I PROMISE

2.7K 118 39
                                    

 İyi okumalar! :) 

Yorumlarınıza cevap verememiş olabilirim ama hepsi beni çok mutlu ediyorr. Çok teşekkür ederim :')

Bir mektup buldum; aslında tam olarak bir mektupta sayılmaz. Boş beyaz – ki şimdi sapsarı olmuş- bir kağıda yazılmış birkaç sözden ibaret. Altın da ne isim vardı ne de başka bir şey. İlk önce açmakta tereddüt etsem de merakım beni ele geçirdi.

‘’Sevgili, sevgilim. Biliyorum uzun zaman oldu sana yazmayalı, bilirsin beni belki de bilmezsin.. Ama ben öyle güzel özlü sözler yazamam. Ne kalbini yerinden çıkartabilirim ne de gözündeki yaşları kağıda dökmene neden olabilirim. Zaten öyle bir şeyi de istemem bilirsin beni. Sen üzülürsen, solar bütün çiçekler. Hayır hayır, sakın iltifat ediyorum sanma gördüm biliyorum sevgilim. Hani sen bahçe de çiçekleri suluyordun. – Sana kaç kere bahçıvanın işleri bunlar dedikleri halde- Sonra kuzeninin öldüğü haberi gelmişti. Hatırlıyorum her şeyi.. Turuncu büyük su bidonu elinden kayıp, yerle buluşmuştu. Gözlerini bir noktaya kilitlemiş hareket etmiyordun. Sonra soldu bütün o çiçekler.. O günden sonra hiç yeşermediler bir daha. Çünkü senin onlara baktığın gibi bakan kimse olmadı bir daha. Dedim ya sevgilim, olur da bir gün tanırsan beni diye anlatıyorum tüm bunları.’’

Harflerin çoğu silinmişti, geri kalanında. Okunmuyordu bile. 1 hafta önce Annemleri ikna edip Lou’lerin yanındaki eve taşınmıştık. Aslında tam olarak benim sayemde olmadı. Ev bize küçük geliyordu, Louis de anneme yanlarındaki evin boşaldığını söylemiş. İşte yeni odamı düzenlerken buldum bu mektubu. Ne zamandır burada durduğu belli olmayan – ki yerinden oynattığımda toz şeklinde izi vardı.- komodinin çekmecelerinden çıkmıştı.

‘’Harry, orayı halledemedin mi hayatım?’’

‘’Bitti sayılır.’’ Diye bağırdım hole doğru.

Benim deyişimle mektubu alıp, kitaplarımın arasına yerleştirdim.

‘’Anne, bugün bir yere gitmek istiyorum. Louis ders çalışmaya gelene kadar gelirim.’’

‘’Tamam dikkatli ol bebeğim.’’

Askılıktan montumu aldım, hava düne nazaran çok soğuktu. Ellerimi cebime yerleştirerek yürümeye başladım. Elimde olmadan şarkı mırıldanıyordum. Genellikle sakin kalmaya çalıştığımda mırıldanırdım. Yeni açılan çiçekçi dükkanından iki karanfil aldım.

Mezarlığın kapısına geldiğimde öylece bekliyordum. Birinin beni içeri ittirmesi lazımdı. ‘’Bunu daha önce yapmıştın.’’ Dedim kendi kendime.

Zorda olsa mezarını bulmuştum. Üstünde yeni konulduğu anlaşılan başka karanfillerde vardı. Sanırım Annesi her gün uğramayı ihmal etmiyordu. Dizlerimin üstünde eğildim. Gülümsememe engel olamıyordum. Sinirdendi belki… Onu kaybetmiş olmanın siniri. Karanfilleri diğerlerinin yanına özenle yerleştirdim.

‘’İnanabiliyor musun Mona? Bir sabah gözlerimi açıyorum ve bana her şeyin yalandan ibaret olduğunu söylüyorlar. Hayal görmüşüm. Saçma.’’ Duraksadım. Boğazıma ansızın oturan yumruyu geçiştirdim.

‘’Şöyle düşün; ‘’ Sevdiğin adamla, en iyi arkadaşlarınla, hep istediğin bir hayat yaşıyorsun. Mutlusun. Uyanmak istemiyorsun… Ama seni zorla uyandırıyorlar ve hepsinin hayal olduğu saçma bir dünyayı sunuyorlar.’’

Soğuk esen rüzgarda, tenime değen sıcak damlacıkları montumun koluyla sildim.

‘’Kabul eder miydin? Tabi ki etmezdin!’’

Saatlerdir oradaydım; elimi telefonuma götürdüm muhtemelen, Louis yavaş adımlarla evden çıkmış, yandaki çitleri aşıp parmaklarını tokmağa yerleştirmiştir.

‘’Harry?’’ Boğuk, tanıdık gelen sesle arkamı döndüm.

‘’Louis.’’ Mavi gözleri buğuluydu, yanaklarındaki ıslaklık tazeydi. En az benimki kadar kırmızı olmuştu burnu. Ellerini yerleştirdiği cebinden çıkarıp yanıma oturdu.

‘’Yakının mıydı?’’

‘’Kız kardeşim gibiydi.’’

‘’Üzgünüm dostum…’’

Ses tonumu kalınlaştırarak. ‘’Sen neden buradasın?’’ Sorduğum sorunun saçmalığını yeni fark ediyordum.

‘’Büyükbabam için.’’ Duraksadı. Gerisini anlatmak istemediği belliydi.

‘’Üzgünüm.’’ Dedim sessizce.

‘’Neden çekip gitmek zorundalar?’’

Kafamı yerden kaldırarak ona doğru döndüm, elimi dizinin üstüne yerleştirdim.

‘’Zorundalar ama istemiyorlar. Ben de istemedim, ama elimde değildi.’’

‘’Sen?’’ dedi şaşırmış yüz ifadesiyle.

‘’Sırası değil. Daha sonra anlatacağım sana.’’

‘’Peki.’’ Dedi tekrar gözleri dolmaya başlamadan önce.

Birbirimizden destek alarak kalktık, eve doğru yürümeye başladık. Yağmur başladığında zar zor eve girmiştik. Annem sinirle bana doğru döndü ama Louis i görünce ‘Sonra görüşüceğiz’ ifadesini takındı.

Salon daha yeni yeni yerleştirildiğinden odama çıkmıştık. Annem arada bir gelip sıcak çikolata ya da yiyecek bir şeyler isteyip istemediğimizi soruyordu. Ama asıl mesele Louis’i hala soyamadığımı görüp şükrederek geri dönmesiydi.

‘’Annen iyi mi?’’

Yatakta ayaklarımı uzatıp belimi başlığa dayadım.

‘’İyi sadece korkuyor.’’

‘’Neden?’’ Sırıtmama engel olamadım.

‘’Seni çıplak görmekten.’’

‘’Ne? Beni neden öyle göreceğini düşünüyor anlamıyorum.’’

‘’Senden hoşlandığım gibi garip bir hisse kapılmış olabilir.’’

‘’Ne yani boş yere mi şüpheleniyor sence?’’ şimdi kıkırdama sırası ondaydı.

‘’Öğretmenimle asla öyle bir şey düşünemem beyefendi.’’

‘’Ya öyle mi? Ben de tam soyunacaktım.’’

‘’Tüh neyse.’’

Kahkahalarımız arasında odaya tekrar annem girmişti. Louis’in ‘’Merak etmeyin zaten üşüyorum.’’ Demesiyle kadın ne yapacağını şaşırmış zorla gülümseyerek odadan çıkmıştı. 

‘’Sanırım öğreniyorum.’’ Dedim kapıdan uğurlarken.

‘’Sanırım.’’ Dedi beni taklit ederek.

‘’Bir dahaki buluşmamızda, öğrencin olmak istemiyorum.’’

Louis kapının kolunu kavramıştı, bana döndü tekrar.

‘’Hayır, ama ben öğretmenin olmaktan daha yeni zevk almaya başlıyorum.’’

‘’Hadi ama! O kadar kötü olamam.’’

‘’Kötü mü? O ne demek Edward? Senin için kelimelerim anlamsız kalıyor.’’

Gülüşü tüm geceyi aydınlatmıştı, beyaz çit kapıyı açarak içeri girdi yan bahçede ilerlerken onu izliyordum eve girmesi birkaç saniyesini almıştı.

Bir de mektup, az kalsın unutuyordum. Garip teknikleri olan yazı işleriyle uğraşan garip yan komşum mektubun diğer kısmını çözmeyi başarmıştı.

‘’Söz veriyorum desem inanmayacaksın biliyorum, ama yine de söz veriyorum seni bulacağıma dair söz veriyorum.     -W.T.’’

We are a secret, can't be exposed.(Larry Stylinson-1D Atty 2013 En iyi BoyxBoy)Where stories live. Discover now