26. BÖLÜM ~ÖZÜR DİLERİM PERİ KIZI-2-~

4.5K 289 71
                                    


"Kızlar, sohbetinizi bölmüyorum umarım.'

Arkalarına dönüp "Estağfurullah şefim. Şey... Özür dileriz. Hemen işimizin başına dönüyoruz." Diyerek topukladılar. Tezgahın başına vardıklarında onlara bakıp  kıs kıs gülen Aslı'ya sinirle baktılar. Belli ki o şikayet etmişti. Onlarla bir alıp veremediği vardı. Bariz kıskanıyordu İpek ve Ceyda arasındaki dostluğu. Ceyda sinirle sadece İpek'in duyabileceği şekilde söylendi. Şef olmasaydı haddini bildirirdi ona ama dua etsin şef vardı.

"Seni yelloz seni. Sen görürsün. Dua et, şef olmasaydı görürdün." İpek Ceyda'yı o kadar iyi tanıyordu ki Ceyda'nın böyle bir şey yapacağını biliyordu. Bunu o kızın yanına bırakmayacağını da. Ona kalsa dert değildi. Zaten sayılı günler kalmıştı eğitimin bitmesine. Ondan sonra bir daha yüzünü bile görmeyecekleri için sıkıntı etmiyordu İpek.

"Sakin ol Ceyda. Bak şef bize bakıyor. Az kaldı zaten. Kurtuluyoruz ondan. Dert ettiğine değmez. Ne hali varsa görsün. Yoksa ben de bilirim ne yapacağımı ama değmez. Bizim ondan çok daha önemli derdimiz varken bir de onu mu kafaya takacağız."

"Doğru söylüyorsun canım. Ama bunu onun yanına bırakmam. Eğitim bitmeden acısını çıkartırım ondan. Yoksa içim rahat etmez. Ne hakla bizi şefe ispiyonlar ya. Pis ispiyoncu. Ama gösterecem ben ona."

"Tamam canım. Neyse işimize dönelim biz."

***

Pamir trafik yüzünden biraz gecikmişti. Arabasını otoparka parkedip hemen binadan içeri girdi ve yardım alarak Semir'in odasına geldi. Etrafta kimsecikler yoktu. Kapıyı tıklatıp "girin" cevabını alınca içeri girdi. Karşısında oldukça karizmatik ve heybetli bir adam duruyordu.

"Semir bey?"

"Evet benim. Siz de Pamir bey olmalısınız." Karşısındaki koltuğu işaret ederek "buyrun" dedi.

Pamir Semir'e yaklaştı ve elini uzattı. "Evet Pamir ben." Dedi ve el sıkıştıktan sonra ona gösterilen koltuğa oturdu."Kusura bakmayın. Trafik yüzünden geciktim biraz. Yolda bir kaza vardı. Trafiğin açılması uzun sürdü."

"Hiç önemi yok. Çok mu kötü kaza. Ölen var mı?"

"Çok şükür ki yok. Hafif sıyrıklarla atlatmışlar."

"Oh iyi bari. Eee Pamir bey. Sizi buraya getiren neden nedir çok merak ediyorum açıkçası."

"Öncelikle bir sakıncası yoksa, şu bey kelimesini kaldırsak. Resmiyeti çok fazla sevmiyorum ve ayrıca birlikte hareket edebiliriz uzun bir süre. Yani ne kadar sürer bir fikrim yok açıkçası ama birlikte iş yapacağız ve resmiyet olsun istemiyorum."

"Size bir şey söyleyeyim mi. Aynı ben. Hiç sevmem resmiyeti ama şahsına göre. E sen de en yakın arkadaşımın dostu olduğuna göre. Dostumun dostu benim de dostumdur diyorum."

"Bu konuda anlaştığımıza göre hemen konuya girmek istiyorum."


"Sanırım çok önemli bir konu. Yüz ifadenizden ne kadar gergin ve endişeli olduğunuzu görebiliyorum."

"Kesinlikle çok önemli ve çok da acil. Hiç beklemek istemiyorum."


"Madem bu kadar önemli ve acil. O halde sizi dinliyorum."

"Öncelikle şunu istiyorum sizden. Bu anlattıklarımı benden başka hiç kimse bilmiyor..." Pamir'in güven açısından söylediğini düşünen Semir, sözlerini yarıda bıraktırdı.

"Merak etme Pamir. Bu benim işim. İşim gereği bile kimsenin özelini kimseyle paylaşmam. Anlattıkların sadece ikimizin arasında kalacak emin olabilirsin."

DESTİNA (-18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin