*Bella'nın Ağzından *
Artık her şey soğuk ve anlamsız geliyordu . Duvarlar renkli olmasına rağmen her şey bana siyah beyaz gibi geliyordu. Ağlamayı bırakmıştım artık sadece boş boş duvarlara bakıyordum . Odamda yatağın üzerinde kafamı yatak başlığına yaslamış karşıya bakıyordum boş boş . Valizlerimi açmamıştım . Odama da hiç bir görevliyi sokmamıştım . Eskiden en azından yaşadığımı belli eden şeyler vardı ama şimdi hiç biri yok . Ben adeta gerçek bir ölüyüm . Kapım korkak ve sessiz bir şekilde çaldı . " Gir . " dedim . Kapı yavaşça açılarak içeriye benim yaşlarım da bir kız girdi . Daha önce hiç görmediğim bir kız .
" Kral Klaus sizi aşağı çağırıyor prenses . Misafirleriniz var . " dedi .
" Onlara gelmeyeceğimi söyleyin . " dedim .
" Kralın kesin emri var efendim . " dedi .
" Umrumda değil . Rahatsız olduğumu felan söyle, oraya inmiyeceğim . " dedim .
" Peki efendim . " dedi ve beni kocaman odamda yalnız bıraktı . Ah artık ne bir misafir ne de bir hizmetkâr istiyorum . Ben sadece arkadaşlarımı ve sevdiğim adamı görmek istiyorum . Bir süre sonra kapım çalınmadan açıldı .
" İzebella Palvin derhal üzerine bir şeyler giyip ayağa iniyorsun . İtiraz istemiyorum . " dedi babam . Yatağın üzerinden kalkarken "Sen anca emir verirsin . " dedim kısık sesle .
" Duydum Bella benim emirlerimi koşulsuz şartsız yerine getirmek zorundasın . " dedi .
" Pekala efendim . " dedim ona bakarak sesim sert çıkmıştı . Ona eskisi gibi davranmayacaktım . Hiçbir zaman . Babam odadan çıkınca üstümü giyinmeye başladım . Hiç kimsenin yüzünü görmek istemiyorum. Bunun neresini anlamıyorlar ki . Üstüme kısa dantelli bir elbise giydim . Ayağıma da beyaz sade babetlerimi giydim .
Saçımı kısa sürede tarayıp aşağıya indim . Ve gördüğüm aile ile yüzüm iyice düştü ama saygı da kusur etmeyip onlara gülümsedim . Karşımda ki aile kim mi ? DARKHANT'LAR yani Sofia'nın ailesi . Bu muazzam aile Sofia'nın abisi olan şahsı da yanlarında getirmişlerdi .
" Merhaba Bella . Tam yarışma sırasında burada olman şaşırtıcı . " dedi bay Darkhant . Sanki beni kurtarın mesajı verecekmişim gibi öne atıldı babam ve "Evet tam ters bir zamanda önemli bir işimiz çıktı onu halletmek için buraya gelmek zorunda kaldı . " dedi . Zorunda kaldım evet çünkü siz zorladınız . Yapacak bir şey olmadığı için sadece gülümsemekle yetindim . Sofia'nın abisi tip tip bana bakıyordu .Onlar muhabbet ederken ben sadece oturdum . Ve etrafa bakındım . Değişen bir şey yoktu etrafta . Antika vazolar hala yerindeydi . Duvar rengi değişmemişti hala krem rengi gibi bir şeydi . Koltuklar her zaman ki gibi kan kırmızısıydı . Muhabbet eden kişiler de değişmemişti . Değişen tek şey bendim . İçim dışım her şeyim değişmişti . Beni değiştirmişlerdi . Benim içimi öldürmüşlerdi . Ben bu sefer gerçekten ölmüştüm . Ama biliyordum Dylan gelecekti ve ben geri canlanacaktım tıpkı o okulda olduğu gibi onu gördüğümde olduğu gibi . Tel umudum oydu beni buradan çıkartacak tek kişi oydu . Ona güveniyorum . Onu seviyordum . Bu hiç değişmeyecekti . Değişmesine izin vermiyecektim . Kimse buna engel olamıyacaktı. Bunu babam da dahil herkes biliyordu . Bir gün bu saraydan çıkacağımı o da biliyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ PRENSES(Düzenleniyor )
FantasyTehlikelisin,tehlikedesin Seni korumamız gerek Yapma Yapmamalısın Şuna bir son ver artık. Hayal kurma, bu seni daha çok yıpratır . Kendi odan dışında başka bir yerde güçlerini kullanma. Kan iç ! Kokunu ele veriyorsun "Bıktım " "Bıkma , başka çare yo...