Arkasi Yarin Final

3.1K 61 20
                                    

     Füsun'u kucaklayip odadan çıktık. O an fark edememistim ama rituel aninda Füsun'u tutarken 2 el parmagimi kirmistim. Hoca sağolsun bir bezi tahtaya sarip tedavi etmisti...Füsun kendisini o cinninin etkisindeyken duvarlara vurdugu sirada yaralamisti...Basinda kanama vardi,vucudunun belli yerleri de ezikti. Hoca oraya da bitki ozlerinden bir sey hazirlayip sürmüştü.  Fusun'u yataga yatırdim.
     Hoca ile akşam corbamizi içtik,ilk kez bu evde huzurluydum ve okullarin acilmasina da az kalmış,her sey yoluna girmeye baslamisti. Hoca gece vakti,"donus biletimi önceden ayirtmistim...sagolsun arkadaslar istanbuldan biletimi coktan almış. Ben cikayim evlat. Fusun'a cok iyi bak..."dedi. Saatin cok gec olduğunu buranin tekin bir yer olmadigini soyledim. "2-3 km yururuz sıkıntı olmaz...Köyün girisinde beni bekliyor arkadaslarim,ordan da terminale gidecem"dedi...
     Hoca kararliydi...Bize büyük bir iyilik yapmisti. "Hocam nasil tesekkur edecegimi bilemiyorum,çok buyuksunuz" diyip elini öptüm. Elini opmeme firsat vermedi,tokalastik ve Karakeci koyu meydanindaki patika yoldan,terminale dogru yola cikti...
     Sabah olmustu...Fusun erken uyanmis kahvalti hazirlamisti. Esimi gunler sonra gülerken görmüştüm.  Bunlar guzel seylerdi. Köyün meydanina doğru ekmek ve gazete almak icin yola koyuldum.
     Köy meydanindaki kahvenin önünde bir kalabalik vardi...Bütün köylü yerde bir seye bakiyordu. Kalabaliga dogru yürüdüm...
Muhtar bana bakip
"Ogretmen bey,gel bak sen okumus etmis adamsin...Bu nedir böyle,kim yapmistir bunu"dedi. Kalabaligin arasina girip yerde yatana baktim...
     Bu Profesor hocaydi...Yüzü patamparca olmustu. Kıyafetleri ve saçlarından tanimistim...Cesedi perisan bir haldeydi. Sok olmustum,olduğum yere çökmüştüm...Muhtar "Tanıyor musunuz öğretmen bey? Jandarmaya haber verdik,gelecekler"dedi..."Yok tanimiyorum"dedim...
     Bu cesedin nerede bulunduğunu sordum. Köye gelen patika yolda bizim köylü avcilar bulmuş. ...Yolun kenarına telef edip atmislar dedi...Bu ne bir hayvan saldirisina ne de bir tasit carpmasina benziyordu... Belliydi,bu onlarin isiydi...Eve gittiğimde Füsun bende bir farklilik olduğunu soyledi..."Tansiyonum düştü herhalde" deyip gecistirdim. Gun icinde 2-3 kere köye indim...Adli tiptan kisilerin geldigini ve profesorun cesedinin goturuldugunu soyledi...Aksam olmuş,karanlik çökmüştü. ..Eve döndüm.
     Füsun yatak odasina çıkmış uykuya dalmisti...Ben hocanin ölümüyle alakali birr turlu rahat hissedemiyordum...Günün yorgunlugunu atmak için yatak odasina ciktim,uzandim.
     Uykuya kolay daldigimi hatirliyorum...Gece bir sallanti ile uyandim. Saate baktigimda saat 4 e geliyordu...Füsun yanimda degildi. Yatakta ve koridorlarda kan izleri,kan damlalari vardı...Yatak odasinin karsisindaki lavaboya baktim,içeride kan izinin olduğu peçete ve havlular vardi...Füsun diye sesleniyordum.
     Ağlama sesleri duyuyordum...Merdivenlerden asagi inmeye basladim,ses evin bahcesinden geliyordu. Bahcede salincaga bakarak aglayan Fusundu...Bembeyaz geceligi sirtina kadar kan olmustu...Evin herr yeri dağılmış,camlar aynalar kırılmışti. Bahceye çıkıp ona seslendim...Kendi sesiyle "Gelme..." diye ince bir ses çıkardı,ağlıyordu. ..
     Ancak ara ara gulermiscesine sesler de geliyordu...(Fuat bey kisa bir süre dinlenmek istedikten sonra devam ediyor...) Fusun'un yanina gittim,salincakta bir şey sallaniyordu..."Bak..."dedi Füsun geliyle salincagi gostererek...Küçücük bir nokta,bir et parçası salincaktaydi..."Bu bizim cocugumuzdu...öldü. .."dedi Füsun. ..Ağlamaya basladik...Füsun küçük bir cenini düşürmüştü...Henüz sureti dahi yoktu...
     O sırada bahcedeki ağaçların dibini gösterdi. .."Fuat...bak..."dedi ve bayildi...
     Gösterdiği yere baktim...Onlarca cenin halde bebek vardı. Kimisi olusamamis,kimisi neredeyse dünyaya gelecek halde büyüklükteydi. Hepsi ölüydü ve hepsi bizim bahcemizdeydi...Fusun bayginken birden ayaga kalkti,sesi kendi sesi gibi değildi..."Bu bebekler...Bizim size vermedigimiz bebekler..."dedi...Sesini ilk kez türkçe duyuyor,ne dedigini anliyordum..."Felhem han (ben ölmem ) diyip guluyordu...Son hatirladigim sey aglayip yere kapanmam,yerdeki ceninlere bakip Allahtan beni kurtarmasini dilememdi...
BEBEK KATILLERI HAPISHANEDE
     Şanlıurfa'nin Siverek ilcesine bagli olan Karakeci köyündeki bir Konakta cok sayida ölü cenin bulundu. Günler önce ünlü bir profesorun öldürülmesi sonucu bölgede arastirma yapan jandarma birlikleri bolge taraması yaparken evin bahcesindeki cok sayida ölü cenini ve bir evli çifti buldu...Çocukları yasa dışı bir şekilde ölüme götüren F.E ve F.E.cifti yapilan mahkeme sonucu cezaevine gönderildi...Bu ikilinin profesorun ölümü ile de bir baglantilarinin olabileceği köy halkinca soyleniyor...(Hürriyet Gazetesi- 25 Aralık 1952)
Füsun Erdağ ;
     Uzun yillar Bakırköy kadin kapali cezaevinde cezasini çektikten sonra istanbulda bir huzur evine yerlesti...Akli dengesinin yerinde olmadığı soyleniyor.
Fuat Erdağ
     Uzun yillar Maltepe Kapali Cezaevinde cezasini çekti...Su an Bursa'da Tirilye kasabasinda yaşıyor...Kendisini camiye kapattigini belirtiyor...

Türkiye de yasanmis cin ve hayalet olaylariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin