It's Me And You, Against The World

3.6K 130 22
                                    

1 haftada bir yazıyorum çünkü haftasonları okunuyor sadece ve benim kafamı toplamam anca haftasonu mümkün oluyor. Hala okuyanlara çok teşekkürler. Yeni bölümle karşınızdayım.

İyi okumalar :)

Şarkıyıda Unutmayın :)

Kış üstümüzdeki etkisini yavaş yavaş yitiriyordu. Bunu Londra’da en geç fark eden bizlerdik. Üstümüze öyle bir örtü çekmişiz ki kimsenin bizi görememesini duyamamasını benimsemişiz. O yüzden yazın geldiğini yeni fark ediyoruz. Yavaş adımlarla aşağıya indim. Üstüme ince bir şeyler geçirip sokağa attım bedenimi. Yeni yeni açan çiçeklerin, yaz yağmurunun ardında bıraktığı toprak kokusunu içime çekerek, insanların anlamsız gülümsemelerini izleyerek geçti bir saatim.

Farkına varmadan çoktan okul saati gelmişti. Sırtımda kavradığım çantamı yere düşürdüm. İçinden telefonumu çıkartıp küçük bir günaydın mesajı attım. Kısaydı ama içtendi. Telefonumu cevabı beklemeden tekrar çantama attım. İlerdeki dükkandan 2 sütlü kahve alıp yürümeye devam ettim.

Beyaz taşlarla süslenmiş etrafı o büyük ağaçla çevrili evi görünce yüzümde anlamsız bir gülümseme oluştu. Adımlarımı yavaşlatıp, tam önünde durdum. Gölgesi hala en büyük çınarı kıskandıracak nitelikteydi. Altına oturanları rahatlatan bir serinliği vardı. Güneş tam öğle vakti kaybolurdu oradan, batarken de yüzünü gösterirdi son kez oradakilere. Adeta göz kırpardı aşıklara, yeni umutlar için tekrar doğacağına söz verirdi. Asla ağlatmazdı oradakileri, hep güldürürdü sıcağıyla. Bazen titretirdi rüzgarıyla. Ama hep bilirlerdi ki her gün batan o güneş, yalnız değildi; umutları, hayalleri, aşkları, acıları da onunla birlikte batıyordu oracıkta. Ve her gün tekrar doğan güneşte; Yeni hayaller ve umutlarda doğuyordu onunla birlikte; Belki daha az dünden, belki daha çok yarından.

Ayı kötülediğimi düşünmeyin sakın! Güneş gittiğinde arda kalanlarımızı ayakta tutan odur. Onun ışığı altında sarılırız birbirimize. O korur bizi gecenin kör karanlığından; acıların en derininden. Yaralarımızı sarar; iyileştiremez belki ama yeni bir tanesini daha eklemez ruhumuza. Yol gösterir bize; kaybettiğimiz aşklar, cesaret edemediğimiz duygularımız için. O hep oradadır aslında, gökyüzünde saklanır; Sadece bakmak için değil görmek için bakanlar bilir orada olduğunu ve onu izlediğini. Bazen yıldızlar da eşlik eder ona; uyumlu bir müzik misali ruhumuza işlerler aşkı. Yıldızlar ne zaman söner bilir misiniz? Verecek aşkları kalmadığında değil, almaya cesareti olacak kimse kalmadığında sönerler. Kaybolurlar dipsiz karanlıkta. Kimse aramaz onları, ya da merak etmez. Çünkü kaybolan her yıldızın yerine yeni bir tanesi doğar.

Düşüncelerimin beni daha uzaklara götürmesine izin vermeden, gösterişli evi geçip okula doğru ilerledim. Birkaç dakika kapıda elimde çoktan soğuduğunu farz ettiğim kahvelerimle bekledim. Gelmeyince bahçeye girip bir banka oturdum. Kahvemden tek bir yudum almamla onu dışarı püskürtmem bir olmuştu. Yanıma geri bırakıp çantamdaki peçeteyle ağzımı sildim.

‘’Sen iyi misin?’’

Başımı kaldırıp, beni neden bu kadar beklettiği için kızmayı planladığım kişiye sadece özlem dolu bir gülümseme yollayabildim.

‘’İyiyim, kahve soğumuşta. Aslında beni o kadar bekletmeseydin..’’ Cümlemin devamını getirmedim. Başımı yana çevirip ikisini de çöp kutusuna attım.

‘’Bugün fazla sinirlisin, bunun sebebi çocuk evlat edinemeyecek olmamız mı?’’

‘’Hayır. Sadece okulu sevmiyorum ve inan hiç özlememiştim burayı. Bir an önce yaz gelmeli.’’

Gizlemeye çalışsam da duygularımı, beni sessizliğimle anlayabilen tek kişi oydu. Konuşmam gerekmiyordu ona derdimi anlatmak için gözlerine bakmam yetiyordu beni anlaması için. Öyle de olmuştu.

We are a secret, can't be exposed.(Larry Stylinson-1D Atty 2013 En iyi BoyxBoy)Where stories live. Discover now