18. BÖLÜM - "HAYAT DEVAM EDİYOR-1-"

5.1K 312 82
                                    

İyi akşamlar herkese. Gecikmeli bir bölüm getirdim yine kusura bakmayın. Ama bu kez çok daha uzun bir bölüm getirdim. Çok uzun olduğu için bölümü kesmek zorunda kaldım. İki parça olarak gelecek bölüm. Devamı da bugün mutlaka gelecek inşallah. Umarım beğenirsiniz. Bu bölümü yeni tanıdığım ve iyi ki tanımışım dediğim tatlı hatuna maviivam Semra'ma gelsin. Canım iyi ki tanıdım seni. En kısa zamanda muhteşem kalemine kavuşmak dileğiyle. İlk durağım kesinlikle harika eserin "Lila" olacak. Sizlerin de uğramak isteyeceğiniz muhteşem bir kalem derim. Seni seviyorum tatlım.

Keyifli okumalar...

***

"Aslında böyle birşey nasıl anlatılır hiç bilmiyorum. Daha önce böyle bir konuşma yapmadım. İlk kez anlatacağım, hem de ilk kez gördüğüm birine. Yanlış anlama sakın. Sadece seni ikna etmek için verdiğim bir uğraş olarak algılama. Hani diyebilirsin madem ilk kez anlatıyorsun, neden hiç tanımadığın birisine anlatasın ki diye. Haklısın da. Benim bile kendimden beklediğim birşey değildi. Dudaklarım, en önemlisi yüreğim benden bağımsız harekete geçtiler. Ama iyi ki de geçmişler. Çünkü artık taşıdığım bu yük bana ağır gelmeye başlamıştı. Birine anlatmam gerekiyordu ve bu sen olacaksın. Neden sen bilmiyorum ama sende kendimi gördüm. Hayata küskün bakışların, yaşam için mücadele savaşında yenik düşmüş tarafın... Aslında sen yenik düşmedin; yaşadığın sürece, kalbinin ritmi atmaya devam ettiği sürece, nefes aldığın sürece kaybetmiş olmazsın. Ben bunu yaşayarak anladım. Nefes aldığın sürece her ne yaşamış olursan ol hayat devam ediyor ve hayatı kendine zehir etmek zorunda değilsin."

İpek Bahar'ın merak dolu bakışlarını görerek devam etti konuşmasına. Anlasın istiyordu. O da kendisi gibi ne tür acı görmüş olursa olsun, yaşamak zorunda olduğunu anlasın istiyordu. Yaşasın ama her günün acısını çıkararak, her gününü keyif alarak yaşasın istiyordu. Dünün önemi yoktu bugün için. Dün geçmişti ve artık dün için yapılacak birşey yoktu. Ama bugününü ve yarınını doya doya yaşayabilirdi. Bunu geç de olsa çok iyi anlamıştı İpek. Bahar da anlasın diye anlatmaya devam etti.

"1999 yılıydı. Çocukluk yıllarımda hiçbir şeyin farkında olmadan, çocukluğun verdiği şekilde hayatımı doya doya yaşadığım ve yaşayacağım zamanlardı. En güzel, en tatlı çağlarımda, hayattan yedim en ağır darbeyi. 5 yaşımda hem annemi, hem babamı kaybettim o korkunç deprem gecesi. Kokusuna doyamadığım annemi, sinesine sığınmaya doyamayacağım babamı, ailemi kaybettim. Hayat ışığımı kaybettim. Elimi, kolumu, dilimi, herşeyimi kaybettim onlarla birlikte. Hatta hafızamı bile kaybettim. O yaşlarda her çocuk gibi benim de parklarda, sokaklarda oynamam gerekirken, ailemle evimizde, yuvamızda keyifli vakit geçirmem gerekirken hastaneler yuvam oluvermişti bir anda. Çocukluk arkadaşlarım, oyun arkadaşlarım kaybolmuş, doktorlar ve hemşireler arkadaşlarım olmuştu. Sırf ben iyi olayım hafızam yerine gelsin diye seferber oldular. Çok zordu, hem de çok. Hiçbirşey hatırlamıyor olmak zaten çok korkunçtu. Her gece beni uyandıran kabuslarım daha da korkunç. En kötüsü de neydi biliyor musun? Doktorların ve teyzemin zorlu mücadelesi başarı ile sonuçlanırken, yıllar sonra, hafızamın yavaş yavaş yerine gelmesiyle, birşeyleri hatırladıkça keşke dedim. Keşke hiç hatılamasaydım da varsın hafızam olmasaydı. Koca bir boşluk içinde yaşamaya devam etseydim. Neden mi? Hafızam yerine geldikçe o felaket deprem gecesini bir bir, saniye saniye tekrar yaşadım. Herşey daha çok kazındı beynime. Her gece, her gece aynı kabuslarla uyandım. Annemi ve babamı kaybetmenin acısını hergün yeniden yaşadım. Zaten çocuk olan yüreğim belki o yaşımda hiçbir şeyi hatırlamazdı o anlara dair ama ağır travmalar sonucu her gece gözlerimi kapattığımda o kara geceyi yeniden yeniden yaşattılar bana. 5 yaşında yaşadığım ne varsa gün yüzüne çıkmaya başladı. Hâlâ hatırlamadığım, hatta bazen hatırladığım şeyleri bile tekrar unuttuğum zamanlarım oluyor. Ve bu inan çok zor, çok. Yıllarca hafıza kaybımla mücadele ettim. Yeri geldi hayata küstüm ben de senin gibi. Bırak yaşamayı, ölmek istedim. Annem ve babam yoksa, hayatta kalma sebeplerim yoksa benim de bir sebebim kalmamış demektir dedim, ölmek istedim. Onlar olmadan ben ayakta duramam, hayata tutunamam, ne olur Allah'ım beni de al onların yanına diye yıllarca yalvardım. Kim bilir belki sen de benim gibi düşündün, belki de hala da düşünüyorsun. Olmadı, Rabbim beni annemle babamın yanına almadı. Bu zorlu süreçte en büyük destekçim de teyzem oldu. Hiç yılmadı. Sırf ben mutlu olayım, hayattan kopmayayım diye kol kanat gerdi. Kendi kızı gibi gördü beni. Ben kaderin dibine vurdukça o yükseltmek için çabaladı. Yeniden yaşamam için kendi hayatından vazgeçip sadece benim iyi olmam, herşeye rağmen yaşama sıkı sıkı sarılmam için kendini heba etti. Ama her ne olursa olsun, ben ne kadar direnmiş olursam olayım koca bir ömür verdi hayat yolumda. Peki sonuç mu?"

DESTİNA (-18)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora