-Kız Milleti -

2.8K 168 37
                                    

Kızıl yoncayı bir kaba koyup çantanın en güvenli yerine yerleştirdik ve yola geri koyulduk. Alice arkamdan somurtarak gelmeye devam ediyordu .

" Corley . " diye seslendi .

Arkamı dönmeden , " Ne var ? " dedim .

" Biraz dinlensek olmaz mı ? " dedi.

" Yorulmuş olmazsın herhalde . " dedim .

" Hayır sadece . " dedi ve sustu . " Sadece ? " dedim devamını getirmesi için .

" Sen git ben sana daha sonra yetişirim . " Dediğinde durup arkamı döndüm . Alice bir ağaca yaslanmış soluklanıyordu .

" Ne oldu ? " dedim.

" Boşver biraz dinlensem geçer . Sen git . " dedi . Yanına ilerleyip " Hiç bir yere gitmiyorum . NE geçer Alice . Bana ne olduğunu söyle . Yorulmuş olamazsın . " dedim .

" İlk önce bacağım yanıyordu ama şimdi başım çok ağrıyor . " dedi .

" Neden daha önce söylemiyorsun . " diye kızdım .

" Ne biliyim böyle olacağını . " dedi .

" Tamam bir bakayım bacağına . " dedim ve eğilip daha önce sarmaşık dolanan ayağının pantolon parçasını kaldırdım. Sarmaşıkların dikenleri bacağını yarmıştı . Ama şimdiye kadar iyileşmesi gerekiyordu .

" Önceden daha çok acıyordu . " dedi Alice . " Biraz dinlenirsek geçer . " dedi ardından .

" Tamam o zaman. " Diyip yere oturdum . Oda yere doğru kayıp yanıma oturdu ve kafasını ağaca yaslayarak gözlerini kapattı . Ben ise havaya baktım . Gri bulutlar havada dolaşıyordu . Ağaç sıklığı ise gittikçe azalıyordu . Saatlerdir yürüyoruz ve bulabildiğimiz sadece bir bitki . Alice tekrar döndüğümde hala gözleri kapalı bir şekilde ama bu sefer bir bacağını kendine çekmiş kafasını da o bacağına yaslamıştı . Bu ormana girdiğinde beri bir haller vardı . Garip davranıyordu . Yanımıza iki tane yedekte kan torbasını getirmiştik ne olur ne olmaz diye . Çıkartıp Alice seslendim ," Al işe yarar . " dedim . Bana bakıp sonra torbaya baktı . " Teşekkür ederim . " dedi ve kan torbasını elimden aldı . Bir kısmını içtikten sonra , " Bugün çok mu ters davrandım ? " diye sordu .

" Eh biraz . " dedim. Sonra düzeltip , " Hatta birazdan da fazla . " dedim.

" Pardon . Ormanları pek sevmem de . " dedi .

" Niye ? " Dedim .

" Ormanlar bazılarına göre çok güzel ,doğal ,nefes açıcı gibi görünüyor ama ne olduysa başımıza ya ormanda geldi yada ormanda bitti . " dedi . Başımı salladım . Başka ne yapabilirdim ki ?

" Ee anlat . " Dediğinde ona baktım . " Ne anlatıyım ? " diye sordum .

" Ne biliyim. Sıkılıyorum . Kaç saattir hiç birşey yapmadan yürüyoruz . " dedi ve kan torbasını içmeye devam ettim . Yavaş yavaş içiyordu tadına vara vara .

" Daha bir tane bulabildik . Daha ne kadar yürüyeceğiz bilmiyorum . Ama ağaçların sıklıkları azalıyor . Bunun sonunu merak ediyorum . "Dedim .

" Ben pek oralı değilim . Benim aklıma takılan daha bunun dönüşü var . " dedi . " Ama Dylan için değer . " dedi sonunda . " Değer . " diye tekrar ettim . Kan torbasından son yudumuda aldığında dudağının kenarında kan kalmıştı. Gözüm bir süre o kanda takılı kalınca dayanamayıp ona yaklaştım ve dudağının kenarındaki kanın üzerini öptüm . Alice olduğu yerde donup kalmıştı . Ondan uzaklaşmadım ama dudağım teninden ayrılmıştı . Alice nin gözlerinin içine baktım. Şaşkındı ama bir şey diyemiyordu . Sonra gözlerim dudaklarına kaydı . Bu ikinci kere oluyordu . Bu dudakları öyle arzuluyordum ki ama ne yapacağımı bilmiyordum . Her seferinde de donup kalıyordum . Ama artık kendimi tutmaya gücüm kalmamıştı .Ama ya benden daha çok uzaklaşırsa . Doğru ya uzun bir süredir böyle bir şansımız yoktu. Hadi ben geri çekilemiyordum ya o neden geri çekilmiyordu . İkilemde kalmak diye buna diyorlar herhalde . Ama sonunda vazgeçip, " Kan bulaşmıştı da . " dedim ve geri çekildim .

UYUMSUZ PRENSES(Düzenleniyor  )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin