18. BÖLÜM~"HAYAT DEVAM EDİYOR~3"

5.1K 328 166
                                    

BusraCivicioglu Büşra hatun bu bölüm senin. Seni seviyorum tatlı hatunum benim. Hayatıma hoşgeldin. 😘😘😘❤❤❤

İşte merak ettiğiniz sorunun cevabı bu bölümde. Ceyda'nın ismi neden İpek oldu diyenlere.

Keyifli okumalar...

Gerçek sevgi koşulsuz sevmekti. Koşulsuz sevmek, koşulsuz güven duymak birine. Gözlerin kapalı ardından yürüyebilmek. Nereye giderse gitsin, nerede duracağını bilmeden gözün kapalı güvenebilmek. Uçurumun kıyısında da son bulsa adımların; sorgusuz sualsiz, korkusuz güven duyabilmek. Atacağın tek bir adımda sonun olacağını bilirken yüreğin, yanında güven beslendiğin, sırt sırta verdiğin dağın tek hamlede seni o uçurumdan çekip alacağını bilecek kadar iyi tanıyabilmek. Omuzlarını yaslayabileceğin, dertlerini önüne dökebileceğin, seninle ağlayıp, seninle gülecek, seninle susayıp, seninle yanacak bir dostun, bir kardeşin kalbine muhtaçtır kalp...

İpek'in dayanağı da Ceyda'ydı. Onunla ağlar onunla gülerdi. Onun mutsuzluğunu gördüğünde her türlü maskaralığı yapmaktan da asla gocunmazdı Ceyda. Yeter ki İpek mutlu olsun, canını sıkan her neyse kafasından atılsın isterdi. İnsanın bu zamanda güveneceği, sırtını yaslayabileceği, senden önce senin için atan kalbe sahip bir dostunun olması harika bir şeydi. Ceyda İpek için bunu yapıyor, onun için yanıyordu yüreği. Onun için çağlıyordu gözyaşları. Dostluğun yerini hiçbir şey alamazdı. Gerçek dostun kardeşten öte canına can olduğunu gerçek bir dosta sahip olamayan anlayamazdı.

Ceyda'nın ne kadar çok üzüldüğünü ve şaşırdığını görebiliyordu İpek. Ve bu çok normaldi. Kafasının ne kadar karıştığını da görebiliyordu. Birazdan tüm kafa karışıklığını giderecekti.

Ceyda ise arkadaşının kendini biraz toparlamasına bile çok sevindi. Canı çok yanıyordu İpek'in biliyordu. Onunla birlikte kendisinin de canı yanıyordu ama İpek'in acısının yanında hiçbir şeydi. Sakinleştiğini görünce konuşmak istedi Ceyda.

"Biliyorum, senin yaşadığının yanında, benim, senin için üzülmem, seninle birlikte ağlamam hiçbir şey değil. Anlıyorum diyemem çünkü ne kadar anlıyorum desem de, üzülme ne olur desem de fayda etmeyecek bunu da biliyorum. Yaşamayan anlayamaz senin ne acılar çektiğini, ne gibi engellerden, zorlu hayat sınavından geçtiğini senden iyi kimse bilemez. Senden ve Allah'tan başka. Evet ben yoktum o depremin olduğu sıralarda. Daha doğrusu yokmuşum, dünyada değilmişim. Ama depremi annemlerden duyduğum kadarıyla biliyorum."

Nasıl yani Asuman hanımlar da mı depremin mağdurlarındandı. Merakla sordu Ceyda'ya.

"Asuman teyzeler de mi o depremin mağdurlarından?"

"Hayır kuzum değiller. Onlar o depremin olduğu sıralarda burada değillermiş. Tatildelermiş, öyle söylemişti annem. Ama o depremde çok yakın arkadaşlarını kaybettiklerini söylemişlerdi. Çok canların yandığını, enkazın altından binlerce insanın çıkarıldığını, 7 bin civarında insan kaybının yaşandığını birçok şeyi gözleri yaşlı dinlemiştim annemden. Onların da kayıpları vardı ve onlar için yanıyordu annemle babamın yüreği. Hatta abimin... Depremin olduğunu duyduklarında hemen koşup gitmişler arkadaşları için ama malesef hem arkadaşlarının hem de küçük kızlarının enkazdan çıkarıldığını ama yaşamadıklarını, kurtulamadıklarını duyunca kahrolmuşlar. Bir aileyi aldığı gibi binlerce aileyi de almış toprak altına. Annem o gün arkadaşının, kocasının ve küçük kızın ölüm haberini alınca bu acıyı kaldıramamış ve baygın düşmüş. Hastaneye kaldırıldığında öğrenmiş bana hamile olduğunu. Sevinememiş bile ne kadar çok istediği halde beni. Bunların hepsini onlardan dinledim. O küçük kızın abimde ne acılar açtığını da duymuştum annemden. O yüzden bu kadar sinirli demişti. Ama bunları abim duyunca çok sinirlendi. 'Bundan sonra bu konunun konuşulmasını istemiyorum' deyince bir daha abim varken konusu açılmadı. Her sene ziyaretlerine de giderler özellikle abim çok sık gider. Mümkün olduğunca evde sözü edilmez. Benim bildiğim de bu kadar zaten. Ama arkadaşlarının acılarını hala içlerinde yaşıyorlar söylemeseler de biliyorum."

DESTİNA (-18)Where stories live. Discover now