı nasıl olsa. Şimdi biraz alışmalıydı bu şehre.
Kahvaltı işini sonraya bıraktı. Daha doğrusu oralarda biryerlerde mutlaka cafe falan vardır diye düşündü.

"Afedersiniz. Akademinin oralarda cafe filan var mı?"

"Hemen karşısında bir cafe var. Güzel bir yerdir tavsiye ederim."

"Teşekkür ederim."

Yol boyunca camdan dışarıyı seyretmiş bu kadarıyla bile çok beğenmişti İstanbul'u. Yarım saat sonra "Geldik hanımefendi. İşte şurası Akademi. Şu karşıdada cafe var." diyen taksiciye "Teşekkür ederim" deyip ücretini de ödedikten sonra tam taksiden inmişti ki biriyle çarpıştı.

"Önünüze bakar mısınız lütfen?" diyen İpek'in sesiyle karşısındaki kimse altta kalacak cisten değildi.

"Pardon da ben zaten önüme bakıyorum. Acaba siz nereye bakıyordunuz?"

"Benim önüme gelip bana çarpan sizsiniz. Neyse sabah sabah bir de sizinle uğraşamayacağım işim gücüm var" diyerek yönünü cafeye çevirmişti ki, arkasından gelen sesle bir an duracak gibi olsa da vazgeçti ve yürümeye devam etti.

DESTİNA (-18)Where stories live. Discover now