I Will Love You Until Infinity Runs Out

3.9K 138 30
                                    

Merhabaa :D Uzun bir aradan sonra geri döndüm. Okul okul okul   :( Neyse canlarım İyi okumalar :)

Mutluluğunda bir sınırı var mıdır? Eğer varsa ben o sınırı çoktan aştım. Sınırdan öte ne var? Umutsuzluk, üzüntü, kızgınlık, nefret… İçinizde barınmasını istemeyeceğiniz bir çok duygu. Ne dışarı vurabilir ne içeride tutabilir insan bunları; ortada bir yerde takılı kaldığınızda her şeyin ‘ya şöyle olsaydı?’ kısmını düşünürsünüz. Sonsuzluk büyük bir kavram. Peki mutlulukta sonsuzluğu kapsıyor mu? Biriyle ne kadar ilerleyebilirsiniz?

‘’Aldığın her nefeste seni biraz daha öğreniyorum..’’

‘’Ne dedin?’’

Karaladığım kağıdı elimle buruşturup, top haline getirdim. Önümdeki kahveye kolum çarptığında kazağıma birkaç damla gelmişti. ‘’Siktir’’ diye inlerken Louis elinde tuttuğu ıslak bezi bana uzattı.

‘’Ne yazıyordun?’’ Kafamı ıslak kahverengi kazağımdan onun özenle oluşturulan yüzüne baktım.

‘’Hiç. Karalıyordum öylesine’’ Sıcak bir gülümseme yolladı. Olayı fazla uzatmamasına sevindim. Bunun için hazır değildim çünkü.

‘’Harry üstünü değiştir, yukarıda giyebileceğin türden şeyler var biliyorsun değil mi?’’

Kıkırdadığında, tam olarak neyi giymemem gerektiğini kast ettiğini biliyordum.

Gülümsemesine eşlik ederek, ince koridordan geçtim. Üst kaça çıkıp, üstüme göre bir şeyler aradım. Benim ki gibi olan kazağını alıp üstüme geçirdim. Kazak, kafamdan aşağı doğru sıyrılırken üstünde bıraktığı kokusu ciğerlerimi doldurdu.

‘’Kas mı yaptın sen?’’ Büyük gülümsemesiyle beyaz geniş yatağa oturdu.

Kazağın ucundan tutup kaldırdım. Ona doğru dönerek; ‘’Bilmem sence?’’

Oturduğu yatakta geriye doğru gitti. Başını yastıklardan birine yavaşça bıraktı. Dizlerini büküp bacaklarını araladı.

‘’Bence gayet güzeller’’ Giydiğim kazağı üstümden çıkarıp bir kenara attım. Dar gelen pantolonumu da çıkardığımda rahatlama hissi tüm vücudumu kapladı.

‘’Öyle mi? Yakından bakmana izin vereceğim Tomlinson.’’

Emekler biçimde yatakta ilerledim. Bacaklarının arasına geçip, belime doladım. Üstünde ki beyaz gömleği ve siyah pantolonunu çıkardım. Eve geldiğimizden beri bu anı beklediğine eminim.

‘’Louis, ne zamandan beri kırmızı boxer giyiyorsun? Cidden bu senin tarzın değil.’’ Gülmeme engel olamayarak lastiğini çekip duruyordum. Eliyle elime vurdu.

‘’Hoşuna gitmedi yani? Sen bilirsin, uyuyabiliriz.’’ Onu kızdırmayı seviyordum, ama mutlu etmeyi daha çok.

Usulca boynuna sokuldum. Islattığım dudaklarımı boynunda gezdirdim. Ellerini belimde sıkıca sabitledi. Dudaklarımı pembeleşen dudakları üstünde gezdirdim. Dudaklarından çıkan zevk iniltileri aramızdaki sıcaklığı arttırıyordu. Bedenimi onunkine daha sert bastırdım. Belimdeki elinden biri saçımla oynamaya başladı. Dudaklarını sömürdükten sonra, elim çekmecelerden birine gitti. Aradığımı bulamayınca, kahkahası tüm odayı kapladı. Altımda biraz kıpırdanıp kolunu diğer çekmecelerden birine uzattı. Elindekini şehvetle bana uzatıp, hafifçe başını salladı.

Beceriksiz parmaklarım ile boxerını çıkardım. Aceleyle kendi boxerımdan da kurtuldum. Paketi açıp ona doğru uzandım. Titreyen elime engel olamıyordum. Ellerini benimkilerin üstüne zarifçe koyup, büyük bir ustalıkla beceremediğim şeyi takmama yardım etti.

‘’Gerçekten yapabilecek misin? Harry zorlamayalım istersen.’’ Islak buklelerimi elimle arkaya attım.

‘’Louis. Sadece.’’ Kesik kesik ve acemice çıkan sesimi engelledim.

‘’Yapabilirim.’’

Acemiliğimi ne kadar gizlemeye çalışsam da, acı dolu inlemesi başarısız olduğumu gösteriyor. Başını geriye doğru atıp, gözlerini sıktı. Rahatlatmak için daha yavaş olmayı denedim. Ellerimi terli göğsünde gezdirdim. Doruğa ulaştığımızda yanına uzanıp bu anın tadını çıkardım.

‘’Gayet iyiydin, ama bir daha asla sen olmayacaksın.’’ Kıkırdayarak başımı göğsüne yerleştirdim.

*

Yanımdaki uyuyan güzele bir daha bakıp, ayrılmanın acısıyla dolan gözlerimi sildim. Ceketimin cebindeki notu özenle yastığın üzerine bıraktım. Alnına küçük bir öpücük kondurup, evden ayrıldım.

Louis yavaş hareketler ile yatakta kıpırdandı. Elini yan tarafa attığında dün geceki sıcaklığın yerine soğuk boş yatağı buldu. Dirsekleri üstünde etrafa bakındı, onun izine rastlayabileceği herhangi bir şeye. Gitmişti. Başını dün akşam onun bulunduğu yere çevirdi. Yastığın üzerindeki beyaz kağıdı alıp, açtı;

Aldığın her nefeste,

Senin hakkında biraz daha öğrendim.

Ruhunun derinliklerine gittikçe,

Sana daha derinden aşık oldum.

İçinde ''biz'' geçmeyen,

tek kelime düşünemiyorum.

Ve kendimi her zaman senin olacağım,

düşüncesinde buldum.

Ve kendimi bir karışıklığın içinde buldum,

Ben asla,

Ve hiç bir zaman,

Senin gibi nefes kesen birini bulamayacağım.

Louis kağıt parçasına düşürdüğü göz yaşlarını silmek istedi, elinin değdiği her yer cümleleri birbirine karıştırıyordu. Umutsuzca kağıdı aldığı yere geri bıraktı. Yatağa geri uzanıp vücudunu Harry’nin orada olduğunu hayal ederek o tarafa çevirdi. Kurumuş dudaklarını araladı;

‘’Seni sonsuzluk bitene kadar seveceğim Harry.’’

We are a secret, can't be exposed.(Larry Stylinson-1D Atty 2013 En iyi BoyxBoy)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora