22. BÖLÜM ~SEVDA~

5.5K 347 225
                                    

Herkese merhaba. Yepyeni ve yine upuzun bir bölümle geldim karşınıza. Ben yazarken çok eğlendim. Hem eğlendim, hem hüzünlendim. İnşallah beğenirsiniz. Desteğiniz benim için çok önemli. İyi ki varsınız. Küçük bir tanıtımım ve teşekkürüm var.

Hikâye adı: Alın Yazım
Yazarı: Nigar Szade

Beğeneceğinizden hiç şüphem yok. Okumanızı tavsiye ederim. NigarSzade seviliyorsun canım.

Teşekkürüme gelirsek sevgili can okurum @karainci spritüel hikâyesinde Pamir'ime ve İpek'ime de yer vermiş. Hikayesinin ismi

Gösterge Serisi- Karanlık Işık

'Acısa da öldürmez' bölümün ismi.

Bakalım siz Pamir ve İpek'e uymuş diyecek misiniz? Ben çok beğendim. Gerçi İpek dememe kızıyor kendileri. Ceyda o Ceyda der yine.😊

Fazla uzatmayayım hepinize keyifli okumalar...

Sevda, cayır cayır yakar mıydı sevgiye susayan bir kalbi,

Yüreğinin ormanlarında harlanan yangınlar gibi,

Su serptikçe daha da mı alevler sarmalardı bedeni.

Yahut tir tir titretir miydi korkudan buz tutmuş yüreği.

Heyecandan da olsa terletir miydi avuçlarının içini.

Ya; sevgilinin hârelerinde misafir olarak bile kalamamak,

Bu denli kor eder miydi sevdaya küskün hâreleri.

Sevda;
Sessiz bir çığlık gibi inletebilir miydi her yeri

Sevda, kara sevda... İki ucu sonum sevda...

"Yıldızlar çok güzel değil mi?" Dedi sessizliği bölmek adına. Hastaneden sonra eve giderlerse teyzesinin şüpheleneceğini bildiği için eve gitmek yerine Kordon'a gitmeyi teklif etti İpek. Herkes buna itiraz etse de kendini iyi hisseden İpek, hem de suçluluk duygusuyla, gezmek için iyi olduğunu arkadaşlarına kanıtlamak istedi. Zaten onun yüzünden tatillerinin berbat başladığını düşünürse, yeterince suçluluk duygusu barındırıyordu içinde. Zor da olsa arkadaşlarını iyi olduğuna ikna edip Kordon'a kadar geldiler.

Kordon'da akşamlar bir başka güzeldir. Boylu boyunca uzanan Kordon kıyısı insanlara misafirperverlik eder. Genciyle, yaşlısıyla, ailesiyle, arkadaşlarıyla, sevgilisiyle, her kiminle olursa olsun gezmek için, özellikle akşamları yemyeşil çimenlerin üzerine uzanıp gecenin en güzel anında yıldızları seyretmek ve kendini dinlemek için muazzam yerlerden bir tanesi Kordon. Sıra sıra sıralanmış birbirinden güzel tekne restoranları, gelen turist ve yerlilere hizmet edebilmek için bir birleriyle rekabet içerisine girmekten ziyade, hepsi esnaf kardeşliğini lâyıkıyla yerine getiriyorlardı. E Kordon'a gelip de bu harika restoranlardan birinde balık yemeden gitmek olur mu? Açlıklarını gidermek için yine muhteşem bir güzelliğe sahip teknede balıklarının gelmelerini bekliyorlardı. Teknede mavi ve beyaz tonları insana huzur veriyordu. İpek'in seslenmesiyle tüm gözler gökyüzünde birleşirken, sadece bir çift göz, yalnızca ama yalnızca ışıl ışıl ama buruk bir tebessümle yıldızları izleyen İpek'i seyrediyordu. İpek arkadaşlarına birşeyler mırıldanıyordu yıldızların, gökyüzünün ne kadar göz kamaştırıcı olduğuna dair ama Pamir için göz kamaştırıcı olan tek şey karşısındaki dupduru, gösteriş ve ihtişamdan uzak, yaşadığı zenginliğe tezat, doğal güzelliğe sahip olan kızdı. Sırf annesi üzülmesin diye ve mahcup olduğu için geziyi bölmek istemeyen bu kıza hayran olmamak mümkün müydü? Rahatsız olduğu her halinden okunuyordu oysa ki. Ama inatçı keçinin teki olduğu için belli etmemeye çalışıyordu ve Pamir bunu çok iyi biliyordu. Hayran gözlerle İpek'i izlerken, onun, gözlerini yıldızlardan çekip kendi gözleriyle buluşturduğunda ân durdu sanki. Tıpkı hastanede olduğu gibi kenetlenmişti yine hâreleri birbirine. Hastanede o büyülü ânı bozan hemşire olmuştu. Şu an kim olacak demeye kalmadan Ceyda ve Oğuz da dönüp ikiliye katılınca küçük bir tebessüm sunmadan edemedi Pamir. Hiç yalnız kalamayacaklardı anlaşılan. Bir an düşününce, ne diyeceğini de bilmiyordu zaten. Kalsalar ne diyecekti? Söylenecek sözler kalpten dile gelir miydi? Gelebilir miydi? Bu cesareti gösterebilir miydi? Peki ya dile gelse duyguları, köstebeğini unutabilir miydi? Kalbine, kendine vereceği şans; geçmişini unutturabilir miydi? Unutmak isteyen kimdi ki? Yıllarını geçmişiyle doldurmuşken, koca bir geçmişe sünger çekebilir miydi? Bir çizik atabilir miydi? Kolay mıydı onca yılı bir adımda devirmek? Biliyordu; ömrünün sonuna kadar bu ârafla yaşayacaktı. Biliyordu; ne yârdan, ne serden... Ne İpek' ten ne de köstebeğinden vazgeçemeyeceğini. Ellerini masanın üzerinde birleştirip başını da ellerine dayayarak bu kez o daldı engin, gecenin rengini giyinmiş maviliklere. Ne tarafa çevirse dümeni, diğer tarafta hasar bırakıyordu. Ortası yoktu bunun. Ya sağ, ya sol. Hangi yöne adım atarsan at, bir yanın hep eksik. Bir yanın tamamlanırken, bir yanın noksan... Ne konabilirsin sevdiğinin kalbine, ne kalabilirsin geçmişinin gölgesinde. Ama hayat; hep tercih yap ister. Oysa ki her tercih, bir vazgeçiş değil midir? Köstebeğine olan masum duygularından vazgeçebilir mi yılların kavurduğu kalp. Peki ya hayatta olmayan bir insan için yıllarca tutulmuş yas, ömrün son ânına kadar devam edebilir mi? Babasının da dediği gibi geçmişin gölgesinden çıkıp güneşe kavuşmanın zamanı gelmiştir belki de. Bir şans... Bir şans...

DESTİNA (-18)Where stories live. Discover now