You&I

2.7K 129 23
                                    

 

İyi okumalar canlarım! :)

Bana bakın, bölümle ilgili yorum yapın beğenin bende okunduğunu ya da hikayenin nasıl olduğunu öğreniyim :D

Ben bu bölümü yazarken yeni hüzünlü şarkılarını dinledim (Soreynotsorrygirls) :3

‘’… anlamadığım şu nasıl oluyor da her gece aynı şeyi yaşıyorum, tekrar ve tekrar; buğulu gözlerinle itiraz ediyorsun, ellerini saçlarına geçirdiğinde göz yaşların sanki zayıf anını gözlüyormuşçasına akıyordu, önce uykusuzluktan, yorgunluktan şişen göz altı torbalarına daha sonra soğuktan pembeleşmiş yanaklarına ve kurumuş kirazımsı dudaklarına. Onların yerinde olmak için her şeyi verirdim diyorum içimden; hiç tatmadığım halde özlemini çektiğim dudaklarını, bilmediğim halde burnumda tüten kokunu arıyorum her gece. Kendime ait yeni bir dünya yaratıyorum; sadece sen ve ben. Tüm gece boyunca benimle oluyorsun, sonra.. sonra karanlık üstümüze aniden çöküyor haber vermeden… Ellerimi uzatıyorum, tutmuyorsun. Bir şeyler demek için aralanıyor dudakların, ama sessizce uzaklaşıyorsun sadece. Tek kelime etmeden kayboluyorsun, geri gelmen için tekrar uyumaya çalışıyorum ama sadece koca bir boşluk görüyorum, sadece koca bir boşluk.. İşte tüm hayatım bundan ibaret, koca bir boşluğu, büyük bir hiçlikle dolduran senle.’’

Ellerimin titremesini engel olamıyordum, odanın ortasına oturmuş elime geçen mektupları teker teker okuyordum. Her bir mektupta kaybettiğim benliğimi buluyordum sanki, yaşıyormuşçasına engel olamıyordum göz yaşlarıma, Hayır, hayır bu sefer olmaz mutlu sonlu bir mektup yok mu? Koca bir çanta dolusu mektup bulmuştum, hepsini aşağıdaki bodrumda saklıyormuş. Kim olduğunu ya da kime yazdığını bilmiyorum ama sadece her bir kelimesi içimdeki adını bilmediğim duyguyu harekete geçiriyordu. Aşkla yazılmış cümlelerdi bunlar, öylesine değil içten gelerek söylenmişti hepsi. Ve hepsinde biraz umutsuzluk vardı, kendi içlerinde parçalanıyordu her biri.

‘’Harry!’’ Gelen sesle irkildim. Gözlerimi avuşturup, kendimi gerçek dünyaya ittiğimden emin olana kadar bekledim.

‘’Harry dedim!’’ 

‘’Ne var?’’

‘’Aşağıya gel.’’

Annemin emiri ile, kilitlediğim kapımı açtım, ne olur ne olmaz diye birinin gelip özelimi görmesini istemezdim. Özellikle kız gibi ağlarken.

‘’Geldim?’’

Mutfak önlüğü ve yüzü tamamen un kaplıydı, fırın eldivenlerini çıkarıp tabağa özenle yerleştirdiği kurabiyeleri uzattı, üstünü peçete ile kapatarak elime sıkıştırdı.

‘’Komşumuza götür bunları hadi.’’

‘’Peki.’’

İki elimin arasına sıkıştırdığım tabağın sıcağı ellerime vuruyordu. Annem sanki bir şeyi hatırlamışçasına bağırdı;

‘’Neyin var senin? Bütün gün odandan da çıkmadın Harry, korkutma beni.’’

‘’Bir şeyim yok, tamamen iyiyim. Hatta hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.’’

Kapıyı açarken tek elini omzuma koyarak sıvazladı, bir nevi seni seviyorum deme şekliydi. Beyaz çiti geçip, zile bastım. Rahatsız edici ses birkaç kere tekrarlandı daha sonra uykudan yeni uyandığı her haliyle belli olan Louis açtı kapıyı. Tek elini kapıya dayamış, diğeriyle gözünü avuşturuyordu. Birkaç dakika düşündükten sonra kurumuş dudaklarını ıslattı.

‘’Rüyanda beni mi gördün Harry?’’

‘’Hayır, ama annem görmüş olmalı bunları sana vermemi istedi.’’

Kaşlarımı kaldırarak, tabağı ona uzattım. Almaya niyeti yok gibiydi. Kapıdan çekilerek, bana yol verdi. Daha sonra içeriye girdi. O karanlık holde kaybolurken ben de elimde ki tabağı girişe bırakarak oradan ayrıldım.

Çok geçmeden aşağıdan kapının açılma sesini duydum, daha sonra Louis’in yumuşak sesini. Birkaç dakika sonra varlığını odamın kapısının dışında hissedebiliyordum.

‘’Harry?’’

‘’Ders günü değil.’’ Dedim soğuk çıkan sesimle.

‘’Biliyorum…Ben’’ duraksamasından nefret ediyordum. ‘’Neden gittin anlamadım?’’

Önümdeki kağıtları düzenleyerek çantalarına geri koydum.

‘’Hiç, iyi hissetmiyorum senin benle dalga geçmeni kaldıramayacaktım.’’

‘’Kapını arkasından konuşmasak?’’ Zorla ayağa kalkıp, kilidi açtım.

Louis, biraz tereddüt ederek içeri girdi. Ellerini ceplerine yerleştirmiş, sanki ilk defa gelmiş gibi odada gözlerini gezdiriyordu.

‘’Neden iyi hissetmiyorsun?’’

‘’Nedeni yok, ergenlikten çok uzağım artık.’’

‘’Hadi ama Harold! Neşeli çocuğu özledim.’’

‘’Bende.’’ Dedim sessizce. Yalvarırcasına çıkmıştı sesim, onun özlemiyle yanıp tutuşan vücudum artık daha fazla kaldıramıyordu bu yükü. Her gün ona bakıp farklı birini düşünmek ihanet gibi geliyordu, ‘o’ o değildi, farklıydı. Kabullen diyorum kendime, her defasında hatırlatsam da elimden bu kadarı geliyordu.

‘’Sen de ne Harry?’’

‘’Herkesin özlediği biri var.’’

‘’Anlat bana. Nasıl biriydi?’’

‘’Gerçekten, gereksiz.’’ Yatağıma oturdum, ellerimi dizlerime yerleştirdim. O da yanıma oturarak gülümsedi.

‘’Dinliyorum.’’ Dedi bana bakarak.

‘’Hatırlamakta zorlanıyorum artık aslında, unutmamak için unutmaya çalışıyorum bazen çünkü en çok o zaman hatırlıyorum, gözleri, gözlerine baktığımda boğuluyormuşçasına bir hisse kapılırdım, ne kadar çabalarsam o kadar derine çekerdi beni, her seferinde en dipte buldum kendimi, onun bile unuttuğu yerdeydim…’’ Gözlerim dolmuştu bile.

‘’Nasıl kurtuldun oradan?’’ sesi yumuşaktı, her zaman dalga geçer gibi olan ifadesi bu sefer değişmişti.

‘’Sesi. Muhteşem pürüzsüzlükteki ince boğuk sesi. Kendine has aksanıyla, etrafta koşturuyordu hep, sürekli aralanan dudaklarının arasına sıkışıp kalmak istediğim bile olmuştu. Sonra kokusu, daha önce ciğerlerimin bu kadar acı çektiğini hissetmemiştim, onsuz ölüyorlar gibi. Bir de dokunuşu, elinin değdiği her yer anında iyileşir, yokluğunda tekrar kanardı. Beni ben yapan her şeydi o. Şimdi ise özlemini çektiğim her şey o.’’

Gözyaşlarım yine beni rezil etmek için ellerinden geleni yapıyorlardı, Louis elini sırtıma koyarak beni kendine çekti, başımı boynuna yerleştirdim. İşte o, o an her şeye değerdi. Kokusunu ilk defa bu kadar sert alıyordum sanki, benim ol diye haykırıyordu tüm vücudum. Onun eksikliğini uzun süredir çeken ruhum, şimdi bırakmakta güçlük çekiyordu.

‘’Benim ol.’’ Dedim hıçkırıklarımın arasında kazağının bir ucunu elimle kavrarken.

‘’Harry, ben.. üzgünüm.’’ Dedi başıma kondurduğu öpücükle. Cümlesini tamamlamadı, zaten gerekte yoktu.. Anlamıştım.

 

’Tanrım, içinde bulunduğum bu küçücük oda yansa ruhum bile duymaz çünkü senin ateşin zaten tüm vücudumu sarmış durumda.. Lütfen.. Bu gece gitme, sadece bir geceliğine bırak karanlık ışığa gömülsün..’’

We are a secret, can't be exposed.(Larry Stylinson-1D Atty 2013 En iyi BoyxBoy)Where stories live. Discover now