Türkiye de yasanmis cin ve hayalet olaylari

Üç Gölge Köyü 9

     Fesna gittikten sonra o ev eskisi kadar güvenli değildi. Evi cinnilerden Fesna koruyordu...Gün doğduğunda ortalik sakinlesmisti,hoca da ben de sabaha kadar uyumamistik...
     Sabah olur olmaz esyalarimizi alip Sah Hocanin yanina gittik...Yolda telefonum çaldı,arayan dayimdi. Annemin benimle konusmak istediğini söylediler,peki dedim. Telefonu elime aldim,annemdi. "Oğlum...beni merak etme. Ruyalarimda görüyorum,doğru yoldasin. Kurtar bizi oğlum"dedi. Annemin sesini duyunca kendimi tutamayip aglamaya basladim. "Halledicem anacim,sana yemin olsun halledicem guzel annem" deyip kapattim telefonu.
     Sah hocanin evinin onune vardigimizda ogle ezani yeni okunuyordu. Hocalar namaz kilarken ben bahcede onlari bekledim,ikisi de geldi ve bana dönüp artik dedenin evini görme zamani evlat...Ortada sahibinin kim oldugu belli olmayan bir mucevher yigini var...Ama once koyun papazi Mikai Andros efendi ile gorusmemiz gerek dedi. Sah Hocaya köyün ortodoks yerliletinin muslumanlara karşı mesafeli olduklarını soyledim. Niyetimizin iyi olduğunu anlayinca onlar da iyi davranır evlat dedi. Ve hep birlikte dedemin evine doğru yola koyulduk. Fakat dikkat ettigim bir şey vardı. Dededen kalma yüzüğüm Şah Hocanin parmagindaydi.
     Sah hoca yuzuge göz attigimi anlamis olacak ki "gozun yuzukte ama merak etme,takmamdaki amaç bu yüzüğün ne gibi bir etkisi olabilecegi. Eğer ki bir etkisi yoksa sana teslim edeceğim zaten" dedi. Annemi ve canımı kurtarayim da yüzük önemli degil hocam dedim...Yaklasik 20 dakikalik bir yolculuktan sonra dedemin evinin olduğu köye vardık. Kilisede papaz ile Sah Hoca arasında kisa bir görüşme gerçekleşti...Sah Hoca geldiginde,tahmin ettigim gibi evdeki mucevherler burdaki insanların değil. ..Onlari oraya onlar koymadi ya da onlar sahip olmadi dedi. Ee kimin olduğunu nerden anlayacağız hocam dedim. Bu yüzük sayesinde dedi. Nasil yani dedim? Göreceksin bu aksam dedi...
     Sah hoca evine dönüp eşyaları toplamak üzere yola koyuldu. Bizi dedemin evine birakti. Ben ve hoca dedemin evinde Sah hocanin gelmesini bekliyorduk ama gelen yoktu. Aradan 2-3 saat geçti,Sah hocadan ses cikmayinca evden cikmak icin kapıya yoneldik ama kapi kilitliydi. Uzun uzun uğraştık acamadik. Bahceye yoneldigimizde dedemin mezarının ustunde bir köpeğin yattigini gördük...Bahceye cikmamiza izin vermedi. Hayvan tipki benim evimdeki kopek gibi durmadan havliyor,saga sola saldirriyordu. Bahceye cikamiyor,kapiyi acamiyorduk...Nelerin döndüğünü anlamadigimiz bir evde mahsur kalmistik.
     Hocayi ilk kez böyle çaresiz görmüştüm. ..Fesna gitti gideli kendisi güvenini yitirmisti. Tek guvencesi Sah Hocaydi ve o da ortalikta yoktu...Hocam üst kata cikmaliyiz,bu kopek eger ki iceri girerse bizi oldurecektir...Ayrıca evin ici kedi ölüsü dolu burası bizim için tehlikeli dedim. Hoca bana hak verdi ve benimle birlikte yukarıya yürümeye başladı. Tam merdivenlere geldik ki hocayi bahceye oylece bakarken gördüm. "Hocam" dedim ses cikmadi. "Hocam" dedim,yine ses vermedi.
     Kendisine dogru yaklastigimda Fesna'yi gördüm...Fesna bir sekilde geri dönmüştü. Basi yere eğik bir bicimde dedemin mezarının onundeydi. Yavasca yüzünü bize döndürdü ve ilk kez onun yüzünü görmüştüm. Bu kabuslarimdaki mahluktu. Masmavi pis gözleri,zift siyahi dişleriyle bize bakiyordu. Cinninin ta kendisiydi.
     Hocam kendisini kaybetmis bir sekilde ona doğru yürüyordu. Ben gitmemesi için onu tutuyordum ama mani olamiyordum...Yavas yavas Fesna'nin yanina doğru ilerledi ve onun yanina gidip yüzünü bana doğru çevirdi.
     Hoca bana yuzunu döndüğünde var gücüyle "KAÇ OĞLUM,KAÇ EVLADIM!!" diye bagirdi ve hemen akabinde Fesna tarafından boynu kirilarak can verdi...Hocamin cansiz bedeni yere düşmüş,Fesna hizla bahçede donmeye baslamisti...ilginc bir sekilde bahçede bulunabiliyor,ama evin icine giremiyordu. Bir dedemin mezarının üstünde,bir de dedemin abisinin mezarının ustundeydi...Evin orta katindan onu izliyor,Sah hocanin bir an once gelmesi icin dua ediyordum. Bu sekilde aklimi yitirmeden sabahi cikartmam imkansizdi...